Aşk-ı İhanet
Sevgi-saygı, itaat-ihanet, aldatmak-aldatılmak gibi kavramlar insan denen varlığın kadın-erkek cinsinin oluşturduğu 'sevgili'lere ait duygular değil midir?
Manalı bir bakış bazen kalbe nakşeder. Kalbe yapışıp kalan muhabbet tomurcukları ilgi ile büyür, sevgi ile kristalleşir ve aşk prizmasına dönüşerek kemale erer.
Sevgililerden gelen sinyaller aşk prizmasından kırılarak yansır dimağa. Lakin beyin kalp kadar hassas, şeffaf değildir, düşünme iradesine sahiptir.
Kalp maneviyata hükmederken, beyin maddiyatı yeğler.
Aşklar, sevgiler, saygılar, kalpten süzülen pırıltılardır.
Zenginlikler, hırslar, çıkarlar, yalanlar, ihanetler beyin fırtınasının ürünleridirler.
İnsanın fıtratında olan sevme duygusu zamanla aşka dönüşebilir. Sevgilinin kalp kapağından girilir beyin süzgecinden çıkılır.
Bazı sevgiler kalbe takılır kalırlar. Beyin süzgecine ihtiyaç duymazlar. Çünkü gönüller bir olunca samanlık seyrandır…
Mutluluğun sırrı yürekli aşkta saklıdır.
Kalpte tutunamayıp beyne akan sevgiler ister istemez beynin süzgecinin testine tabidirler.
İşin yoksa uğraş dur artık,takılmalar, tökezlemer alır gider başını,
Artık aşk papatya falına dönüşmüştür, seviyor, sevmiyo!.
Gerçek aşıklar beyni takmazlar aşkı kalpte yaşarlar. Bu yüzdende ihanete de uğramazlar.
Aldatmak ya da aldatılma ihaneti ancak beyinin ürünüdür.
El ele tutuşan sevgililer çıktıkları hayat yolunun başında şöyle bir tabela ile karşılaşırlar: “Flört edeceğiniz bu caddenin sağ tarafını izleyerek giderseniz kalbinin gittiği yere ulaşırsınız. Sol tarafa bakarak giderseniz renkli hayatların mechulüne sürüklenirsiniz …
El ele tutuşan sevgililerden biri sağ tarafa bakarak, kalbinin derinliklerine sirayet eden ışıltıya kenetlenmiş, tevekkülle, yüreğinin sesini dinleyerek ilerlerken,
Diğeri sol taraftaki ışıltılı sokak lambalarının altındaki oynaşan cambazları, pembe panjurlu evleri, kapalı kapıların ardından gelen gizemli sözlere kapılarak ilerlerler.
Nihayet caddenin sonunda yol ayrımı gelmiştir. Ya sağdan kalbinin gitti yere, ya da soldan renkli hayatların meçhulüne sürükleneceklerdir.
İşte tutuşan ellerin gücü burada ortaya çıkar. Seçim zor, yük ağırdır; ya sağ taraf, ya da sol taraf.
El ele yürünen caddenin sırrı burada ortaya çıkar, ya kenetlenen eller çözülecek, ya da biri fedakarlık edecektir.
Birine sevdanın yolları açılırken, diğerine kurşunlar işler.
Aslında inansın evliliğe giden yolda seçeceği eş; bir ömür boyu bahtlı veya bahtsızlığına dalalettir.
Kalbinin sesini dinleyen çiftler bir ömür boyu hayatın tüm şartlarında mutlu olmasını becerirler.
Meçhule giden renkli hayatları seçenler ise bir ömür boyu didişerek mutsuzluk yaşayabiliriz.
Kalbin sesini dinlese de, renkli hayatları tercih edenlerin ihanetine uğrayanların sonu bir bataklığa çıkar.
Bu bataklığa bunalım ve güvensizlik hakimdir. Yürekler yaralanır, kan damlar artık… Kendinizi aldatılmış hissedersiniz. Ne kendinizi bir daha aşık olacak kadar güçlü ne de karşınızdakini aşık olunacak kadar güvenilir hissedersiniz. Sonunda karamsar ve güvensiz bir varlık olur çıkarsınız ortaya.
Kendinizin harcandığını hissedersiniz.
Aşk acısı nedir ilk defa kalbinizin ağrıdığı bu anda anlarsınız.
Ölmeden ölürsünüz.
Yok olmanın vuslatıdır artık.
Aşkın pazarında aşklar satılmıştır.
Ya aşkını satanlar?
Kalbin sesini dinlemek yerine, tutuşan ellerin sihrini bozarak renkli hayatları tercih edenlerin yolunun sonu ihanet uçurumuna çıkar.
Kendini aptalca harcamış,
Artık onun alnı damgalıdır,
Taşısın bakalım bir ömür boyu nasıl taşıyacaksa,
Boynundaki bu ihaneti aşkın namussuzluğunu!..
Ey sevgili
Yüreğimi yaktın da gittin,
Ayalimi aldın da gittin
Yeni aşklara yelken açtım diye sevinme
Kabe’mizi yıktın da gittin
Unutma ki beyhude sevgili
Mutlaka bir gün pazara çıkar satılan aşkların ipliği.
Mehmet Ballı 2012
|