ANASAYFA
MAKALE / Edebiyat Yazar nasıl olunur?

Yazar olmak istiyorum demekle “yazar” olunur mu?

İnsan bilmediğinden korkar... bilmek okumak, okumaksa yazılan yazı ile ilgi şeylerdir.
Yazmak zor iştir. Hatta sorumluluk isteyen veballi bir iş!... Doğru bilgiyi, doğru zamanda kuralında yazmak gerekir. Bilgi insanı tedirgin eder, insan bazen kabından taşar, Lakin asıl olan, kalemin peşinden sürüklenmek değil, kalemi peşinden sürüklemektir.
Teknolojinin başdöndürücü hıza ulaştığı günümüzde, bilgiye ulaşmak çok daha kolay bilindiği gibi. Bu nedenle insanlar ulaştığı bu bilgiyi bir şekilde değerlendirmek, başkalarıyla paylaşmak ihtiyacı hissediyor. Bunların başında da kitap çıkartma hissiyatı geliyor. İnternette bulduğu bilgileri, 'kes-kopyala-yapıştır'la, ya da bir yazıdaki harflerin yerini değiştirip harmanlayarak kitap çıkarmak, etik midir-yazarlık mıdır- edebiyat mıdır?
Kolaycılığın revaçta olduğu günümüz dünyasında hızla yayılan bu durumu nasıl yorumlamak gerek?
En çok da genç nesilin dikkatini çeken bu durum karşısında, gelecek kaygısını paylaşan ebeveynlerin kafasını meşgul ediyor ve anne babalar haklı olarak şu soruyu sormak zorunda kalıyorlar:
Kızım “yazar olacağım!” diyor, yazarlık bir meslek midir ve de istemekle “yazar” olunur mu?
Yani yukarıdaki soruları içine alan genel soru şudur; “yazar olmak istiyorum demekle yazar olunur mu?”

Önce;
Yazar nedir, yazarlık nedir? bu lafzı tanımlamak lazımdır:
Yazar; terim olarak yazma özelliği olan şey olarak kullanılsa da, kişi ve bilim, edebiyat, sanat alanında kitap yazan kimse, müellif demektir.
Yazarlık ise; özellikle gazete ve dergilerde herhangi bir konuda yazı yazan kimse, muharrirdir.
Yazarlık aslında yazılı bir iş üreten herkes için kullanılabilmekle birlikte olup genelde yaratıcılığını kullanarak profesyonel bir şekilde eser üreten veya farklı formatlarda çok sayıda eseri olan kişiler için kullanılır.
Edebi yazarlar, anlattıkları düşünceleri veya betimlemeleri tutarlı bir sanat görüşü içinde yazmaları ve kullandıkları dili doğru ve güzel bir biçimde kullananlardır.
Bir yazar, farklı formatlarda yazılar yazabilir; şiir, roman, kısa hikâye, güfte, senaryo gibi. Yazdıkları yazım türlerine göre farklı sıfatlar da alabilir Şair, güftekâr, hikayeci, senarist, makaleci, köşe yazarı Tv yorumcusu gibi.
Yazarın eserleri, mensup olduğu toplumun kültürüne katkıda bulunur ve toplumda bir sanatçı olarak kabul edilir.
Yazın, edebi yazar, bilim ya da sanat alanında yapıt veren kimsedir.

Bu bakımdan yazar olmak çok ciddi iştir.
Evet, beş yaşındaki bir çocuk; “ben doktor olmak istiyorum” deme hakkı, hedefi, motivasyonu ne ise, “ben yazar olmak istiyorum” demekte o dur. Yeter ki biraz yetenek olsun ve çok çalışarak, azimle yürüyüp kendini yetiştirerek hedefine kilitlensin.

Şunu bilmek lazımdır; her işte olduğu gibi sadece heves ile yazar olunmaz, idealinizin de olması gerekir. Yazar olabilmek için öncelikle biraz yetenek olması şarttır. Buna edebiyatta ‘sizde bu kumaş var’ denir. Biraz yeteneğiniz varsa, azimle, uzun aşamalı bir çalışma programı sonucu istediğiniz türde yazı yazma kıvamına gelmek mümkündür.
Ne yazık ki yazarlığın bir okulu yoktur, bir doktor, mühendis… yetiştirir gibi! Üniversitelerin Dil Edebiyat, tarih, gazetecilik vb. branş ve dalları bulunsa bile bu yazar olmak için yeterli bir süreç değildir.
Günümüze kadar gelen ustaların tamamına yakını usta çırak ilişkisi ile yetişerek gelmişlerdir. Kimi farklı meslekten olsalar da, yetenekli olan mutlaka edebi eser verir ve edebiyatta kalıcıdır. Oğuz Atay ülkemizde bir ekoldür ama Mühendis’tir, Veteriner olan Mehmet Akif de…

Yetenekli olan insanlar her meslekte olduğu gibi sançtılar da sivrilerek toplumun içinden sıyrılıp çıkmışlardır. Az yetenekli olanlarsa maalesef üzeri parlatılmadığı için silinip gitmişlerdir.
Bugün öyle değil artık. Biraz yeteneği olanlar çok daha şanslı. O, ‘ulaşılmaz’ diye bildiğimiz yazar ve şairler artık halkın arasında. Onlara sıklıkla rastlayabiliyor, dokunabiliyoruz. Dolayısıyla bu sıcak iletişim şeytanın bacağını kırdı. Şimdi artık ‘Yazım Atölyeleri’ açılıyor. Her ne kadar kaliteli /kuralında yazı yazma endişesi olsa bile, edebi yazar olmak eskiye nazaran çok daha kolay.
Yakın geçmişte ünlü bir yazarımız “işin kuralını öğrenmek” için ta ABD’ye ‘Yazarlık Okulu’na gitmişti. Şimdi ülkemizin hemen hemen her köşesinde (İSMEK vb.) yazım atölyeleri açılıyor, hem de ücretsiz! Göreceksiniz yakın bir zamanda televizyonlardan bile yazarlık dersleri verilecek

Şunu iddia edebilirim; Bir insan şair olamaz ama yazar olabilir.
Şairlik, Peygamberlik gibidir, (buradan şu çıkmasın, peygamberler şairdir manasın da değil) yani peygambere vahiy inmesi gibi şaire de ilham iner, saatlerce düşünerek yazamadığınız bir kelime/dize bir anda beyninizde parlayabilir. Bu da ancak Allah vergisi ile olur. Tıpkı, Mehmet Akif ‘in İstiklal Marşımızı yazışı gibi.

Yazarlık ise Velilik gibidir; yılmadan, yorulmadan, çok çalışarak, doğru çalışarak, uzun soluklu bir emek harcanır da alnınız terlerse, mutlaka emeğiniz değer bulacaktır.
Hz. Adem komşusu için Rabbine bir istekte bulunur ama bu isteği Rabbinden kabul görmez… Aynı komşunun o isteği için bu kez de bir Veli Rabbinden istek de bulunur ve bu istek kabul edilir. Bunu gören Hz. Adem Rabbine niyazda bulunur; “Yarabbi beni mahcup ettin!” Rabbinden yanıt gelir; “Ey Adem! O Veli isteğini Rabbinden öyle bir yakarma ile istedi ki arşı aladaki bütün melekler bile titredi, nasıl vermeyeyim!” Demek ki çok sevdiğinin kalbini fethetmek böyle bir şey olsa gerek.
Yazar olmaya karar verdikten sonra o yolda neler yapılması gerekiyorsa o donanımları kuşanmak gerekir. Yoksa bir web blog sitesinde yazı yazmakla ve ya bir kitap çıkarmakla yazar olunmaz. Gerçek kabul gören yazar olunmaz.
Yazılarınızın edebi nitelikte, tekniğinde olması gerekir. Yeni kelimeler hatta cümleler üretmeniz gerekir.
Mesela, 42 roman çıkartan yazarı, her bir kitabı 10-15 baskı yapan yazarı, okuduğu şiirlerle insanları mest eden hatta şiir yazan popüler kişileri, edebiyatın söz sahibi ustalarınca "edebi yazar-şair" olarak kabul edilmemektedirler. Evet döneminde "yaza-şair" diye hitap edilebilir ama daha sonra edebiyatın kabul ettiği yazar-şair değillerdir.
Bunun ideoloji ile alakası yoktur. Bunların hepsinin de tek ortak nedeni; yazdıkları eseri "teknik kuralında" yazmadıklarındandır. Halbu ki bir tane yazmış ama kuralında yazmış olsalar otoritelerce kabul görecektir.
Mesela Sabahattin Ali gibi; küçük birkaç öyküsü vardır ama edebiyat tarihinde örnek gösterilen gerçek bir yazardır.
Bu yazdıklarım kendi düşüncemizden ziyade, yazar yetiştiren, edebiyatta söz sahibi ustaların bize anlattıkları kabul gören görüşleridir...

Şimdi gelelim gerçekten yazar olmak isteyen gençlerimiz ne yapmalıdıra;
Öncelikle “bol kitap okumalıdırlar," ama “okumada seçici “olmalıdırlar.
* İlköğretimde “yüz temel eseri,” Lise de “dünya klasikleri” mutlaka okunmalıdır. Sonrasında da “ustaları” okumalıdırlar. Bir Necip Fazıl’ı, A.Hamdi Tanpınar’ı, Oğuz Atay , Cemil Meriç, Peyami Safa, Yahya Kemal... gibi usta kalemleri tanımalı ve eserlerini mutlaka okumalıdırlar. Edebiyatta ekol edinmiş şahsiyetleri bilmelidir. Hilmi Yavuz'u, Yavuz Bülent Bakiler'i, İskender Pala'yı, Rasim Zzdenören, Sezai Karakoç'u... gibi yaşayan ustaları takip etmeli ve mutlaka okumalıdırlar.
*Her şeyi okuyarak gereksiz bilgilerle hafızayı doldurmak değil, "lazım olan bilgileri" alarak, zihni hazinelendirmek gerekir.
*İyi bir dil ve üslup sahibi olmalıdırlar.
*İmla ve yazım kurallarını iyi bilmeleri gerekir.
*İlgi duyduğu edebiyat türünde iyi araştıma yaparak kendini yetiştirmesi gerekir.
*Ciddi bulduğunuz yazılarınızı süreli yayınlara/edebiyat dergilereine gönderin, mutlaka değerlendirilecektir.
Mesela; Roman yazacak birisi, roman örgüsü nedir, bilinç akışı tekniği nedir, tasvir nedir… gibi roman tekniğini bilmesi gerekir. Hatta Tarihi roman nedir-Roman nedir? i ayır edebilmelidir...
Yani "ben roman yazdım" demekle "edebi roman" yazılmaz. Evet, çıkan roman çok baskı yapıp çok satabilir, ama edebi anlamda değer görmez.
Hatta popüler kitap çıkartanlar bile…

Edebiyatta kalıcı olmak için de şunlara dikkat etmek gerekir:
Bir de kitap çıkardıktan sonra kalıcı olmak gerekir.
Bilginizi artırın; cahil insan korkak olur, bilgili insan her hangi bir olay anında ne yapacağını bilen insandır. Gazete, gergi televizyon, radyo, internet gibi süreli yayınları takip edin.
Plan yapın; hayatta başarı kazanmak istiyorsanız, günlük+haftalık+aylık+yıllık plan yapın.
Yabancı dil öğrenme sayınızı artırın; Mesleğinizde başarı sağlamak istiyorsanız, hatta birden fazla yabancı dil öğrenmeye çalışın.
Tanıdıklarınızın sayısını artırın. Ziyaretlerde bulunun, sohbet ortamlarına katılın.
Derinden gitmeyi yeğleyin örneklere bakarak. Ustalarla iletişim kurmak gerek.Onlarla tanışmak, mümkünse aldığınız kitabı yazarına imzalatmak lazımdır.
Bilgili donanımlı olmak gerek. birden atılmamak gerekir.
Daha başka püf noktaları da var tabiki, sırası geldikçe olarıda paylaşacağım …
İlerleyen yaşlarda bile yazarlık hevesiniz olabilir, bir şekilde birikimleriniz sizi kabınızdan taşırabilir. Bu durumda yazım atölyelerine (yazarlık kurslarına) giderek kendinizi deneyebilirsiniz. Yine mi olmadı! O zaman, belki yazar olamasanız da iyi bir okur olursunuz. Sanırım bu da çok önemlidir. Sevgi ile ... Mehmet Ballı Yazar 2013