Kızılcık Diyarı Yalova'nın ŞENKÖY'üne Hoş Geldiniz |
ŞENKÖY COĞRAFİ YAPISI | ||||||||||
Şenköy Yalova ilimize bağlı doğallığı bozulmamış şirin bir köydür. Yalova sahilinden Bursa, Esenköy ya da Armutlu yönüne yolu düşenler Çınarcık ilçesi sahilinden geçerek, Kocadere Yalısından içeri kıvrılıp (mecburi istikamet) Kocadere Köyünden geçerek Şenköy'e ulaşırlar. Daha doğrusu Şenköyün içinden geçerler. |
||||||||||
ŞENKÖY TARİHİ | ||||||||||
ŞENKÖY TARİHİ | Yalova Şenköy'ün eski adı Kocadere-i Bâlâ'dır. Osmanlı Devletinin kuruluşundan hemen sonra Marmara Denizini geçmek için Bursa'nın ilerisine uç birlik köyü olarak kurulmuş olan Kocadere-i Bâlâ Köyü'nün; üst tarafında Kocadere-i Zir, alt tarafında ise Engere Köyleri ile çevrilidir. Kocadere-i Bâlâ : Yukarı Kocadere = Bugünkü Şenköy Kocadere-i Zir : Aşağı Kocadere = Bugünkü Kocadere Köyü Engere: Mübadele ile Yunanistan'a taşınmış = Bugünkü virane koy... Mikro çalışma sistemiyle, köyün yaşayan en yaşlılarıyla yaptığımız sözlü tarih çalışması ve köydeki tarihi yapılardan edindiğimiz bilgiler eşliğinde; Kocadere-i Bâlâ (Şenköy), Yalova'nın batısında kurulan üç Türk köyünden biridir. yaklaşık 450 haneli Katırlı Rum Köyü ile yaklaşık 200 haneli Ergene Rum köyünü kontrol altında tutacak uç karakol görevi yapacak mahiyette kurulmuş, daha sonraları da göç alarak yaklaşık 350 haneli bir yerleşim yeri haline dönüşmüş bir Türk köyüdür. Köyde Osmanlı döneminden kalma muntazam bir hamam, suçluları nezaret altında tutabilmek için hapishane, okulu ve günümüze kadar ulaşan camii minaresi bulunmaktadır. Bu eserler bize köyün kuruluş tarihi ile ilgili tahmini bilgiler vermektedir. Bu eserlerden günümüze ulaşan sadece minaredir. Kocadere-i Bâlâ ismiyle anılan köy, 1950 yılında İstanbul Valisi Fahrettin Kerim GÖKAY'ın bölgeyi ziyaretleri sırasında köy halkının güler yüzlü ve misavir perleğine hayran kalarak; "Bu köyü şen ve neşeli gördüm adı Şenköy olsun" diyerek köyün adını değiştimiş ve bugünkü adını almıştır. Şenköy Marmara'nın hatta ülkenin en nadide özelliklerine sahip bir doğal yaşam yeridir. Bu yüzden Osmanlı Devleti'nin Bursa'dan İstanbul'a taşınmasından sonra dahi ilgisini kesmemiş, Sarayın adeta eli ayağı konumunda, hep arka bahçesi olmuştur. Şenköy (Kocadere-i Bâlâ) Meydanında, Osmanlı Sarayı'nı temsilen tahta çıkışları merasimi temsili kutlamaların yapıldığı görkemli bir Köy Konağı, amber bahçeleri ve çiftliklerin olduğu harikulade bir köydür. Dağda kurulan iki büyük kar kuyusundan Osmanlı sarayına yazları kar, kışları ise taze meyve ve sebze taşındığı ender bir köydür... Bursa üzerinden getirilen meyve, sebze ve odunlar, Engere'deki fener dibinden yüklenen motorlarla İstanbul Sirkeci'ye taşınarak o zamanlar İstanbul'un tüm meyve, sebze veodun ihtiyacı buradan karşılanmakatadır. Arşiv kaynaklarına göre; Kocadere-i Bâlâ Köyü'nün hemen altında ise yaklaşık 200 haneli Rum Engere köyü bulunmakta idi. Kocadere-i Bâlâ köylüsü bağ- bahçeleri ve orman işleri ile uğraşır iken, Engere köylüleri ise sahilde zeytin yetiştiriciliği ve zeytin yağı ticaret işi ile uğraşan varlıklı bir köy idi. Bu bilgilerin doğruluğunu Engere sahilindeki kazılardan çıkan buluntular ve hâlâ belirgin kalıntıları duran Kilise'den anlamaktayız. Uzun yıllar sahildeki Engere köyü ile Kocadere-i Bâlâ Köyü ve Kocarae-i Zir köylüleri yüzyıllar boyu dostça yaşarlar iken Kurtuluş Savaşı'nda çok üzüntü verici olaylar ve dahi katliamlar yaşanmıştır. I.Dünya Savaşı'nda Osmanlı İmparatorluğu'nun kuşatılması sırasında Yunanlıların İstanbul'dan başlayarak Marmara kıyıları ve Yalova'yı işgali sırasında, buralardaki etnik Rum köylerini kışkırtma planlarından biri de işte bu bölgede yaşanmıştır. Yunanlıların dağıttığı silahlarla Yalova'nın tüm Rum köyleri gibi Engere köylüleri de ayaklanmıştır. 12,15 Mayıs 1921 tarihli …. Nolu Bab-ı Ali’den onaylanmış İsmail oğlu İbrahim Ağanın ifade tutanağına göre Kocaderede yaşanan katliam şöyle anlatılmaktadır: 24 Nisan 1921 Pazar günü Yukarı Kocadere köyüne yarım saat mesafede bulunan Engere Rum köyü muhtarı Ligori Kocadere köyüne gelerek; “Emniyetle yaşamak istiyorsanız köyümüze gelin birde bana erzak verin. Köyünüze bir saldırı olmayacağına dair Yunan kumandanından bir belge alayım...” Diye köy halkının bir kısmını ikna eder (Engere) köyüne götürür. Ertesi gün erkekleri köyü beklemek, üzere tekrar Kocadereye gönderir. Bu sırada biri yaklaşık yüz, diğeri ise ikiyüz Yunan askeri ile Engere köyü Rumlarından oluşan çeteler köyü basarak evlerdeki kıymete değer ne kadar eşya varsa yağma etmişler ve köy halkından gördükleri herkese saldırmaya başlamışlardır. Köy imamı kurşuna dizilirken, acımasızca ve vahşice katliamlar yapılmıştır... 27 Nisan 1921 Çarşamba günü katliamlar doruğa ulaşır. Yukarı Kocarere köylülerini topladıkları Engere sahilinde kayıklara bindirerek Dersaadet-e iltica etmeleri için gönderirken arkadan ateş ederek kayıklarda katletmişlerdir. Diğer kalan kadın ve çocukları ise Engere uçurumu diye bilinen kayalıklardan atarak parçalamışlar ve süngülemişlerdir. Köyden toplanan Kur'an ve diğer kitaplar köy mezarlığı kenarında bulunan asırlık Kovuklu Çınarın içine doldurularak ateşe verilmiştir. (Bu Kovuklu Çınar bu gün Kültür Bakanlığı tarafından tescillenmiş hala ayakta durmaktadır.) Köyün Camiisinin kurşunlanmasının kanıtı olarak hâlâ minare ve camiideki kurşun delikleri bugün bile durmaktave tarihe şahitlik etmektedir. "Vahşet evlerde, sokak aralarında, deniz sahilinde yapıldı. Bir grup masum insanda Kocadere'de Bekir Onbaşı'nın iki katlı ahşap evine toplandı ve ateşe verildi. kaçmak isteyenler kurşunlandı. Kocadere-i Bala'daki insanlar kendi mahallelerinde Kocadere-i Zir köyündeki insanlar da kendi mahallelerinde şehit edildi. Tarihi vesikalarda bu katliamlar sırasında toplam şehit sayısı 830 olarak geçmekte." Ayrıca, yapılan bu katliamların unutulmaması için Valilik ve kölüler duyarlılık göstererek; Şenköy'ün bitişiğindeki bugünkü Kocadere köyünde her sene 27 Nisan katliamı Anıt Şehitlikte aziz şehitlerimiz anılmaktadır. Yine; Bu katliamın daha detaylı anlatımını Şenköy’lü Öğretmen Muhsin SEVENCAN’ın “Yalova ve Çevresine Belgelerle Ermeni Terörü” araştırma çalışmalarından ve Mehmet Ballı'nın Engere Tarihi Romanından bulmak mümkündür. |
||||||||||
Şenköylülerin düğün-dernek, sünnet, mevlit, Kızılcık Şenlikleri gibi bir çok sosoyal amaca yönelik faaliyetleri yaz-kış bu modern köy evinde yapılmaktadır.
|
||||||||||
ŞENKÖY EKONOMİSİ | ||||||||||
ŞENKÖY’ÜN EKONOMİK YAPISI Şenköy'ün geçim kaynağı geçmiş yıllarda tamamen ormancılık iken, ormanın koruma altına alınması ve ağaç kesmenin yasaklanmasıyla meyve ve sebze yetiştiriciliğine yönelmiştir. Her sene Şenköy'de Ağustos ayının ilk Pazar günü Kızılcık Festivali düzenlenmektedir. Zeytin de ise, Türkiye’nin kalorisi en yüksek zeytinleri Engere sahilinde yetiştirilmektedir. Kivi meyvesi son zamanlarda elmanın yanısıra kızılcığın yerini alarak ilk sıraya yerleşmiş durumdadır. iyi kalitede üretilen tonlarca kivi Yalova merkezde kurulan soğuk hava depolarına taşınarak oradan da ülke pazarlarına sevk edilmektedir.
|
||||||||||
ŞENKÖY TURİZMİ | ||||||||||
Köyün çok eski tarihi bir mezarlığı vardır. Mermer sütun ve başlıkların bulunduğu Osmanlı Mezarlığı devasa güneşi kesen gürgen ağaçlarıyla gölgelenmiş mistik bir hava estirir. TARİHİ KOVUKLU ÇINAR Şenköy Mezarlığı bitişiğindeki yer alan ve yaklaşık üçbin yıllık olduğu söylene gelen resmi makamlarca da tescillenen KOVUKLU ÇINAR vardır. Bu yaşlı çınarın içi yaklaşık beş-altı metrekarelik genişlikte bir kovuk bulunmaktadır. YAREN BABA Şenköy|Yalova Her ne kadar Şenköy sırtlarında meftun olan Yaren Baba, 11. Y.Yılda Anadolu’yu türkleştirmek için gelen Horasan erenlerinden biri olarak anlatılsa da, Son yapılan araştırmalara göre;
|
||||||||||
ŞENKÖY PAZARI | ||||||||||
ŞENKÖY DOĞAL KÖY PAZARI Ziyaretçilerin ilgisini çeken bu kovuklu çınarın bugün bile üstten yeşeren dallarıyla tüm canlılığını koruduğu görülmektedir. Armutlu-Bursa sahil yolu bu köyün önünden geçmektedir. Köyü uğrama fırsatı yakalayan yolcuların köyün doğal güzelliklerinden büyülenir, köy meydanındaki yüz yıllık çınarlar altındaki hoş sohbetten şenlenip ikram edilen tavşan kanı çayın kırk yıllık hatırıyla uğurlanırlar... Şenköy'ün ormanında güzel bir yaylası vardır. Lakin köylünün orman işlerini bıraktıktan sonra bu yayla çevre köylerce kullanılmaktadır. Yeşil örtünün içinde şarıl şarıl akan değirmen dere şelalesi ve hemen altında kurulan en doğal Alabalık tesisleri (Yüksel Alabalık) damak çatlatan tadıyla unutulmaz bir lezzet bırakır. Şenköy'ün hemen altında ki Engere sırtlarında bulunan Yarenbaba Türbesi ziyaret edilen önemli yerlerdendir. Engere deniz sahili ise bakir koylarıyla göz doldurur. Köylünün iş-güç telaşaı nedeniyle pek kullanmadığı bu deniz sahili ailesiyle denize girmek isteyenler için ideal bir sahildir. Ayrıca izciler ve gruplar içinde doğal koylar mevcuttur. |
||||||||||
ŞENKÖY KIZILCIK ŞENLİKLERİ | ||||||||||
|
||||||||||
Şenköy Kızılcık Şenlikleri' her yıl Ağustos ayının ilk haftasının pazar günü saat 18 00'da, Şenköy meydanında düzenlenmektedir. Şenköy Kızılcık Şenlikleri' 2001 yılından beri yapılmaktadır. Şenköy kızılcığı İstanbul'un kızılcık ihtiyacının yüzde yüzünü, Türkiye genelinin ise yüzde on beşini karşılamaktadır. Sadece kızılcık ürünü değil, fide yetiştiriciliği de köyün önemli geçim kaynakları arasındadır. Kızılcık çok faydalı ve şifalı bir üründür; Mideye kuvvet verir, vücut direncini arttırır, bağırsak yaralarına iyi gelir, bağırsak gazını önler, ağız yaralarını giderir, mikrop öldürücüdür, iltihaplanmayı önler ve alerjileri azaltır, kanın pıhtılaşmasını sağlar, böbrek taşlarının düşürülmesine yardımcı olur. Kızılcık ağacının kabukları ishali kesmeye yardımcı olur. Bazı uzmanlar kansere dahi iyi geldiğini ifade ederken, uyku düzensizliğini de ortadan kaldırdığını söylemektedirler. Ayrıca birçok web sayfasında kızılcıkla ilgili değişik faydalar anlatılır. Bunlardan en ilginç olanı İbni Sina'nın yara ve yanık ilacıdır: Ünlü hekim İbni Sina, yaraları yıkamak için kızılcık suyu; yarayanık merhemi yapmak için ağacın kökünü kullanırmış." Sonuçta kızılcık meyvesi doğal üretimi en kolay yapılabilecek üründür. Bizler üretiyoruz. Elbette sağlık açısından faydalarını uzmanlar ortaya koyacaktır. Şenköylünün bahçelerinde kendi imkanları ile yetiştirdiği bu kızılcık meyvesi, henüz ülke ihtiyacını karşılayacak düzeye ulaşamamıştır. Eğer devlet ya da özel teşebbüsler tarafından desteklenir, bir kooparatif kurulur ve kızılcık şurubu vb. ürünlerini üretecek şekilde fabrika üretimine geçilirse, ülke ekonomisine büyük katkı sağlayacaktır. Bu nedenle Kızılcık meyvesi henüz keşfedilmeyi bekleyen mucizevi bir üründür. Haber: web editörü Mehmet Ballı |
||||||||||
ŞENKÖY MUHTARLIĞI | ||||||||||
ŞENKÖY GÖNÜL İNSANLARI | ||||||||||
|
||||||||||
ŞENKÖY GÖRSELLERİ | ||||||||||
|