ANASAYFA
EDEBİYAT Hayata Değer Katan Yazılar

Kitap Fuarlarımızdan İlginç Anekdotlar

Kitap fuarları biz yazarların bayram günleridir tıpkı dini ve milli bayramlar gibi… Bir sene boyunca biz yazarlar okurlarla buluşmayı özleriz, okurlar ise fuarı gezmeyi, yazarından imzalı kitap almayı beklerler ve bu muştu bir kucaklaşmadır, tıpkı toprağın suyuyla buluşması gibi… Tabi fuar fuar gezerek tüccar gibi kendi kitaplarını pazarlayan bazı yazarları hariç tutmak lazım.
Okumak dolmak yazmak taşımaktır; bizler bir sonraki fuar için yeni kitap sunmanın telaşı içerisine girerken, okur da yepyeni kitaplarla tanışmak için aynı heyecanı taşırlar. Dolayısıyla kitap fuarlarında okur-yazar buluşması, analarını bekleyen kuzuların kavuşması gibidir…
Bu fuarlar da ilginç anekdot da biriktirmiyor değiliz hani. Mesela bu son Sancaktepe Kitap Günlerinde şöyle ilginç hatıralar yaşadık.
Orta üçe gittiğini söyleyen bir kız öğrenci standımıza gelerek;
“Hocaam geçen sene sizden KIRKİKİNDİ YAĞMURLARI öykü kitabınızı imzalı almıştım, yenisi yok mu?” diye sordu. Ben de ona;
“Nasıl beğendiniz mi?” Diye karşı sorula cevaplayınca;
“Evet, çok güzeldi,” deyip sonrada ekledi;
“Hocam sizinle bir hatıra fotoğrafı çekinebilir miyiz?”

Bir yazar için en önemli kazanım, bir okurun size bitirdiği kitabınız hakkında görüş bildirmesidir.
Bundan bir önceki Tuzla Kitap fuarında idi, bir öğrenci BARDIZ tarihi romanımızı stanttan alıp evirip çevirdi ve sonra bana uzatarak;
“Hocam bunu imzalar mısın?” dedi.
Ben kitabı aldım ve imzalamakta tereddüt ederek sordum:
“Siz kaçıncı sınıfa gidiyorsunuz, bu sizin için ağır gelmesin?”
Zira bizim kitaplarımız üç kesime hitap eder; İlköğretime Çocuk Edebiyatı, Orta öğretime Genç Edebiyatı, Yüksek okul ve üstü için Yetişkin Edebiyatı olduğu için, genç adamın seçtiği kitap Yetişkin Edebiyatına yönelikti. Benim bu uyarıma karşın, genç adam kaşlarını çatarak konuştu;
“Hocam ben bu kitabı inceledim, Sarıkamış’ı anlatıyor ve okuyabiliyorum!” sonrada ekledi;
“Lütfen imzalar mısınız!”
Teşekkür ederek imzaladım ve sonra kitabı uzatırken de onunla iftihar ederek;
“Sen gelecekte büyük insan olacaksın…”

Yine bir başka anekdotumuzda;
Yoğun geçen Kitap Fuarımızın ilerleyen günlerinde, okulla birlikte gelen öğrencilerden bir kaçının standımız önünde kendi aralarında konuşmalarına şahit oluyorum ve birisi parmaklarıyla beni göstererek;
“Lan oğlum, şu yazarı ben internetten araştırdım meşhurmuş, dün Cengiz Han kitabını imzalattım, imzalı sayfayı çerçeveletip evin duvarına astım. Sende al bi tane, imzalı sayfayı yırt duvarına as!” deyince, kulak kabarttığım bu diyaloğa müdahil oluyorum;
“Gençler, yanaşın hele bir yanıma, öyle kitabın sayfasını yırtmak yok! Biz her sene bu fuara geliyoruz, seneye yine gelirsiniz size kitap imzalarız...” diyerek, onlara bir kitap daha imzalayıp sevgiyle uğurluyorum.  

Yetişkin bir okur standımızın önünde kitaplarımızı incelerken, yumuşak bir ses tonuyla ilgileniyorum:
“Hoş geldiniz, ne tür kitap seversiniz?
Başını kaldırmadan, sessizce gülümsüyor ve ben de yüzümü yumuşatarak tekrar soruyorum;
“BARDIZ‘ı verelim, tarihi roman sever misiniz?”
Beyefendi bu defa başını kaldırıp cevap veriyor;
“Geçen sene Bardız’ı almıştım, okudum çok beğendim, kaleminize sağlık, yenisi yok mu?”
“Olmaz mı, Cengiz Han var, müthiş…”
Diye, okurla diyaloğumuz sürüp gidiyor…

Aslında bu tür diyaloglar bir yazar için çok değerlidir; sizi diri tutar, iri tutar, yazmaya yeni şeyler üretmeye teşvik eder, hatta zorlar dahi moral ve motivasyonunuzu artırır…
Zemheri
Bu yazı izinsiz kullanılamaz!.
..