15- İşte o gün, vakıa (bir gerçek olan kıyamet) artık vuku bulmuş (gerçekleşmiş) tur.
16- Gök de yarılıp-çatlamıştır: artık o gün, 'sarkmış-za'fa uğramıştır.'
17- Melek(ler) ise, onun çevresi üzerindedir. O gün, Rabbinin arşını onların da üstünde sekiz (melek) taşır.(11)
18- Siz o gün arzolunursunuz; sizden yana hiç bir gizli (şey) , gizli kalmaz.
19- Artık kitabı sağ-eline verilen kişi,(12) der ki: "Alın, kitabımı okuyun."(13)
20- "Çünkü ben, gerçekten hesabıma kavuşacağımı sanmış (anlamış) tım."(14)
21- Artık o, hoşnut bir yaşama içindedir.
22- Yüksek bir cennette.
23- Devşirilecek (meyve ve eşsiz ürün) leri pek yakındır.
24- "Geride kalan günlerde, 'peşin olarak sunduklarınıza karşılık olmak üzere,' afiyetle yiyin ve için."

AÇIKLAMA

11. Bu ayet müteşabihattandır. Tam olarak manasını bilmemiz zordur. Arş'ın nasıl olduğu, kıyamet günü sekiz meleğin onu nasıl taşıyacağını bilemiyoruz. Her ne olursa olsun Allah'ın arş üzerine oturacağı ve diğer sekiz meleğin de onu taşıyacağı düşünülemez. Ayette, Allah'ın arş üzerine oturmuş olacağına dair böyle bir ifade yoktur. Allah Teâlâ cisim, mekan ve yönden münezzeh olduğu için Kur'an-ı Kerim böyle düşünmemize manidir. Çünkü taşımak eylemi için bir cismin ortada olması lazımdır. Bu konuları fazla kurcalamanın, bir mana bulmaya çalışmanın insanı dalâlete düşürme tehlikesi vardır. Fakat şunu da bilmeliyiz ki, Kur'an'da, Allah'ın hükümranlığı ve benzeri konuları anlatmak için bizim dünyada kullandığımız terminoloji kullanılmaktadır. Yalnız, bu kelimelere harfi harfine bir anlam vermekten kaçınmalıyız.
12. "Sağ el ile amel defterini almak"tan anlaşılan manâ, onların hesaplarının temiz olduğu ve Allah'ın mahkemesinde bir suçlu olarak değil, salih bir kul olarak bulunduklarıdır. Muhtemeldir ki amel defterleri dağıtıldığı zaman bu salih insanlar bizzat kendileri sağ ellerini uzatarak defterlerini alacaklardır. Ölüm anından haşir gününe kadar onlara "Allah'ın mükafatlandıracağı kullar" olarak muamele yapılacaktır. Kur'an'da yer yer her insanın ölüm anında kurtuluşa erenlerden mi, yoksa bedbaht olanlardan mı olduğunu bileceği açık bir şekilde beyan edilmiştir. Daha sonra ölümden kıyamet gününe kadar salih kullar adeta bir misafir gibi ağırlanacaklar ve bedbaht, kötü insanlar ise tıpkı bir suçlu, esir gibi muamele göreceklerdir. Ve bilahare kıyamet günüyle beraber diğer bir hayat başlayacaktır. O zaman tabii ki salih insanlar ile suçlu, kafir ve münafık insanların halleri farklı olacaktır. (İzah için bkz. Enfal 50; Nahl 28-32 ve an 26; İsra 97; Taha 102-103, 124-125 ve an: 78, 80, 107; Enbiya 103 ve an: 98; Furkan 24 ve an: 38; Neml 89 ve an: 109; Sebe 51 ve an: 72; Yasin 26-27 ve an 22-23; Mü'min 45-46 ve an: 63; Muhammed 27 ve an 37; Kaf 19-23 ve an: 22-23-25.)
13. Yani, amel defterlerini aldıklarında hoşnut olacaklar ve hemen sevinçle yakınlarına gösterecekler. İnşikak Suresi 9. ayette "Sevinç içerisinde yakınlarına dönecekler..." denilmiştir.
14. Yani onlara, kendilerinin bu güzel sonları için "Biz dünyada iken ahiretten gafil olarak değil, aksine bir gün Allah'ın huzurunda hesap vereceğiz bilinci ile yaşadık" diyecekler.