23- Sonunda (yardımcı güçlerini) topladı, seslendi;
24- Dedi ki: "Sizin en yüce Rabbiniz benim."(11)
25- Böylelikle Allah (c.c.) onu, ahiret ve dünya azabıyla yakaladı.
26- Gerçekten bundan, 'içi titreyerek korkacak' olan bir kimse(12) için elbette bir ibret (ders) vardır.

AÇIKLAMA

11. Firavun'un bu iddiasına Kur'an'ın çeşitli yerlerinde değinilmiştir. Firavun bir yerde, "Andolsun ki, eğer benden başkasını ilah edinirsen, seni zindana atılanlardan yaparım." (Şuara: 29) diyerek Hz. Musa'yı (a.s) tehdit ederken, yine başka bir yerde Firavun "dedi ki: Ey ileri gelenler, ben sizin için benden başka ilah bilmiyorum." (Kasas: 38) . Firavun bu sözleri, "Allah'a hiç inanmıyorum, kainatın yaratıcısı benim" anlamında söylememiştir. Firavun alemlerin Rabbi olduğunu ve ayrıca insanların tek mabudunun kendisi olduğunu da iddia etmiyordu. Kur'an'a göre Firavun başka ilâhlara tapıyordu. Bir mecliste onun ileri gelenleri şöyle diyorlardı: "Musa'yı ve kavmini bırakıyorsun ki, senin ilahlarını terkedip yeryüzünde fesat mı çıkarsınlar? (A'raf: 127) Ayrıca Kur'an-ı Kerim'de, onların şu iddialarını da görmekteyiz: "(Eğer Musa Râsul olsaydı) üzerine altın bilezikler atılmalı, yahut yanında melekler de gelmeli değil miydi?" (Zuhruf: 53)
Buraya kadar söylediklerimizi özetlersek, Firavun'un dinî anlamda değil, siyasî anlamda ilâhlığını ilân ettiğini görürüz. Yani onun iddiası; "İktidarın tek sahibi benim ve bu beldede benim üstümde iktidar sahibi olmadığı gibi, kimseye de iktidar hakkında bir söz hakkı verilmemiştir." biçimindedir. Daha fazla açıklama için bkz. Şuara. an:24-26, Tâhâ. an:21, A'raf. an:85, Zuhruf. an:49, Kasas. an:52-53
12. Yani Allah'ın (c.c.) elçisini yalanlayanlar, Firavun'un akıbetinden ders alsınlar.