ANASAYFA
MAKALE / Edebiyat Tahammul

Tahammül!

Güzel Türkçemizde öyle kelimeler vardır ki derinliğine bir şiir, hikâye değil roman bile yazılır.
Mesela; aşk, sevgi, hüzün, yol, yoldaş, arkadaş gibi…
Bunlardan bir de ‘Tahammül’ kelimesidir.
TDK’ye göre tahammül; “güçlü, zorlayıcı dış etkenlere karşı koyabilmesi, dayanması…” anlamına gelir.  Yani insanın kötü ve güç durumlara karşı koyabilme gücü, kaldırma, katlanması demektir.
Açıkçası ben buna ‘sabretme’ diye özetliyorum.
Hani deriz ya ‘Sabır Taşı’ işte o…
Tahammül’’ün hayatımıza etkisini şöyle bir sıralayalım:
Gülün dikene, dikenin güle tahammülü…
Kuşun kuluçkaya yatma, kuluçkada ki yavrunun yumurtadan çıkmaya tahammülü…
Ağılda önüne geleni depen Koça koyunların, Koçun onu döven çobana tahammülü…
Sahibinin öldüğünden habersiz bir köpeğin, her gün buluşma yerine gelmesinin tahammülü…
Gecenin gündüze, gündüzün geceye tahammülü…

Ya insanın insana olan tahammülüne ne demeli?
Öğretmenin yaramaz öğrencisine, Öğrencinin kulak çeken öğretmenine tahammülü…
Ustanın sakar Çırağına, Çırağın sürekli azarlayan Ustasına tahammülü…
Amirin işini savsaklayan Memur, Memurun ona kafayı takan Amirine tahammülü…
Yangında mahsur kalmış bir canı kurtarmak için ateşe dalan itfaiyecinin tahammülü…
İntihara kalkışan birini ikna etmek için dakikalarca dil döken bir güvenlikçinin tahammülü…
Saatlerce dişini sıkan bir annenin doğum sancısına tahammülü…
Bir çatışmada tek başına kalmış askerin kurşun yağmuru altında direnmenin tahammülü…
Teknesi batan bir balıkçının, günlerce deniz ortasında kurtarılmayı bekleyen tahammülü…
Laboratuvarda günlerce deneyle meşgul olan bilim adamının, yarışmalara hazırlanan aylarca antrenman yapan sporcunun ve herhangi bir sınavı kazanmak için günlerce ders çalışıp ter döken öğrencinin tahammülü…
Hatta, yeşil ışıkta aracıyla geçerken, kendisine kırmızı ışık yandığı halde yola atlayan bir yayanın yol açtığı ölümlü trafik kazasındaki mağdur sürücünün tahammülü…

En çok da bir kadının kocasına, kocanın da kadınına olan tahammülü, her ne şekilde olursa olsun…
Ömür törpüsü denilen hayatın akışında illaki kadın olsun erkek olsun, kimi zaman uyumsuzluklar, huysuzluklar, zorluklar olabilir. Eğer çiftler bu zorluklara karşı bir direnç gösterip mücadele verebiliyorsa çoğunlukla sonu selametle biter. Yoksa hayat çekilmez hale gelir!
Sonra parçalanan aileler, mutsuz çocuklar, huzursuz toplum…
İşte burada ‘Tahammül’ devreye giriyor; Hayat, mükâfatını tahammül edenlere veriyor…
Tahammül aslında efsunlu bir kelimedir bize göre, ona sığınan mutlaka sonunda selamete erer…

Tahammül ise gayrete aşıktır…
Şuur, kader, akıl ve irade de var tabii işin içerisinde…

Tahammülsüzlük ise güç kaybıdır;
Tahammülün ve tahammülsüzlüğün şuur ya da şuursuzlukla da ilgisi vardır;
'Şuur, insanın doğru ile yanlışı ayırt etmesini, kendini tanımasını ve çevresiyle olan ilişkilerini düzenlemesini sağlayan melekeye denir.' Yani şuur, bilinçtir ve daha çok bir insanın manevi alt yapısı olup kader, akıl ve irade ile olayları idrak edebilmesidir.
Akıllı olmak, bilgili olmak tek başına işe yaramaz. İllaki olaylara manevi pencereden de bakmak, irdelemek ve varsa eksiklikler gidermek gerekir. Dolayısıyla tahammüle kolay ulaşmanın yolu, şuurla da mümkündür.  
“Hayatta başarının yolları hep öyle çiçekli yollardan ibaret değildir.
Başarının yolları taşlı, çamurlu yollardadır.
Eğer üşengeçseniz, tembelseniz, engeller olduğu zaman yolu değiştirirsiniz.
Her engelde yolu değiştirdiğinizde ise ne olur?
Treni kaçırırsınız!
Hayatta öyle bir gizli psikoloji yasası vardır ki;
Hayat mükafatını zorluklara karşı vazgeçmeyenlere, tahammül edenlere verir.
Hayatta ancak böyle olursak ilerleriz. Yoksa öbür türlü sadece rutini tekrar eden birisi oluruz…” Zemheri

Mehmet Ballı | 2025

Not: bu yazı izinsiz yayımlanamaz.