ANASAYFA
Hayata Dokunan Deneme Öyküleri

Ne Yersen O'sun!

Dünkü öğle yemeği menümüz içinde meyve olarak elma vardı. Mideme şişkinlik yapmasın diye sofrada yemeyip beklettim ve iki saat sonra tam elmayı ısıracakken elimin kayganlaştığını hissettim. Önce tırnağımla o kayganlığı kazımaya çalıştım ve içime bir şüphe düştü. Sonra bir bıçak alıp sırtı ile elmayı hafiften kazımaya başladım. Bir de gördüm ki elmanın o kıpkırmızı kabuğu bembeyaz pamukçuklarla dolmuş! Yani ne olduğunu bilmediğim beyaz bir madde ile kaplandığının farkına vardım. Elimdeki elmayı dehşetle birkaç dakika izledikten sonra resmini çekip sosyal medyadan paylaştım, buradan da hikâyesini yazıyorum. O elmaya ne mi oldu, doğallığı bozulmuş elmayı mideme değil çöpe attım…
Mide değirmen gibidir, ne verirsen onu öğütür; ister bal ver ister zehir! Ecdadımız sağlığın kıymetini, “Olmaya devlet bir cihânda bir nefes sıhhat gibi” diyerek sağlıklı beslenmeyi düstur edinmiş. Ya biz? Hız ve hazzın birbirine karıştığı günümüz dünyasında, her geçen gün etrafımız endüstriyel ürünlerle çevriliyor, sofralarımızda…
Halbu ki insan endüstriyel bir ürün değil; ham maddesi toprak, ruh ve bedenden oluşan bir varlıktır. Onun için doğasına topraktan yetişen ürünlerle beslenmesi daha uygundur. Aksi halde kimyasallarla dolan beden sonra hastalanıp organlar bir bir imha oluyor…
İyi ve kaliteli ürünler yersen sağlıklı olursun; kötü ve kalitesiz ürünler yersen sağlıksız olursun.
Yani, ‘Ne Yersen osun!’
Sağlıklı beslenmeyip hastalanırsan ne olur?
Tabiki bozulan sıhhatini düzeltmek için hastane ile eczane arasında mekik dokursun…
Hala akıllanmaz, sıhhatine dikkat etmezsen, hastalığın kronikleşir ve bir ömür boyu para harcar ama yine eski sağlığına kavuşamazsın.
Buradan ne yemeniz konusunda diyetisyenler gibi madde madde gıdaları sıralamayacağım.
Yaptığımız araştırmalarda elde ettiğimiz sağlıklı beslenme ile ilgili birkaç püf noktalarını paylaşıyorum:
- Sabah, Öğle, Akşam yemek öğünlerini atlamayın; Bal, süt, tereyağı, yumurta ve zeytin önemli…
- Bol su tüketin. Günde en az iki litre kaliteli su için.
- Meyve ve sebzeleri aksatmayın; Semt pazarlarındaki meyve ve sebzeleri tercih edin.
- Arada bir balık yiyin…
- Sporu atlamayın, bedeni hareket ettirin…
- Üç beyazdan uzak durun; Tuz, Un ve Şeker…
Birde yememeniz gereken ürünler; Bedeni zehirleyip hasta eden:
Hibrit ve GDO’lu ürünler. Yani bir canlının genetik özelliklerinin insan eliyle laboratuvar ortamında değiştirilmesiyle elde edilen ürünler. Bunlar;
Mısır, domates, patates, pirinç, soya, buğday, kabak, bal kabağı, ayçiçeği, yer fıstığı, bazı balık türleri. Bunların dışında çalışmaların devam ettiği ürünler: muz, ahududu, çilek, kiraz, ananas, biber, kavun, karpuz, kanola.
GDO’lu soya; sucuk, salam, sosis gibi kırmızı etin kullanıldığı ürünlerde, etsuyu tabletlerde, fındık-fıstık ezmesi, çikolatalı ürünler, çeşitli unlu mamüller, süt tozu, hazır çorbalar ve hayvan yemlerinde kullanılıyor. GDO’lu mısırın kullanıldığı alanlarsa; nişasta bazlı tatlandırıcılar yoluyla gazoz.
Ve genetiği değiştirilmiş tohumlar; toprağı zehirleyen, insanı zehirleyen, haşaratı azdıran ve bizi hasta eden bitkilerin...
Bir de yazımızın başında belirtiğimiz, meyve ve sebze gibi gıdaların ömrünü uzatmak için ürünün dışına sürülen mum veya kimyasal maddelere dikkat etmek lazımdır. Uzmanlar aldığınız meyvelerin kabuğunu soyarak yiyin diyor. Halbuki meyvenin kabuğu da ne kadar faydalı değil mi?
Stresten uzak durun, gülümseyin. Doğal ve doğru beslenin. Mümkünse sık sık doğayla hemhal olun. Biz şehrin hengâmesinden kurtulmak için sık sık kendimizi köye atarak dertlerimizi doğanın kucağında avutuyoruz. Sizde öyle yapın, mümkün olduğunca kendinizi şehirden dışarı atın… yazarmehmetballi@gmail.com


Diğer, Hayata Dokunan Deneme Öykülerini okumak için tıla...