107 - MAUN SURESİ
GİRİŞ
Adı: Son ayetteki "Maun" kelimesi sureye isim olmuştur.
Nüzul zamanı: İbn Merduye, İbn Abbas ve İbn Zübeyr'den bu surenin Mekkî olduğu kavlini nakletmiştir. Aynı kavil Atâ ve Cabir'den de mervidir. Ama Ebu Hayyan, el-Bahru'l Muhit'de, İbn Abbas, Katade ve Dahhak'tan bu surenin Medenî olduğunu nakletmiştir. Bize göre, bu sure içinde surenin Medenî olduğuna dair bir işaret mevcuttur. O da, namaz kılanların uyarılması ve namazlarından gafil olanlar ile gösteriş için namaz kılanların "vay haline" denmesidir. Bu tür münafıklar Medine'de vardı. Çünkü İslam ve Müslümanlar Medine'de o kadar güçlü idiler ki orada yaşayanlardan bazı şahıslar çıkarları için müslüman görünüyorlardı. Bunlar mecburen camiye namaz için geliyorlardı. Cemaate katılmaları da müslüman kabul edilmeleri içindi. Oysa Mekke'de böyle şeyler yoktu. Orada bir kişi gösteriş için namaz kılmaya gerek duymuyordu. Mekke'de ehl-i iman için bile namaz kılmak ve cemaat yapmak güç bir olaydı. Müslümanlar Mekke'de gizli olarak namaz kılarlardı. Açık olarak kılanlar ise herşeyi göze alanlardı. Mekke'de, Müslüman olduğuna yemin eden, gösteriş için iman edip namaz kılan münafıklar değil, belki inanan ama cemiyette makam kaybetme korkusundan dolayı Müslüman olduklarını açıklamaktan çekinenler vardı.
Müslüman olduklarını açığa vurdukları zaman başlarına gelecek şeylerden korktukları için imanlarını gizliyorlardı. Çünkü Müslümanların çileli hali onların gözleri önündeydi. Mekke dönemindeki münafıkların durumu Ankebut 10-11'de açıklanmıştır. (Bkz. Ankebut an: 13'den 16'ya)
Konu: Bu surenin konusu, ahirete iman etmemenin insanda ne gibi ahlâkî düşüş meydana getirdiğidir. 2. ve 3. ayetlerde ahireti yalanlayan kafirlerin durumu açıklanmıştır. Son 4 ayette, zahiren Müslüman görünen münafıkların kalben ahireti, ceza ve hesap gününü, yaptıklarının hesabını vereceklerini yalanlamaları izah edilmiştir. Hulasa olarak, iki tip grubun amel şeklinin vurgulanmasındaki maksat, insanın içinde ahiret inancı olmadan sağlam bir karakter meydana gelemeyeceğidir.