ANASAYFA
ARAŞTIRMA Makale

Pekala Organik Hayvancılık İç Anadolu’da Mümkünken...

“Taş ekseniz yeşerecek!” dedirten verimli topraklar üzerinde yaşıyoruz. Topraklarımız verimli olmasına verimli de biz bundan yeteri kadar bereketlenebiliyor muyuz mesele burada!
Eskiden, Anadolu cennet idi; dedelerimiz, babalarımız tarlasını eker biçer yerlerdi. Köyünde mutluydu. Sanayi devrimiyle başlayan kirlenme gecikmelide olsa dalga dalga bize kadar ulaştı. "Tarım dünyası"nın yerini "Sanayi dünyası" aldı. Şehirler kuruldu. Hayat renklendi. Köyden şehre göçler başladı.İnsanın beyni geliştikçe, her şey gelişti. Bilim gelişti. Alışkanlıklar değişti. Para ve hırsın sayesinde şehirler doldu taştı köyler boşaldı.
Her şey var, ama insanlar mutsuz!
Bunu farkeden Modern dünya insanı (Batı), sürekli geliştirdiği bilim ve teknolojisinin nimetlerinden faydalanarak insanını mutlu etmeye çalışıyor,
ya biz? ...
Biz; "okumayan, araştırmayan, sorgulamayan ve harekete geçemeyen bir toplum olarak hep geride kaldık. Bu geri kalmışlık bize çok ağıra mal olmaktadır; İnsan ve beton yığınlarının getirdiği kalitesiz yaşamın stresli şehir hayatı bir tarafta, boşalan köylerimizdeki verimsiz ve fakir hayat diğer tarafta ... her iki durumda canımızı acıtıyor!
Halbu ki bu kara talihi tersine çevirmek pekala mümkündür.
Şehirlerimizdeki kalitesiz yaşamın temelini oluşturan Köylerimizi pekala modernize ederek işe başlayabiliriz.
Gelişen teknoloji, değişen iklim koşulları ve Zaman tünelinde eriyip giden emek kurtarılarak Anadolu köylüsünün kara talihini yenme zamanı gelmiştir.
Modern dünya, hayatın tüm alanlarında günün şartlarına göre bilim ve teknolojiden faydalanarak kaliteli üretim yapıyor. Bunların başında da tarım ve hayvancılık geliyor.
Avrupa’ya gidenler bilirler; Danimarka, Hollanda ve İşveç'te modern hayvan çiftlikleri vardır.
Hollanda'da koca bir çiftlik işletmesinde 250 büyükbaş hayvan sadece 4 işçi ile işletilmekte. Yani anne, baba ve iki kız kardeş bu işi yapıyorlar. İşletme atık gübreden elektriğini ve gazını kendi üretiyor. Yemlenmesi bilgisayar sistemiyle yapıyor. Son sistem otomatik sağım sistemi ile sağdırılan sütü ambalaj yapıp günlük süt olarak piyasaya sunuluyor.
Ne ala değil mi!
Bu Avrupa'daki yüzlerce modern tesisten sadece bir örnek.
Peki bu modern tesisler bizde ne zaman olacak? Diye sormanıza fırsat vermeden gönül rahatlığıyla bizde de oldu bile diyebileceğimiz ilk örnekleri görmeye başladık çok şükür.
Ülkemizde ilk “Organik Hayvancılık” yapmaya başlayan ve başarı ile sürdüren Erzurum’dan bir örnekle başlayalım “memleketimiz için öneri projemiz”in anlatımına:
Doğu Anadolu Bölgesi tarım ve hayvancılıktaki verimsizliğin/tıkanıklığın kara talihini "Organik Tarım Projesi" ile yendi.
Önce,
Üniversite ve Sivil Toplum Kuruluşlarının önderliğinde Doğu Anadolu Tarımsal Üreticiler ve Besicileri bir araya geldi, fikri istişareler yaptı.
Sonra,
Atatürk Üniversitesi Veteriner Fakültesi, Erzurum Veteriner Kontrol Araştırma Enstitüsü ve Merkezi Erzurum’da bulunan Doğu Anadolu Tarımsal Üreticiler ve Besiciler Birliği'nin ortaklaşa organik hayvancılık yapması amacıyla proje hazırladı. Bölgede hayvancılığın daha sağlıklı ve bilimsel yapılmasını amacıyla hazırlanan projeye binbeşyüz'e yakın besici katılmak için kayıt yaptırdı.
Ve
bu projeyi ilk hayat geçiren bir firma, DAP kapsamında desteklenen ve bölgede ilk kez simental cinsi sığırla faaliyete geçen Erpalan Çiftliği, bölge adına örnek model oldu.
300 hayvandan ortalama 5 ton süt üretimi yapılıyor, gelecekte 600 hayvandan 14 ton süt amaçlanıyor. Ve bir sonraki hedefleri; sözleşmeli çiftçiler projesiyle de geriye kalan 30 ton kapasiteyi bölge halkından elde etmek.

2006'da başladığı Ar-Ge'ye hız vererek geçtiğimiz yıl Erzurum'a 46 km uzaklıktaki Kandilli Kekik Köprü mevkisinde toplam binbeşyüz dönüm arazi üzerine çiftlik kuran Erpalan Organik Hayvancılık; organik üretimi ve farklı sığır kullanmasıyla ön plana çıkıyor. Çiftlikte, yerli hayvan yerine Avrupa'dan ithal edilen simental cinsi sığırlar kullanılıyor. Bu ırk hem kombine ırkı, hem de süt ırkıdır. Ana yurdu Almanya, İsveç ve Avusturya olan bu simentalin hayvanların en önemli özellikleri sütlerinin çok kaliteli olmasıdır. Köylüde ya da hoştayn hayvanın yağ oranı 2.3 çıkar iken. Bizim hayvanın yağ oranı 5.5 yani, 2 katı çıkıyor. Toplam kuru maddede 14-15 çıkıyor. Diğerleri toplam 9 çıkmasına rağmen bunların 24 aylık bir erkek hayvanlarda 800-900 kilo gelmektedir. Dolayısıyla 500 kg et yapıyor olması, hem et hem de süt olarak verimi ve kalitesi çok yüksektir.

Doğu Anadolu Bölgesinde uygulanan bu Organik Hayvancılık İç Anadolu Bölgesinde de uygulanabilir mi?

İç Anadolu Bölgesi iklim koşullarının Doğu Anadolu Bölgesinden daha yumuşak olması bu projenin daha kolay uygulanabilirliliğine işarettir. Geniş ovalarının bozkırları yeşil otlaklara dönüştürülerek işe başlanabilir. Dağları Doğu gibi kel değil yemyeşil örtüyle kaplıdır.  Neden buralarda yüksek düzeyde tarım ve hayvancılık/ “organik hayvancılık” yapılamasın?
İstanbul Ankara gibi büyük şehirlerde, her Kurban Bayramında hayvan pazarını gezdiğinizde, her 5 çadırdan birinin “Yozgat hayvanı” (tabelasını)olduğunu görürsünüz. …

Ahırlarda yem ve küsbeile besleyerek yüksek maliyetten satmaya kalkışırsanız altından kalkamazsınız. Yani ucuz maliyet talebi sürdükçe hayvancılığı geliştiremezsiniz.

Güzelim memleketimizde hayvancılık böyle geldi böyle ...
Böyle gitmemesi için, AB hibe fonlarından faydalanarak, çıtayı da mümkün olduğunca yüksek tutarak, yukarıdaki örneklediğim benzeri projeler hazırlanmalıdır. Projeyi geniş bir bölgeye yayılması elbette zor ve güçtür belki ama
unutulmamalıdır ki; "büyük kalkınmalar büyük projelerle olur", "zoru tercih etmek başarıyı ve kaliteyi getirecektir." Bölgenin potansiyelinin geliştirilmesi sonucu bölge çiftçisinin gelirinin artması demek ülke ekonomisine katkı demektir. Köyden kente göçü tersine çevirme demektir.
Amelelik yapan şehrin yoksul adolu çocuklarının doğduğu topraklara geri dönerek Anadolu bozkırlarında yeniden hayat bulması demektir. ...

Yukarıdaki "Erpalan Çiftliği"ni örneklediğim model her ne kadar İç Anadolu Bölgesinin tamamında uygulanamasada en azından iyi bildiğim kendi memleketim Yozgat için bu projenin uygulanabilirliliğini savunabilirim.
Yozgat’tımız gür ormana ve geniş araziye sahiptir. Özellikle bizim doğduğumuz topraklar “Kümbet Ovası” diye de bilinen Çekerek Irmağı kenarındaki koca ova Organik Hayvancılık için müsaittir. İster ova da, ister ormanın olrtasında yer alan yaylalarımızda uygulayın bu projeyi, pekala başarı mümkündür.
"İç Anadolu Tarımsal Üreticiler ve Besiciler Birliği" var mıdır? tam bilemiyorum ama yoksa da bir an önce böyle bir “Birlik” kurulmalı, Yozgat Bozok Üniversitesi ve İç Anadolu’daki daha birçok Üniversite de projeye (Doğu Anadolu Üniversiteleri gibi) destek vererek müdahil olmalıdırlar.
Dolayısıyla bu proje uygulamaya başlandığında İç Anadolu Ekonomisine büyük canlılık sağlayacaktır. Organik hayvancılığın hatta organik tarımın bölgemize en iyi ilaç olacağını düşünüyorum. Yeterki birlik, beraberlik olsun, kamu ve STK lar destek versin ... Modern dünyanın imkanlarından faydalandırtılsın. Gerisi ... işlenmeyen bozkırların yeşerip bereketlenmesinde şüphe yoktur.

Artık dünyada “Organik Tarım ve Hayvancılığa” dönüş başladı. Özellikle gelecek kuşaklar adına sevindirici bir gelişmedir. Bölgemiz içinse önemli bir fırsattır. Bölgemiz organik tarım ve hayvancılık için büyük bir potansiyele sahiptir. Dolayısıyla elde edilecek süt ve et bu toprakların kaderini değiştirecektir. Ekonomisi güçlenen Yozgat Ülkemizin en şanslı illerinden birisi olacaktır. Ben bu heyecanla yazıyorum, Ne mutlu bu heyecanı duyup icraate dökecek vatan sever evlatlarımıza … Mehmet Ballı/2012 Araştırma makalesidir.
Not: Yazdıklarıma örnek şu linkteki haberi okuyun ne demek istediğimi anlayacaksınız: İşi ehline veren yürekli bir girişimcimizin başarı öyküsü...(Hayvancılık sektörüne devrim gibi model!)

Mehmet Ballı 2013

Not: Bu makaleyi ancak kaynak göstererek kullanabilirsiniz.