12- Ki O, bütün çiftleri yarattı (12) ve sizin için gemilerden ve hayvanlardan bineceğiniz şeyleri de var etti.
13- Onların sırtlarına binip-doğrulmanız, sonra onlara binip-doğrulduğunuz zaman da, Rabbinizin nimetini zikretmeniz ve: "Bunlara bizim için boyun eğdiren (Allah) ne yücedir, yoksa biz bunu (kendi hizmetimize) yanaştıramazdık" demeniz (13) için.
14- Ve biz elbette, Rabbimize çevrilip-döneceğiz.(14)

AÇIKLAMA

12. "Çiftler" ifadesiyle sadece kadın ve erkekler kastolunmamaktadır. Allah, diğer mahlukatı da çift çift yaratmıştır. Onların birleşmesinden de diğer çiftler meydana gelmiştir. Örneğin elektriğin pozitif (+) ve negatif (-) kutuplarının bir araya getirilmesiyle sayısız icatlar elde edilmiştir. Nitekim insan, Allah'ın çeşit çeşit mahlukatını, onların sayısız çiftlerini, yapılarını, birbirleriyle olan ilişkilerini ve bunca çeşit mahlukatın birbirleriyle çiftleşmeleri sonucunda meydana gelenleri bir bir düşünecek olsa, bu kainatın sahibinin aynı zamanda Hâlık, Hakim ve Müdebbir olduğunu anlayacaktır. Ancak akıldan mahrum insanlar, bu kainatın yaratıcısı olmadığını düşünebilir veya onun birden fazla ilahın eseri olduğunu ileri sürebilir.
13. Yani, Allah, kainatta sadece insanlara, gemi ve hayvanları binek olarak vermiştir. Bu yüzden insanlar, onların üzerlerine atılmış çuvallar gibi olmamalı ve bu gemileri denizin üstünde yüzdürenin, bu denizleri meydana getirenin ve bazılarının insanlardan çok kuvvetli olmasına rağmen, istedikleri yere gidebilmelerini sağlayan bunca hayvanı yaratanın kim olduğunu düşünebilmelidir. Bu nimetlerden faydalandıkları halde, bu nimetleri bağışlayan Allah'ı unutabilmek için kişinin kalb ve vicdanının kararmış olması gerekir.
Hassas bir vicdan taşıyan kişi, bu bineklerden yararlandığında, Allah'a hamdederek "Bu binekleri benim hizmetime veren zat ne yücedir ve yine o zat ne büyüktür ki zatında ve sıfatlarında hiçbir ortağı yoktur ve hiçkimseye muhtaç değildir, O'na şükreder ve O'na ortak koşmaktan yine O'na sığınırım" der.
Bu ayetin en iyi açıklaması, Rasulullah'ın bineklere binerken yaptığı dualardır. Abdullah b. Ömer'den şöyle bir hadis rivayet edilmiştir: "Rasulullah savaşa çıktığında, bineğe binerken üç kez "Allah'u Ekber" der ve bu ayeti okuduktan sonra şöyle dua ederdi: "Allah'ım bana bu seferde hayır ve takva nasip eyle. Sevdiğin amelleri işlememe yardım et. Allah'ım bu seferi benim için kolaylaştır, mesafeleri kısalt. Allah'ım yanımda bana yol arkadaşı ol. Ardımda bıraktığım ailemi koru. Ey Allah'ım, seferde beni, gıyabımda ailemi koru." (Müsned-i Ahmed, Müslim, Ebu Davud, Nesei, Tirmizi, Darimi)
Hz. Ali'den şöyle bir hadis rivayet olunmuştur. "Rasulullah ata binerken, atın üzengisine bastığında "Bismillah" dedi ve ata bindi. Daha sonra bu ayeti okuyarak üç defa "Elhamdülillah", üç defa da "Allah'u Ekber" dedi ve "Seni tenzih ederim, senden başka ilah yoktur. Zulmettiğimiz nefsimizi bize bağışla" diye dua ederken gülümsedi. Bunun üzerine ben (Hz. Ali) "Ya Rasulullah, niçin güldünüz?" diye sorunca O, "Allah'ım beni bağışla" diyen bir kulun sözünü Allah beğenir ve kulum benden başka hiçkimsenin kendisini bağışlamayacağını zaten bilir, der" diyerek cevap verdi. (Müsned-i Ahmed, Tirmizi, Nesei)
Bir şahıs "Ebu Mücelles" adıyla şöyle bir hadise anlatmaktadır: "Bir defasında bineğime binerken bu ayeti okudum ve bunun üzerine Hasan Basri bana: "sen (bineğine binerken) bu ayeti okumakla mı emrolundun?" diye sordu. "Peki ne okuyayım" diye cevap verince, o da dedi ki: "Bana İslâm'ı nasip eden Allah'a hamdolsun. Yine Hz. Muhammed'i göndermekle bize ihsan eden ve bizi insanlar arasından çıkmış en hayırlı ümmet kılan Allah'a hamdolsun" dedi ve bu ayeti okudu." (İbni Cerir-Ahkâmul-Kur'an, el-Cessas)
14. Yani, her sefere çıkmadan önce, çok büyük ve son bir seferin sizi beklediğini hatırlayın. Yolculuk esnasında muhtemelen bineğinizden düşebilir ve bu son seferiniz olabilir. Dolayısıyla her sefere çıkışımızda bunun son bir sefer olma ihtimalini unutmamalıyız.
Şimdi bu hususun ahlâki yönünü düşünelim. Örneğin sefere çıkan bir şahıs, şuurlu olarak yukarıdaki gibi dua etse, o şahıs zulüm, fısk, fucura ittiba eder mi? Fuhuş, içki kumar gibi cürümler işler mi? Yargıç, tüccar, memur gibi bazı yetki ve fırsatlara sahip kimseler inanarak böyle dua etseler, haksızlık yaparlar mı? Bu dua ile savaşa giden bir asker düşünelim. O asker, hiç günahsız insanların kanını döküp, zayıfları ezer mi? Tank ve uçaklarla hedef gözetmeden önüne gelen yeri bombalar mı?