43- İşte bu, suçlu-günahkârların kendisini yalanlamakta oldukları Cehennemdir.
44- Onlar, kendisiyle alabildiğine kaynar hale getirilmiş su arasında dönüp-dolaşırlar.(38)
45- Şu halde Rabbinizin hangi nimetlerini (39) yalanlayabilirsiniz?
46- Rabbin makamından korkan kimse(40) için ise iki Cennet(41) vardır.
47- Şu halde Rabbinizin hangi nimetlerini (42) yalanlayabilirsiniz?
48- Çeşit çeşit 'inceliklere ve güzelliklere' (veya her türden sık ağaçlara) sahiptirler.
49- Şu halde Rabbinizin hangi nimetlerini yalanlayabilirsiniz?
50- İkisinde de akmakta olan iki pınar vardır.
51- Şu halde, Rabbinizin hangi nimetlerini yalanlayabilirsiniz?
52- İkisinde de her meyveden iki çift vardır.(43)
53- Şu halde Rabbinizin hangi nimetlerini yalanlayabilirsiniz?
54- Astarları, ağır işlenmiş atlastan olan yataklar üzerinde yaslanıp-dayanırlar.(44) İki Cennetin de meyve-devşirmesi (ordakilere) yakın (kolay) dır.
55- Şu halde Rabbinizin hangi nimetlerini yalanlayabilirsiniz?
AÇIKLAMA
38. Yani, Cehennemde, susadıkça, çeşmelere koşacaklar ama orada kaynar sudan başka birşey bulamayacaklardır. Mecburen o kaynar sudan içecek ve yine susayacaklardır. Böylece Cehennem ile çeşme arasında koşarak cezalarını bulacaklardır.
39. Yani, o vakit geldiğinde de "Allah, kıyamet gününü getiremez, Cennet ve Cehennemi yaratamaz" diyebilecek misiniz bakalım?
40. Yani hesap gününe iman eden bir kimse, bu dünyada sorumsuz yaşamaz ve nefsini kontrol altına alır. Hak-batıl, zulm-adalet, temiz-necis, haram-helal arasındaki farkı temyiz eder ve bile bile Allah'ın emirlerinden yüz çevirmez. Dolayısıyla ileride zikredilen mükafatlar bu kimseler içindir.
41. "Cennet", bahçe anlamına gelir. Kur'an'da, salih kimselerin barınacağı yer, Cennet olarak adlandırılmıştır. Nitekim bazı yerlerde, "onlar için altlarından ırmaklar akan Cennetler vardır" ifadesi kullanılmıştır. Yani, büyük bahçeler içinde küçük bağlar vardır. Burada da her Cennet ehline iki Cennet verileceği ve onların içinde-ki ileride zikredilecektir -saraylar, hizmetçiler ve diğer nimetlerin bulunacağı beyan edilmiştir.
42. Bu ayetten surenin sonuna değin, "Alâi" kelimesi, nimet ve kudret anlamında kullanılmıştır. Ayrıca hamde layık sıfatlar anlamı da kelimenin içinde saklıdır. İlk anlam ele alındığında, cümle, "siz bu nimetleri yalanlasanız da, mü'minler yine de bu nimetlere sahip olacaklardır." şeklinde, ikinci anlama göre, "Sizler Allah'ın bu nimetlerini vermesinin mümkün olmadığını zannetseniz de, Allah bu nimetleri kullarına verecektir" şeklinde anlaşılır. Üçüncü anlamı ele alırsak şayet, cümle, -Neuzubillah- "Sizler Allah'ı iyilik ve kötülük arasındaki farkı temyiz etmekten aciz sanıyorsunuz, sizlere göre, Allah Teâlâ, bu koskoca kainatı yaratmıştır. Ama zalimle, adalet sahibi, hak ile çalışanla, batıla hizmet eden, hayır ile şer işleyen kimseler onu ilgilendirmez. Mazlumun adalet ve insaf göremeyeceğini, hayır işleyenlerin mükafaat alamayacağını sanıyorsunuz. Yine Allah'ı, zalimlere ceza, salihlere mükafat vermekten aciz olarak kabul ediyorsunuz. Sizler bu şekilde Allah'ın sıfatlarını inkar etmeye devam edin, ancak kafir ve zalimlerin Cehennemle, salih kulların ise Cennetle karşılaşacağı gün, yine inkar edebilecek misiniz?"
43. "İki Cennet" ifadesi ile meyveleri iki ayrı cins olan bahçelerin kastedilmesi mümkündür. Diğer bir anlamında, birinde dünyadaki meyvaların, öbüründe özel Cennet meyvalarının bulunduğu iki bahçe olabilir. Öyle ki, bu özel Cennet meyvalarının dünyadayken tasavvuru dahi mümkün değildir.
44. Yani, onların astarları bu şekilde olursa üstü nasıl olacaktır.