Yazmaya İlk Nereden Başlanmalı?
Bazı insanlarda yazma hevesi, çoğu insanda da beğenilme arzusu vardır. Yazma işi ilk bu nedenle başlar. Böyle düşünmek insanın doğasında vardır. Ancak böyle düşünen insanlar, “Neyi neye göre yazmalı ve yazmaya nereden başlanmalı…” gibi yazmanın kuralını da öğrenmeleri gerekir.
Daha önemli olan ise “Acaba benim yazma yeteneğim var mı?” sorusunu kendisine sormalıdır.
Eğer bilgi, beceri ve yeteneğiniz varsa Edebiyata dair yazar gidersiniz, yoksa boşuna kendiniz paralamamanız önerilir.
çünkü bir kitap çıkartırsınız hevesle, ikinci kitabı çıkartırsınız inatla, üçüncü kitabı çıkartırsınız paranın gücüyle, ancak dört ve üstü gelmezse sizden yazar olmaz…
Bu durum sizi karamsarlığa sürüklemesin, şimdi aşağıda yazacağımı okuduktan sonra ufkunuz açılacak ve doğru karar vereceksiniz sizden yazar olur mu olmaz mı…
“Benden yazar olur mu?” sorusuna şöyle adım adım ilerleyelim:
İlki, önce ‘Yazmaya dair yeteneğinizin olup olmadığını’ araştırın, eğer yazma yeteneğiniz varsa ‘Nereden, nasıl başlanmalı’nın yolunu izlemek gerekiyor…
İlkini açıklayalım:
Genellikle, 17-18 yaşlarından itibaren yazma işi başladığından, ufak ufak kendi çapınızda bir şeyler yazmaya başlayın; bu şiir olur, öykü olur, hatıra olur, gezi olur… sonra bu yazdıklarınızı yazma işi ile uğraşan biri varsa çevrenizde ona gösterin, yoksa edebiyata dair uğraşan usta yazarları bulun ve ona gösterin.
Bir sonraki aşamada, onlar “Sizde bu ışık var…” derse, bu işin önce ‘Yöntemini ve tekniğini,’ öğrenin. Yani bir Yazarlık Kursuna giderek bu işi okulunda, kursundan işin kuralını öğrenin. Buna dair Yazarlık Atölyeleri ve Özel Yazı Kursları var.
Yazı Atölyesine gittiniz orada sizin yazma yeteneğinizin olduğunu söylediler ve yazmaya başladınız ise şimdi ikinci aşamaya geçebilirsiniz.
İkinci aşama ‘ Yazmaya nereden, nasıl başlanmalı?” sorusuna cevap arayacaksınız:
Bunun için seçeceğiniz yöntem ise Edebiyata dair kendinize bir ‘tür’ belirlemeniz gerekir.
Hani kursta yazma yeteneğiniz ortaya çıktı ya, işte bu aşamada yazmanın ne türüne meyilli olduğunuz da ortaya çıkacaktır. Şiire mi, Öyküye mi, Romana mı, yoksa Denemeye mi meyliniz var.
Farz edelim Şiir yazmaya yeteneğiniz var; bu alanda yürüyüp gidiniz. Diğer türlerde boşuna vakit ve emek harcamayınız.
En son aşama olarak; seçtiğiniz şiir üzerine bol bol ‘idmanlar’ yapmanız gerekir. Şiir kitapları okumak, Usta şairleri okumak, şiir yazma konusunda araştırmalar yapmak ve bol bol şiir yazmak gibi antrenmanlar yapmanız gerekir ki eğer yazarlıkta ustalaşmak istiyorsanız…
Bu yazımızı bir güzel örnekle bitirelim:
Edebiyatımızın meşhur ‘Yedi Güzel Adamı’ Mavera Edebiyat Dergisi’ni çıkardıkları sırada, Dergiye yazı gönderenlerden biri olan Cahit Zarifoğlu’dur. Tabi Cahit Zarifoğlu henüz çırak sayılacak aşamada iken Rasim Özdenören, Nuri Pakdil ve diğer arkadaşları usta yazarlardır. Bir gün Nuri Pakdil Rasim Özdenören’e der ki “Bu genç adam, (Cahit,) dergiye artık hikaye göndermesin, o şiir yazsın, şiir göndersin” der. Rasim Bey de Cahit Zarifoğlu’na uygun üslupla bu sözü aktarır. Ancak, şairler hassas insanlar oldukları için bu söze alınır ve bir süre dergiye yazı göndermez. Sonra derginin diğer ustaları devreye girerek, ona, “Nuri bey sende şiir yeteneğini gördü, niçin hikâyede ısrar ediyorsun?” diye onu ikna edince, o da hikâyeyi bırakıp şiir yazmaya başlar ve dergide yayımlanır. İşte o günden sonra, Nuri Pakdil’in bu yeteneğinin keşfi doğrultusunda yürüyüp gitmesiyle bugün bildiğimiz muhteşem şiirlerin sahibi Cahit Zarifoğlu ortaya çıkmıştır. Beki de hikâye yazmaya devam etseydi, bu onun için kayıp bir yetenek olacaktı, bizim ve edebiyatımız için de… Yazar Mehmet Ballı
* İzinsiz kullanılamaz |