20- Sonra ona yolu kolaylaştırdı.(13)
21- Sonra da onu öldürdü, böylece kabre gömdürdü.(14)
22- Sonra dilediği zaman onu diriltir.(15)
23- Hayır; ona (Allah'ın) emrettiğini(16) yerine getirmedi.
24- Bir de insan, yediğine bir bakıversin;(17)
25- Hiç şüphe yok biz, suyu akıttıkça akıttık,(18)
26- Sonra yeri de yardıkça yardık;(19)
27- Böylece onda bitirdik; taneler,
28- Üzümler, yoncalar,
29- Zeytinler, hurmalar,
30- Boyları iri ve birbiri içine girmiş ağaçlı bahçeler.
AÇIKLAMA
13. Bu dünyada insan için her türlü imkân sağlanmıştır. Şayet Allah (c.c.) bu imkânları sağlamamış olsaydı, insanların harcadıkları tüm enerji ve çabaları faydasız olurdu. Ayrıca Hâlik Teâlâ insanlara özgür bir irade de bağışlamıştır. İnsan ister hayrı seçer, ister şerre sarılır. Allah'a şükreder ya da O'nu inkâr eder. İsterse Allah'a teslim olur ve O'na itaat eder, isterse O'na isyan ederek âsî olur. İki yol da kendisine açık bırakılmıştır. Hangi yolu takib edeceği, artık kendisinin bileceği bir iştir.
14. Doğum gibi ölüm de insanın elinde değildir. İnsan Allah'ın (c.c.) takdirinden bir saniye önce ya da bir saniye sonra ölemez. Ancak Allah'ın (c.c.) takdir ettiği bir zaman ve mekânda ölecektir. İnsanın ölüm hâli bile tayin edilmiştir.
Kabri yeraltında mı olacak, yoksa denizin derinliklerinde mi kalacak, ateşte mi yanacak, yoksa yırtıcı bir hayvanın midesine mi girecektir? Bu sonucu değiştirmeye sadece kendisi değil, tüm dünya çalışsa bile yine de Allah'ın (c.c.) takdiri değişmez.
15. Yani kıyamet günü Allah Teâlâ 'kalk' emrini verdiği zaman insan kalkmak zorundadır ve 'hayır' diyebilme gücü yoktur. Allah (c.c) yaratırken ona sormadığı gibi, tekrar diriltirken de sormayacaktır. Nasıl insan dünyaya gelmek, yani doğmak zorunda kalmıştır, kıyamet gününde de kalkmak zorundadır.
16. Emir kelimesiyle, insanın içine fıtratın yerleştirilmiş olduğu anlatılmak isteniyor. İnsanın bizzat kendi vücudu, hatta yeryüzünden gökyüzüne kadar kainattaki her zerre Allah'ın (c.c.) emri altında olduklarını göstermektedir. Ayrıca Allah (c.c) her dönemde kitaplar indirmiş, elçiler göndermiş ve salih insanlara emirlerini tebliğ etmeleri için dünyada görev vermiştir. (Bkz. İnsan. an: 5) Yukarıdaki ayetlerden ve sırasıyla yapılan açıklamalardan açıkça anlaşılmaktadır ki, insanoğlu hakikatleri müşahede ederek, Allah'a itaat etmesi gerekirken, Allah'ın (c.c.) emirlerini ve kulluk görevlerini yerine getirmemektedir.
17. Yani ey insan! Yiyeceğini bile Allah'ın (c.c.) nasıl yarattığını bir düşün. Şayet Allah Teâlâ gerekli şartları hazırlamamış olsaydı, insanoğlu yiyeceğini elde edebilir miydi?
18. Bu ayetle yağmur kastolunmaktadır. Güneşin ısısıyla denizlerden su buharlaşır ve bulutlar oluşur. Rüzgarlar onları dünyanın çeşitli bölgelerine götürür ve yükseklerde soğuk havanın etkisiyle tekrardan su haline gelirler. Yağmurun yağmasıyla birlikte, bu su yeryüzünde kuyulardan, çeşmelerden, nehir ve derelerden akar-gider. Dağlarda kar halinde kalır ve yağmur mevsimleri dışında, bu kar eriyerek nehirlerden suların akmasını sağlar. Tüm bu düzeni insan mı yaratmıştır? Herşeyi yaratan Allah, insanoğlunun rızkını elde edebilmesi için bu şartları hazırlamamış olsaydı eğer, insanoğlu hayatını nasıl idame ettirecekti?
19. "Sonra toprağı güzelce yardık" ayeti ile tohumun açarken toprağı yararak yer yüzüne çıkması anlatılmaktadır. İnsanoğlunun yaptığı sadece tohumu toprağa atmaktır. Tohum toprağın altında kalır ve insanoğlu bunun dışında herhangi bir fonksiyon icra edemez. Tohumun olgunlaşması ve hangi cinsten ise, o cinsten bitki ve ağaçların oluşması, Allah (c.c) 'ın işidir. O Allah ki, su ve toprağa bu özellikleri vererek, o tohumlardan çeşit çeşit bitkiler, meyveler ve diğer yiyecekler çıkarmaktadır. Şayet Allah (c.c.) tohumlara bu hususiyetleri vermeyip, insanların faydasına sunmasaydı, insanoğlu hayatını nasıl devam ettirecekti?