Yozgat’ın Tarihi ve Çapanoğlu Meselesi
Dersini almış da ediyor ezber /
Sürmeli gözlerin sürmeyi neyler... diye, yanık sesli Nida Tüfekçi'nin dediği gibi yüreği güzel Yozgatlının çok kültürlü geçmişi ve köklü bir tarihi vardır.
Rivayet o ki; Aşiret Reisi Ömer Cabbar Ağa'nın yüzü çopurdu. Bu yüzden kendisine Çopur veya Çapar Koca derlerdi. Söylentiye göre Cabbar Ağa, sürülerini bir yaz günü yaylakta otlatırken karşısına Hızır (AS) çıkıyor ve davar sahibi Cabbar Ağa'dan içmek için süt istiyor. Güler yüzlü Ömer Ağa hemen misafirine ikramda kusur etmeyerek, gönül hoşluğu ile sütü ikram eder. Hızır (AS) sütü içtikten sonra çok memnun kalır ve Cabbar Ağa'ya "Çobanoğlu, yozuna yoz katılsın, memleketinin adı Yoz-Kat olsun" diyor. Bu sözü söyleyerek kayboluyor. Temeli böyle olan Yoz-Kat söylene söylene Yozgat halini alır.
Yozgat’ın, asıl adı "BOZOK" olup, zamanla "Yozgat" olarak değiştirilmiştir. Oğuz'ların; "BOZOK" koluna mensup Türkmenlerin bu bölgeye akınıyla birlikte, yöre "BOZOK" ismiyle anılmıştır. 1800'lü yıllara doğru bu ismin yanı sıra "YOZGAT" adı da telaffuz edile gelmiştir.
5000 sene öncesine dayanan ‘Alişar Höyüğü’ ile Yozgat Anadolu’nun ilk yerleşim yerlerinden biridir. Yine Anadolu’da ilk siyasi birliği gerçekleştiren Eti’lerin yerleşim merkezlerinden biridir. Anadolu’da tarih devrinin başlangıcını sağlayan Hitit’lerin sınırları içerisinde ‘Hattuşaş’ en kalabalık yerleşim merkezlerinden birisi de burasıdır. Frig’ler, Kimmer’ler, Lidyalılar, Persler, Makedonya’lılar, Kapadokya’lılar, Galat’lar, Doğu Roma (Bizans)… derken 1071 Malazgirt Savaşı sonrası Bozok çevresinde Türk - İslam izleri başlar. Tahrir Defterlerinden anlaşıldığı üzere, Oğuz boylarına mensup 24 boydan 21’inin Anadolu’ya geldikleri anlaşılmaktadır. Beydilli ve Bayındır boyları bunlardandır.
Bozok bölgesi, önemli kervan ve ticaret yollarının geçtiği bir yerdir. Yesevi Şeyhi Emirci Sultan’ın Osmanpaşa Tekkesi köyü, bu yollardan birinin üzerinde bulunur.
1256’dan itibaren bu bölgeye Karatatarlar yerleşmiştir.
Karatatarlar’dan sonra 15. yüzyılda Yozgat ve çevresine, ‘Bozok’ adıyla anılan yaklaşık 15 civarında oymak yerleştirilir: Kızılkocalu, Salmanlu, Ağcalu, Çiçeklü, Zakirlü, Mes’udlu, Ağça, Koyunlu, Kavurgalu, Demircilü, Şam Bayadı, Söklen, Hisar, Beglü, Karalu.
‘Bugün Yozgat’ın yerli halkı yukarıda belirtilen oymakların neslinden geldiği bilinmektedir. Halen bu bölgede oymak adlarını taşıyan birçok köy ve kasaba bugün bile aynı isimle anılmakta olup, Türkçe kökenli olan bazı köy isimleri yabancı isim olduğu zannıyla değiştirildiği ve yeni isimler verildiği bilinmektedir.’
17. yüzyılın sonlarında devlet tarafından BOZOK’a yerleştirilen Mamalu Türkmen oymaklarından, Çapanoğulları büyük güç kazanmışlardır. 1728’de Çapanoğullarından Ahmet Ağa, Yeni il Has Mütesellimliği’ne getirilmiştir. Bu görevde üstün başarı gösterdiğinden dolayı da, 1732’de de Mamalu Türkmenlerin mütesellimliği görevine yükseltilmiştir. 1741 yılında ise, BOZOK Mütessellimliği görevine atanmıştır.
Çapanoğlu Ahmet Ağa, bundan sonraki yıllarda etkinliğini komşu sancaklarda da duyurmuştur. Osmanlı Devleti’nce 1745’de “Kapıcıbaşılı” payesiyle ödüllendirilen Ahmet Ağa, Yozgat ve yöresinde bazı bayındırlık hareketlerine girişerek, halkın desteğini kazanmaya özen göstermiştir. Çapanoğulları, merkezi yönetimle uyum içinde olmayı sürdürmüşler; 1755’de İstanbul’da ortaya çıkan et sıkıntısını gidermek üzere koyun göndermeleri karşılığında BOZOK Sancağı malikâne olarak Çapanoğlu Ahmet Ağa’ya verilmiştir. Böylece, Çapanoğulları Yozgat ve yöresinin tartışılmaz hakimi durumuna gelmişlerdir. Bu tarihten sonra İstanbul’a sık sık Çapanoğulları hakkında yakınma mektupları gitmeye başlamıştır.
Çapanoğlu Ahmet Ağa’nın yerine geçen Çapanoğlu Mustafa Bey, Caniklioğullarına karşı sürdürdükleri mücadeleden başarı ile çıkmış, 1782’de hizmetçileri tarafından öldürülünce de, BOZOK Sancağı Mütesellimliği kardeşi Süleyman Bey’e verilmiştir. Osmanlı Padişahları 1. Abdulhamit ve 3. Selim ile iyi ilişkiler kuran Süleyman Bey, 1783’de Çankırı Sancağı Mutasarrıflığı’nı da almıştır. 3. Selim’in Nizam-ı Cedid Ordusu’nun kurulmasını desteklemiştir.
Süleyman Bey, 1808’de İstanbul’da toplanan ayan arasında yer alarak, Sened-i İttifak’ı imzalamış ve Sekban-ı Cedid askerini kendi hakimiyet bölgesinde örgütlenmeye başlamıştır. Süleyman Bey, 1813’te öldüğünde güçleri doruğa ulaşmış olan Çapanoğulları, kendilerine mukataa olarak verilen; BOZOK, Amasya, Şarki Karahisar, Sivas, Kayseri, Maraş, Antep, Halep, Rakka, Adana, Tarsus, Konya Ereğlisi, Niğde, Nevşehir, Kırşehir ve Ankara’da büyük bir nüfuza sahip olmuşlardır. Çapanoğulları’ndan Mehmet Celaleddin Paşa, 1842-1846’da kısa sürelerle BOZOK ve Kayseri Kaymakamlığına atanmıştır.1849’dan sonra yönetim kademelerinden iyice uzaklaştırılan Çapanoğulları, büyük servetleri sayesinde, özellikle ekonomik alandaki güçlerini XX. yüzyılın başlarına kadar sürdürmüşlerdir.
Yaşadığı dönemde Yozgat’ın münevver bir şehir olmasında ve kalkınmasında; Çapanoğlu Süleyman Bey, oğulları Abdülfettah Bey (Kazasker, Mekke Kadısı), Abbas Hilmi Paşa (Sürre Alayı Emini) ile Mehmet Celalettin Paşa’nın (Vezir) ve torunları Ağah Efendi (Gazeteci ve Büyük Elçi), Ahmet Şakir Paşa (Müşir=Maraşal II. Abdülhamit’in Başyaveri) … gibi büyük rolü olmuştur.
Anadolu’nun her yanında olduğu gibi, Yozgat’ta da Milli Mücadele’ye yönelik örgütlenmeye gidilmiştir. Kurulan Anadolu ve Rumeli Müdafaa-i Hukuk Cemiyeti Yozgat Şubesi’nin başına Başçavuşzade Ahmet Efendi getirilmiştir. Şubenin diğer Yönetim Kurulu üyeleri arasında Müftü Hulusi Efendi, Çapanoğlu Edip ve Celal Bey’ler de yer almışlardır. Ancak, yönetim kurulunun kendi içerisinde bir beraberlik oluşturamadığından dolayı, yönetim kurulu üyeleri özellikle de Mehmet Hulusi Efendi’yle Celal ve Edip Bey’ler arasındaki sürtüşme Milli Mücadele’nin yazgısını etkileyecek ölçüde sonuçlar doğuran “Çapanoğlu İsyanı”nın da nedenlerinden birisini oluşturmuştur.
Çapanoğlu Celal Bey’lerin İttihat ve Terakki Partisi’nin kötü muamelelerine maruz kalmaları nedeniyle Anadolu’nun kurtuluşu için başlatılan Milli Kurtuluş hareketini bir İttihat ve Terakki hareketi olarak değerlendirmeleri nedeniyle padişahın yanında yer almışlardır.
Bazı tarih kitaplarında, ‘Yozgat İsyanı’ diye geçen tabir yanlıştır ve düzeltilmelidir!.. Zira bu olayın aslı şudur: Sivas Yıldızeli’nde Postacı Nazım adındaki bir kişinin silahlı çetesiyle birlikte başlattığı ayaklanma, Akdağmadeni’nde Kara Mustafa ve çetesi denilen bir başka kişi ile birleşerek Yozgat’taki Çapanoğluna sıçramıştır. Hatta oradan da Tokat Zile’deki Aynacılar denilen eşkıyaları da içine alarak başlatılan olaylar zinciridir. Hâlbuki ki Kurtuluş Savaşı’nda ve Cumhuriyetin ilanında Yozgat halkının tamamını kapsayacak bir kalkışma/isyan bulunmamaktadır.
Çapanoğlu isyanı; Milli Mücadele yıllarının başında çıkan bu hareket, Çapanoğulları ailesi dışında başlamış, daha sonra bir anlamda bu aile, isyanın içerisine çekilmiştir. Bu nedenle de bu olaya “Yozgat İsyanı” değil de “Çapanoğlu isyanı” denilmiştir. (Postacı Nazım ve Kara Mustafa adlı iki kişi, Yıldızeli-Akdağmadeni’ninde başlattıkları isyana Çapanoğlu’nu da içine alarak Yozgat’a yayılır.)
Bunun üzerine Ankara’da İsmet Paşa’nın emri ile Kılıç Ali Bey, 80 kadar adamıyla beraber 1 Haziran 1920’de Yozgat’a gönderilmiştir. Fakat isyanın büyüyerek Zile ve Alaca’ya kadar yayılması üzerine 9 Haziran 1920’de Erkan-Harbiye-yi Umumiye’nin aldığı bir kararla, Çerkez Ethem Ankara’ya çağrılmış ve Çapanoğlu İsyanını bastırmaya memur edilmiştir. Çerkez Ethem, Arapseyfi’de asilerin direnişini kırdıktan sonra arta kalanların da ortadan kaldırılması için 27 Haziran 1920’de Çolak İbrahim komutasındaki 2. Kuvve-Seyyare kuvvetleri batıdan ve Albay Refet Kuvvetleri kuzeyden gelerek, bölgenin emniyete kavuşmasını sağlamışlardır.
Yozgat, Cumhuriyet öncesi kurulan altmış vilayetten birisi olup, başlıca kaza merkezleri; Merkez, Akdağmadeni ve Boğazlıyan’dan ibarettir. Uzun süre “Bozok” adını taşıyan İl, Yozgat Milletvekillerinden Süleyman Sırrı İçöz’ün 25 Haziran 1927 tarihli teklifi üzerine “Yozgat” adını almıştır. Yozgat halen, idari açıdan; 14 ilçe ve 65 belediye olmak üzere toplam 684 yerleşim yerinden ibarettir.
Yazımıza bir rivayetle başladık, yine Atatürk’ten Çapanoğlu’na verdiği madalya beratı hatırası ile bitirelim;
Şekip Bey, Çapanoğlu Edip Bey'in oğludur. Babasının Meclis-i Mebusan’daki görevi sona erince Yozgat’a dönerler. 1920 yılında Yozgat’ta vuku bulan olaylardan sonra (isyana bulaşmayan) Ankara’ya götürülen aile, Şekip Bey'i askere uğurlar. Kurtuluş Savaşı'nda Mülazım-ı Sani olarak eğitim görür ve soluğu cephede alır. Kurtuluş Savaşı'nda gösterdiği üstün başarılar neticesinde, TBMM tarafından verilen bir kararla 42 kişiye madalya verilmesi kararlaştırılır. Bu kırk iki kişi içerisinde Çapanoğlu Şekip Bey de vardır. TBMM Başkanı Mustafa Kemal Paşa imzasını taşıyan madalya beratının aslı, Çapanoğlu aile arşivindedir. Mehmet Ballı Araştırmacı Yazar
Kaynak: Yozgat Arşivleri, A.Kadir Çapanoğlu, A.Yazar Osman Karaca
Yozgat kültürü ile ilgili bir bukle kulaklarınızın pası silinmesi için tıklayın... |