27- Derken onlara yaklaştırıp (önlerine sürdü) ; "Yemez misiniz?" dedi.
28- (Onlar yemeyince) Bunun üzerine onlardan içine bir tür korku düştü.(26) "Korkma" dediler ve ona bilgin bir erkek çocuk müjdesini verdiler.(27)
29- Böylece karısı çığlıklar kopararak geldi ve yüzüne vurarak: "Kısır,(28) yaşlı bir kadın (mı doğum yapacakmış) ? dedi.
30- Dediler ki: "Öyle. (Bunu) Senin Rabbin buyurdu. Çünkü O, hüküm ve hikmet sahibi olandır, bilendir."(29)
31- (İbrahim) Dedi ki: "Şu halde sizin asıl isteğiniz nedir, ey elçiler?"(30)
32- Dediler ki: "Gerçek şu ki biz, suçlu-günahkâr bir kavme gönderildik."(31)
33- "Üzerlerine çamurdan (iyice sertleşip kaskatı kesilmiş) taşlar yağdırmak için."
34- "(Ki bu taşların her biri,) Rabbinin katında ölçüyü taşıranlar için (herkese ayrı ayrı) işaretlenmiştir."(32)

AÇIKLAMA

26. Yani onlar yemeğe ellerini uzatmayınca Hz. İbrahim'in kalbinde korku meydana geldi. Bu korkunun sebebi, yabancı misafirlerin birinin evine gidip yemek yemekten sakınmaları, kabile hayatında kötü bir niyet taşıyarak geldiklerine işaret olduğundandır belki de.
Fakat ağırlık şu noktadadır ki: Onların çekinmesinden Hz. İbrahim (a.s) bunların insan şeklinde gelen melekler olduğunu anladı. Çünkü meleklerin insan şeklinde gelmeleri çok önemli durumlarda olur. Bu bakımdan bunların böyle gelişlerini gerektiren korkunç bir mesele mi var diye korkuya kapıldı.
27. Hûd Suresi'nde bunun Hz. İshak'ın doğum müjdesi olduğu bildirilmektedir ve orada Hz. İshak (a.s) vasıtası ile kendisine Yakub (a.s) gibi bir torun nasip olacağı müjdesi de verilmiştir.
28. Yani, "Ben yaşlı, çok önceden çocuktan kesilmiş bir kadınım. Şimdi benim çocuğum mu olacak?" İncil'in anlattığına göre o zaman Hz. İbrahim yüz yaşında, Hz. Sara da doksan yaşında imiş. (Tekvin: 18-17)
29. Bu olayda anlatılmak istenen şudur: Rabbine kulluk vazifesini dünyada tam olarak yerine getiren kişiye ahirette en iyi muamele yapılacaktır. Genel taibat kanunları açısından çocuk yapamayacak yaşta ve ömrü boyunca çocuğu olmayıp ve çocuğunun olmasından ümidini kesen yaşlı karısına rağmen bu dünyada ona bu lütuf verildi. Bu lütfun verilmesi ile Allah ona sadece bir evlat vermiş olmadı, bu güne kadar kimseye nasip olmayan emsalsiz bir evlat vermiş oldu. Dünyada, soyundan peş peşe dört peygamber gelen böyle ikinci bir insan yoktur. Kendisinden üç nesil boyunca peygamberlik devam eden ve Hz. İsmail, Hz. İshak, Hz. Yakub ve Hz. Yusuf (a.s) gibi yüce değerde peygamberlerin hanedanından çıktığı o kişi sadece Hz. İbrahim idi.
30. Meleklerin insan şeklinde gelmesi çok önemli bir işten dolayı olacağından, Hz. İbrahim (a.s) onların geliş sebebini sormak için "Hatb" kelimesini kullanmıştır. "Hatb" Arapça'da basit cintsen bir iş için değil, pek çok önemli ve büyük bir iş için kullanılır.
31. Lût kavmi kastedilmiştir. Onların kötülükleri o kadar çoğalmıştı ki: Sadece "Suçlu kavim, günahkar topluluk" sözünden kim kastedildiği belli oluyordu. Bundan önce de Kur'an-ı Kerim'de aşağıda belirtilen yerlerde bu kavmin zikri geçmiştir.
32. Yani teker teker her taşa, Rabbin tarafından hangi günahkara ceza verileceği işaret edilmiştir. Hûd ve Hicr Sureleri'nde onların şehirlerinin altüst edileceği ve üzerlerine pişmiş çamurdan taşlar yağdırılacağı bildirilerek azabın teferruatı anlatılmıştır. Şiddetli yer sarsıntısının tesiriyle bütün bölgenin altüst edildiği, depremden kurtularak kaçan insanları ateş saçan maddeden yapılmış taş yağmurunun yok ettiğini bu ayetten dolayı kafamızda canlandırabiliriz.