55- Artık kim dilerse, öğüt alıp-düşünür.
56- Allah dilemedikçe,(41) onlar öğüt almazlar; takvanın sahibi (42) (onu kabul etmeye ehli olan) O'dur, mağfiretin sahibi(43) (bağışlamaya ehil olan da) O'dur.

AÇIKLAMA

41. Yani, bir kimsenin hidayeti yalnız onun kendi iradesine bağlı değildir. Ancak Allah eğer ona bunu nasip ederse olur. Diğer bir ifade ile burada şu gerçek vurgulanmaktadır: Kulun hiçbir eylemi yalnız onun kendi iradesiyle meydana gelmez. Ancak o fiil Allah'ın iradesi ile tevafuk ederse gerçekleşir. Bu çok nazik bir meseledir. Bu hususu doğru düzgün anlamamak yüzünden birçok insana her istediği şeyi gerçekleştirebilme gücü verilseydi, o zaman bu dünyanın nizamı alt üst olmaz mıydı? Bu nizam, Allah'ın iradesi diğer bütün iradelerin üzerinde galip olduğu için ayaktadır. Bir insan bir şeyi, ancak Allah o şeye izin verdiği zaman yapabilir. Aynı şey hidayet ve dalâlet için de geçerlidir. Sadece bir kimsenin hidayet isteği ile o kimsenin hidayete ermesi yeterli olamaz. Ona hidayet, ancak Allah'ın, onun dilediğini yerine getirmeye karar vermesinden sonra olur. Öte taraftan dalâlet için de aynı şey geçerlidir. Bir kimsenin dalâlete düşmek istemesi salt yeterli olmamaktadır. Ancak Allah onun bu sapıtma ve dalâlete düşme isteğine izin verirse, onun sapık bir yolda ilerlemesi mümkün olur ve o da türlü türlü yollara sapar. Meselâ bir kimse hırsız olmak isterse, bir eve girerek istediği şeyi çalması için sırf bu temenni yeterli değildir. Ancak Allah'ın büyük hizmetleri ve onun maslahatına göre bu isteğe ne vakit, ne kadar ve ne şekilde yapılacağı fırsatı tanınırsa, hırsızlık eylemi gerçekleşir.
42. Yani, Allah'ın hoşnut olmayacağı şeylerden sakınmanız tavsiyesinde bulunulmaktadır. Bu, Allah ona muhtaç olduğu için değildir. Siz böyle yapmadığınız zaman O bir zarar görecek değildir. Aslında bu nasihat, Allah'ın rızasını aramanın ve O'nun emirlerine karşı gelmemenin, kulları üzerinde Allah'ın hakkı olduğu içindir.
43. Yani, bir kimse ne kadar isyankarlıkta bulunmuş ve ne kadar günah işlemiş olursa olsun, bunlardan vazgeçerek Allah'ın rahmetine sığındığı an, Allah onu bağışlar. Bu günahları hiçbir şekilde affetmeyerek onu cezalandırma gibi bir intikam duygusu taşımaması, ancak ve ancak büyük şan sahibi Allah'a yakışır.
MÜDDESSİR SURESİNİN SONU