3- O, Evveldir Ahirdir, Zahirdir, Bâtındır.(3) O, her şeyi bilendir.
4- Gökleri ve yeri altı günde yaratan, sonra da arşa istiva eden(4) O'dur. Yere gireni, ondan çıkanı, gökten ineni ve ona çıkanı bilir.(5) Siz, her nerede iseniz, O sizinle beraberdir.(6) Allah, yapmakta olduklarınızı görendir.
5- Göklerin ve yerin mülkü O'nundur. (Sonunda bütün) işler Allah'a döndürülür.
6- Geceyi gündüze bağlayıp-katar, gündüzü de geceye bağlayıp-katar. O, göğüslerin özünde (saklı) olanı bilendir.

AÇIKLAMA

3. Yani, hiçbir şey yok iken Allah vardı ve herşey yok olduktan sonra Allah yine varolacaktır. O Evveldir, Ahirdir ve aynı zamanda Zahirdir. Çünkü herşey O'ndan zuhur eder. O'nun sıfatlarından, fiillerinden ve nurundan meydana gelir. O Bâtındır, yani her şeyden gizli ve saklıdır, duyular ile kavranılması mümkün değildir. Akıl ile hayal gücüyle, Zatını tasavvur etmek imkan haricidir. Nitekim bu ayetlerin en güzel yorumu Hz. Peygamber'in (s.a.) şu duasındaki ifadelerdir:
"Ente el-Evvel fe leyse kableke şey'en ve ente el-Ahir fe leyse ba'deke şey'en ve ente el-Zahir fe leyse fevkake şey'en ve ente el-Bâtin fe leyse dûneke şey'en" (İmam Ahmed, Müslim, Tirmizi ve Beyhâki, Ebu Hureyre'den; Ebu Yâlâ ise, Müsnedi'nde Hz. Aişe'den nakletmişlerdir.)
Bu bağlamda, Cennet ve Cehennem ehline ebedî hayat verileceğine göre, Allah'ın Ahir olması (yani her şey yok olduğunda sadece Allah'ın kalacağı) nasıl izah edilebilir?" şeklinde akla bir soru gelebilir. Bu sorunun cevabını Kur'an'ın kendisi vermiştir. "Allah'tan başka her şey yok olacaktır." (Kasas: 88) Diğer bir ifadeyle hiç bir mahluk kendiliğinden bir ebediliğe sahip değildir. Şayet herhangi bir varlık, hayatına devam ederse, bu Allah'ın emriyle olur. Çünkü her mahluk fanidir. Cennet ve Cehennemde ebedî kalmalarına gelince, onlar bizzat zâtî sıfatları nedeniyle değil, Allah'ın emriyle orada hayatlarını sürdüreceklerdir. Tıpkı meleklerin zâtî sıfatları dolayısıyla ebedî olmayıp, Allah'ın emriyle hayat bulabilmeleri ve verilen süre kadar hayatiyetlerini devam ettirebilmeleri gibi. Yani kâinatı yaratan ve idare eden Allah'tır.
4. Bkz. A'raf an: 41, 42, Yunus an: 4, R'ad an: 2-5, Fussilet an: 11-15
5. Diğer bir ifadeyle Allah, herşeyi en ince ayrıntısına kadar bilmektedir. Öyle ki, toprak altındaki her tane, her yaprak, her fidan, yeryüzüne düşen yağmurun her damlası, göğe yükselen buharlar vs. hepsi de Allah'ın bilgisi dahilindedir. Eğer böyle olmasaydı, toprak altındaki taneyi nasıl bir fidan olarak çıkarabilir, yetiştirebilirdi? Yine şayet ilim sahibi olmasaydı nereye, ne kadar yağmur yağması gerektiğini nasıl bilebilir ve onu düzenli bir şekilde yeryüzüne indirebilirdi? Tüm bunları diğer olaylarla mukayese edersek, arzın altında ne olduğunu, ordan neler çıktığını, gökyüzüne buharın nasıl yükseldiğini ve yağmurun nasıl yağdığını vs. hepsinin de Allah'ın ilmi dahilinde olduğunu anlarız. Şayet Allah Teâlâ'nın ilmi olmasa, böylesine muazzam bir nizam nasıl kurulur ve her şey ayrı ayrı nasıl takdir edilirdi?
6. Yani, sizler hiç bir surette O'nun hükümranlığının ve bilgisinin dışında kalamazsınız. Yeryüzünde, gökyüzünde, uzayda veya her nerede olursanız olunuz, Allah'ın bilgisi dışında olmanız mümkün değildir. Yeryüzünde hayatınızı idame ettiriyor olmanız bile, Allah'ın her yerde mevcud olduğunu bizzat ispatlamaktadır. Kalbinizin çarpıntısı, nefes almanız, görme ve işitme yetileriniz... ciğerlerinizin işleyişine kendiniz de şahitsiniz. İşte Allah size hikmet ile bu imkanları verdiği içindir ki yaşamaktasınız. Nitekim eceliniz geldiğinde Allah bu imkanları ortadan kaldırır ve sizler hayata veda edersiniz.