ANASAYFA
Hayata Dokunan Deneme Öyküleri

Siyaset = Politika mıdır?

Dünyada 'devlet yönetimiyle ilgili icrayı sanat'ın adıyken bizde ki 'kör dövüşü'ne siyaset diyoruz.
'İnsanları en çok ilgilenmeleri gereken konuların dışında tutma sanatı' demiş bir düşünür, ki siz katılır mısınız bilemem ama ben aynen katılıyorum…

Siyaset için, "Çıkarların uzlaştırılması sanatı iken, şerefini bozdurarak satabilme sanatına dönüştürenler için ne budalalıktır!" demiş bir başka düşünür....

Siyaset insanların belli görüşler çerçevesinde yaşayıp içinde bulunduğu mevkiinin kurallarına itaat edip (ya da öyle görünüp) bu ülke, bu devlet ve bu millet için çalışıp mücadele etmektir. Asıl önemli olansa gerçekçi olmaktır ve kendini bu yola adayanlar ne derecede gerçekçi olabilmektedir....

Literatürümüzde siyaset, "Seyislik yapmak"tan gelir. İnsan hayatı boyunca başta kendi olmak üzere, bir şeyleri idare eder yönetir, hayat atının seyisliğini yapar. Hayat zaten bir siyasettir. Bu siyaset, 'goverment'la (siyaset bilimi) alakalı olsa da olmasa da kafası çalışan herkesin kendine özgü bir siyaseti, yönetme tarzı vardır. Bu bazen bireylerle sınırlı kalır, bazen de kitlelileri ilgilendirir.

Siyasetin biş başka türü de aslında iç içe yaşadığımız hayatın ta kendisidir: Evde, okulda, işyerinde sokaktaki kahvehanelerde yani hayatın tüm alanlarında, iki kişi yan yana geldi mi başvurduğumuz konuşma dilidir kimi zaman siyaset.
Evde karı-koca arasındaki gerginliği yumuşatmak için kayınvalidenin başvurduğu 'taktik'dir bazen siyaset… Buna itirazı olan var mıdır?
Sokakta hiç siyaset yapılmaz mı? Hem de en alası yapılır canım, en meşhur alışkanlığımız olan hahvehanelerde öyle bir siyasetin kıralı yapılır ki değmeyin gitsin...
Erkek hegemonyasının ağırlıklı olduğu bir toplum değil miyiz, o zaman kahvehane kültürün de çok önemli olduğunu bilmeyenimiz yoktur her halde. Erkeğimizin ikinci adresidir kahvehane. Evde konuşulamayan özel şeyler bile kimi zaman kahvehaneye tartışılır, ülke gündemi buralarda masaya yatırılır ve her gün bir hükümet kurulur, bin hükümet yıkılır!
Loş ışıkların altında, kimi yerlerde ise sigara dumanına boğulmuş 30-40 metrekarelik kahvehanelerin okey ya da iskambil oyunu masasının başındaki hararetli tartışmaların keyfine değmeyin gitsin..
Hani kadınlar hamamda lakırdarlarmış ya, işte erkeklerimizde kahvehanelerde lakırdarlar…
Eller oyun kâğıdında, ağızlarında çocuk emziği gibi hiç düşmeyen sigara külünün kıllı döşlerine aşağı savrulmasından bi haber, dumanın kapattığı göze inat tek gözle, al kızı ver papzı bilmecesi dillerde uzarda uzar saatlerce...
Ortaya bir deli politik bir söz atar, ardından hedef bulamayan boş boş atışlar başlar...
Herkesin mutlaka bir fikri vardır o konuda ama kimsenin düşünmesine de gerek yoktur aslında. Çünkü düşünceler kalıplaşmış cümleler halinde çıkar bol ağızdan... Buda bir kahve kültürüdür işte...
Ortaya atılan konuşmaların neredeyse tamamı siyaset üzerinedir, aslında en ucuz siyaset de burada yapılır. Çünkü herkesin fikri sabittir. Bu fikir ideolojisi genellikle babadan kalmadır da ondan siyaset ucuzlamıştır...
Herkes farklı söyler, kavga bile olur kimi zaman ama kimse kimseyi alt edemediğinden bu kör dövüşü devam eder durur.

Yukarıdaki devam ede gelen alışkanlıklarımıza bakılırsa siyaset aslında bir 'idare etme sanatı değil midir?
Dün öyle idi de, gel gelelim ki bu gün öyle mi ya!
Durumu idare edeyim derken birde bakmışız ki politik oluvermişiz...
Peki, 'Politik' ne demek?
Politik, "Politika"dan gelmektedir. Yani dünün siyaseti günümüzde evrimleşerek 'politika' kelimesini doğurmuştur.
Politikanın tam kelime karşılığı; 'Yalan üretme ve süsleme sanatı' olarak tanımlandığını biliyoruz. (orijinal adı Yunanca da)

"İnsan öğüten bir mekanizmadır siyaset. Siyasetin iyisi kötüsü olmaz. İnsanı fıtratından kopartıp kendi kendine yabancılaştırır. Bir hizmet değil menfaat odağıdır. İlkesiz, tutartsız, samimiyetsiz ve acımasızdır. Siyasette yükselme önü alınamaz bir cazibedir, ancak bir başkasının üzerine basarak ve onurundan, ideallerinden ödünler verilerek gerçekleşir. Yalan ve aldatmaca üzerine kurulan bir sömürü aracıdır. Siyasetçiler ya bir ihale kapmak için 'aracı' konumunda ya da halkı aldatan sahtekarlar" olarak yansıtır usta yazarımız Mustafa Kutlu hikayelerine… Kısaca siyaset nefse teslim olmanın, kirlenmenin, bozulmanın ve yükselmek için her şeyi mubah görmenin adresidir.

Nerede o eski güzelim siyasetler. Şimdi herkes siyaset deyince politika anlıyor?
Anlıyor da, yine de politikaya siyaset demekten de vazgeçemiyor.
Bu durumda; Politika = Siyaset olarak dönüşmüş ya da aynı anlama bürünmüş durumda.

Bakın bugün siyaset ne hal almış;
Siyaset (Politika) = Yalan, dolan, hile, adam kayırma, yandaş kollama, başkasına iftira, karalama, dedikodu, başıboşluk, en çok da torpil......
Hani deriz ya hep, 'ağzı olan konuşuyor!'
Siyaset kavramı öyle bir hal aldı ki, şimdi siyaseti tamamen seçilen politikacılar olarak algılıyor...

Siyaset öyle bir sert geçiş yapmış ki politikaya; seçim gününe geldiğinde, hipnoz halinde oyunu kullan insana, 'nedeni' sorulduğunda cevap bile verememesidir.

Siyasetten beslenmenin tek yolu 'oyları almaktır', ondan sonrası kolaydır...
Oy alan Ali Bey Üsküdar'ı aşar da bir daha geri nasıl döner bir bakalım;

-Ali bey abimiz saygı gösterilen 'birey' dir…
-Ali bey aslında normal bir yaşam süren siyasetle ilgilenmeyen birisidir.
-Hatta zaman zaman işsiz kalan toplumdan dışlanan pekte sevilmeyen birisidir.
-hatta Ali bey yumuşak huylu biri olduğu için mahallede bazı ağır işleri bile yaptırırlar dedim ya ara sıra boş gezer diye..
-Evet konumuza yani siyasete dönelim zaten beklenen oldu bile
-Beklenen ne acaba diyorsanız sizi asla meraklandırmadan hemen söylemek istiyorum zaten bende bu olaya çok şaşırdım
-Meşhur sevilen takdir edilen bu Ali bey abi dedikleri var ya, ara sıra deli Ali bey bile dedikleri Ali bey yani yukarıda betimlemeli olarak anlatılan getir götür Ali beyden bahsediyorum.
-Böyle getir götür Ali bey gibi kardeşlerimiz siyasete bir girdimi öyle gözde insanlar olurlar ki herkes sever onları.
-Siyasette alıp başını gittikleri için kompleks filan kalmaz olgun karakterli birisi olup çıkarlar.
-Zaten bu Ali beyler eski yaşadıkları mahalleye pek takılacak zamanları bile olmaz.
-Yeni karizmatik ve kariyerli çevresi onu Ali bey olarak değil de Ali bey abi olarak tanımıştır.
-Ali bey abi uyanıklık edip siyasete katılmasaydı getir götür Ali bey olarak hayatını sürdürecekti.
-Benimde adım hasbora banada hep hasbora (illüzyon-sihirbazlık) diyorlar bendemi Ali bey abi gibi siyasete katılsam acaba
-Özcümle siyaset Ali beyi yani getir götür Ali beyi bile Ali bey abi yapabiliyorsa siyasetin daha tespit edemediğimiz ne hünerleri vardır. Önemli olan ne getir götür Ali bey nede ben hasbora önemli olan siz gerçek hayatın sıradan insanları..
-Girin siyasete alıp başınızı gidin Ali Bey ağabey kadar yok musunuz kesinlikle başarırsınız.
-Abartılı olmasında inanacağınızı bildiğim için yemin etmiyorum bu getir götür Ali Bey olayını seneler önce yaşamıştım ve sizlere anlatmak bu güne kısmet oldu.
-Benim siyasete bir bakış açım daha var getir götür Ali Bey eğer belediyeye iş istemek için gitse belki de kapıdan içeri bile almayabilirlerdi.
-Ya da baştan savarlar Ali beyi önemsemezlerdi...
-Siyaset işte burada Ali Bey gibileri kurtarmak için vardır.
-Kapısından giremeyeceği Belediye'ye Başkan olmak siyaset sayesinde olduğuna göre, hatta daha da yüksek mevkilere ulaşmayı bireylere siyaset sağlıyorsa haydi hepimiz birden siyasetçi olalım demek geliyor insanın içinden, siz ne dersiniz?
Son olarak diyeceğimiz o dur ki; siyaseti aslında Hz. Peygamberde yapmış/uygulamıştır, ama politika olarak değil! Bugün önce siyaseti politika/politikacılardan kurtarmak lazımdır ki –siyaset- özgürleşsin değil mi!
Mehmet BALLI Araştırmacı Yazar Editör /2011


Diğer, Hayata Dokunan Deneme Öykülerini okumak için tıla...