Yozgat Mekteb-i Sultanisi ve Anadoludaki İlk Futbol Takımı
‘Hastane önünde incir ağacı, Doktor bulamadı bana ilacı…’; ‘Dersini almış da ediyor ezber, Sürmeli gözlerin sürmeyi neyler…’ gibi dinleyenlerin yüreğine dokunan Yozgat türkülerini bilmeyeniniz yoktur.
Çanakkale’de şehit düşen Yozgatlı Kınalı Kuzularını da…
Anadolu’da yiğidin harman olduğu yerdir Yozgat,
Birçok uygarlığa ev sahipliği yapmış 5000 yıllık tarihi ile de…
Ve 1071 Malazgirt Zaferi’nden sonra Orta Asyalı Türkmenlerin bu bölgeye yerleşerek Türkleştirmesiyle o günden bu güne Türk-İslâm kültürüyle yoğrula gelmiş...
Yozgat’a vardığınızda, çamlık bir tarafa, birçok tarihi konaklar karşılar sizi; yüzyıllara meydan okumuş adeta birer abide gibi dimdik hala ayakta duran ve içinde yaşanmışlıklarının hikâyesiyle bize ışık tutan bu tarihi mekanlar:
Hayri İnal Konağı, Muteber Divanlıoğlu Konağı, Yozgatlı Şair Hüzni Baba Konağı, Zarife Nine Konağı, Kayyumzade Konağı, Aşiyan Konağı, Karslıoğlu Konağı, Mehmet Ağa Konağı… derken, bunlardan biri de Yozgat Mektebi Sultanisi’dir.
Şimdiki adı Yozgat Lisesi olan bu mektebin, çok kıymetli bir hatırası vardır Kurtuluş Savaşı’ndan bize kalan. Bunu ortaya çıkartan ise, yine Yozgatlı Araştırmacı Yazar Osman Karaca. Vefakâr, cefakâr bir memleket sevdalısı olan bu güzel insana Yozgat arşivlerine girerek bu tarihi belgeleri gün yüzüne çıkartarak bizlerle paylaştığı için müteşekkiriz, kalemine sağlık…
Bu araştırmalar sonunda ortaya çıkan belgeler ışığında bilgilerimizi de tazelemiş olduk; hem Osmanlı’dan günümüze eğitim alanındaki gelişmeler ve hem de Yozgat’a dair hatıralar.
Şöyle ki:
1856 yılında Sultan I. Abdülhamid Han’ın Islahat Fermanı ve eğitim politikasının bir sonucu olarak eğitim alanında da birçok işler yapılmıştır. Bunların başında da Müslüman ve gayrimüslim değişik düşünce ve inançtaki bütün Osmanlı tebaasının memleket hizmetlerinde eşit şartlarla sorumluluk alabilecek bir seviyede yetişmesi, bu sayede büyük bir Osmanlı birliğinin yaratılması ve Batı irfanı ile beslenmiş aydın bir sınıfın bir an önce meydana gelmesi zarureti kendini kuvvetle hissettirmeye başlamıştır. Ancak sıbyan ve rüştiye okullarında müslim ve gayrimüslim çocukların birlikte okutulması sakıncalı görüldüğünden, bu işin daha çok yükseköğretim kademelerinde yapılması uygun görülmüştür. Fakat Batı memleketlerindeki bünye ve seviyede böyle bir ortaöğretim basamağı Osmanlı’da henüz mevcut değildir. Bu durumda, her zaman müracaat edilen Fransız modeline başvurulmuştur. Bu düşünce doğrultusunda Paris’te bir Mekteb-i Osmani açılmış, ancak istenilen netice alınamamıştır. Bu düşüncelere binaen, rüştiye üstü lise öğrenimi veren ve Tanzimat’ın sembolü olan okullardan ilki “Galatasaray Sultanisi” adıyla 1 Eylül 1868’de İstanbul’da açılmıştır.
1869 Maarif-i Umumiye Nizamnamesi de her vilayetin merkezi olan şehir ve kasabada bir Mekteb-i Sultani açılmasını istiyordur. Sultan Abdülaziz Han'ın Avrupa seyahatinde görerek etkilendiği ve Osmanlı İmparatorluğu’nda da açılmasını istediği Fransız Liseleri modelinde açılan üst düzey okullara bundan da esinlenerek Mekteb-i Sultani denilmiştir. “Sultani”, “Sultaniye” denmesinin anlamı; Sultana, hükümdara ait, sultanla, hükümdarla ilgili demektir. Bu mekteplerin açılış ve tedrisat tarzı Maarif Nezareti Tarihçe-i Teşkilatı’nda şu cümlelerle anlatılır:
“Hidemat-ı devletin her nev’ine kesb-i i liyakat ve mekatib-i aliyede ikmal-i malumata tahsil-i liyakat eylemek üzere Avrupa liselerine muadil ve Fransız mektepleri programın tahsil-i ve Fransız mektepleri programına mutabık olup Türkçe ve Fransızcanın aynı derece tedris edilmesi gayesiyle açılmıştır.”
Dolayısıyla Mekteb-i Sultani sayısının artırılması gayesi ile biri Ankara’ya, diğeri de Yozgat’a yapılması istenir. Yozgat Mektebe-i Sultanisinin yapımına 2.Abdülhamid Han’ın talimatı ile 1891 yılında başlanır.
İnşaatın yapımı uzayınca 1895 yılında Yozgat’ın merkezindeki “Tonusluoğlu Konağı” kiralanmak suretiyle idadi olarak eğitime başlanır. 1894-1895 yılı kayıtlarına göre bu idadinin öğrenci sayısı 85, memur ve öğretmen sayısı ise 13 kişidir.
Çapanoğlu Ahmet Şakir Paşa’nın II. Abdülhamit’in Başyaveri olduğu döneme rastlar ve okulun inşaatını 1896’da çapanoğulları kısmen tamamlar, 1909 yılında ise bu binaya taşınır. Balkan Savaşı'nda kaybettiğimiz Üsküp ilinin çok değerli öğretmen kadrosuyla açılmış bir lisedir.
Bu okulda, Müslümanlarla Ermeniler eşit haklara sahip olarak eğitim görme imkânı kazanmışlardır. Nitekim 1914 yılı Maarif Salnamesine göre Yozgat İdadisinde 413 Müslüman 5 Ermeni öğrenci bulunmaktadır.
Yozgat Mektebe-i Sultani”nin Kahraman öğrencileri Çanakkale ve Kurtuluş Savaşı’nda destan yazmışlardır.
1914 yılında seferberliğin ilanıyla, eli silah tutabilen herkes askere alınıyordur. Yozgat Mekteb-i Sultani öğrencilerinin tamamı zorunlu olmadıkları hâlde Yozgat Askerlik Şubesine koşarlar. İşin en zor tarafı da 10, 11 ve 12. Sınıfların askere alınması olmuştur.
Yaklaşık 207 kişi gönüllü olarak Birinci Cihan Harbi’ne gitmiştir. O tarihte eğitimli kişiler “ihtiyat talimi” görerek yedek subay vazifesiyle cephelerde görev alırlar. 1915 öğrenim yılı başladığında Mektebe-i Sultani öğrencilerinin hiçbirinin okula gelmediği görülür. Bu durumda okulun lise kısmı kapatılarak Yatılı İdadiye çevrilir.
Yine Anadolu’da ilk futbol takımı Mektebe-i Sultani öğrencileri tarafından Yozgat’ta kurulmuştur. 1910 yılında Mektep Müdürü Bahattin Efendi ve Terbiye-i Bedeniye Muallimi Salih Şevket Efendi idaresinde, öğrencileri eşliğinde kurulmuştur. Sultani Futbol Takımının forması, beyaz fanila üzerine kırmızı hilal resmedilmiş (Hilal dini, insan ise yıldızı temsil eder), belden diz kapağa kadar olan bölümde ise pantolon bulunmaktadır. Yozgat Mekteb-i Sultanisi, 1910 da okul bünyesinde kurulan bu futbol takımının en büyük arzusu İstanbul takımları ile mücadele edip şampiyon olmaktır. Vatan kurtarıldığında Yozgat Mekteb-i Sultanisi’nin futbolcu gençlerinden hiçbiri geri dönmez, şampiyonluğu hedeflerken Şehadeti yakalamışlardı.
Yozgat’ın 20. Asır başlarında eğitim alanında aldığı mesafeyi gösteren bir başka örnek de Yozgat Ticaret Lisesi’dir. 29.04.1908 tarihli bir belgede “Yozgat Ticaret Mektebi talebesiyle müdür ve muallimlerinin İstanbul’da bulundukları ve borsayı ziyaret etmek arzu ettikleri…” bilgisi vardır.
Cumhuriyet’in ilk yıllarında sebebini bilemediğimiz nedenlerden dolayı Yozgat’a bir çivi dahi çakılmasa da, dışarı göç verse de Yozgat insanı ilim ve irfandan vazgeçmemiştir. Yozgatlı gurbette hem çalışıp hem de eğitim tahsilini sürdürerek, memleketi için nitelikli değerlerin yetişmesini sağlamıştır. Nida Tüfekçi’den Rıza Kayaalp’e, Cemil Çiçek’ten İbrahim Arıkan’a, Taha Akyol’dan Osman Karaca ve dahi bizlere kadar, Türkiye’ye birçok siyaset, spor, kültür, sanat ve edebiyat adamı yetiştirmiştir.
Mehmet Ballı Araştırmacı Yazar
Kaynak: A.Yazar Osman Karaca ve Arşivler… |