14- Hani biz onlara iki (elçi) göndermiştik, fakat onlar ikisini yalanlamışlardı. Biz de (iki elçiyi) bir üçüncüyle güçlendirdik; böylece dediler ki: "Şüphesiz biz, size, gönderilmiş elçileriz."
15- Dediler ki: "Siz, bizim benzerimiz olan bir beşerden(11) başkası değilsiniz, Rahman (olan Allah) da herhangi bir şey indirmiş değildir.(12) Siz, yalnızca yalan söylemektesiniz."

AÇIKLAMA

11. Diğer bir anlamıyla "Sizde bizim gibi bir insansınız ve peygamber olamazsınız" demek istiyorlar. "Muhammed bir peygamber değildir. Çünkü o da bizim gibi bir insandır" şeklinde aynı düşünceyi Mekke'deki müşrikler de savunuyordu.
"Dediler: Bu peygambere ne oluyorki yemek yiyor, çarşılarda geziyor, ona kendisiyle birlikte uyarıcı olacak bir melek indirilmeli değil mi?" (Furkan: 7)
"Kalbleri eğlencededir. O zulmedenler (aralarındaki) şu konuşmayı gizlediler. Bu (Muhammed) 'de sizin gibi bir insan değil mi? Şimdi siz göz göre göre büyüye mi kapılacaksınız?" (Enbiya :3)
Kur'an-ı Kerim Mekkeli müşriklere, "bu tür cahilce düşünceleri ilk kez sizler ortaya atmış değilsiniz. Bilakis sizden önceki toplumlarda da "bir beşer rasûl, bir rasûl de beşer olamaz" şeklinde cahilce düşünceler öne sürmüşlerdi" diye bildiriyor. Nitekim Nuh kavminin ileri gelenleri de, onun risaletini reddederken aynı şeyleri söylemişlerdir.
"(Nuh) kavminin içinden ileri gelen bir grup (şöyle) dedi: Bu da sizin gibi bir insandan başka birşey değildir. Size üstün gelmek istiyor. Eğer Allah dileseydi melekleri indirirdi. Biz atalarımızdan böyle birşey işitmedik." (Müminun: 24)
Ad kavmi, Hz. Hud (a.s) için aynı şeyleri söylemişlerdir.
"(Ad) kavminden kendilerine dünya hayatının bol nimetlerini verdiğimiz o inkar eden ve ahirete kavuşmayı yalanlayan eşraf takımı dedi ki; bu da sizin gibi bir insandan başka birşey değildir. Sizin yediğinizden yiyor, sizin içtiğinizden içiyor. Eğer sizin gibi bir insana itaat ederseniz o takdirde siz, mutlaka hüsrana uğrayanlardan olursunuz." (Müminun: 33, 34)
Semud kavmi, Hz. Salih (a.s) için aynı şeyleri söylemiştir. "Bizden bir insana mı uyacağız? O takdirde biz apaçık bir sapıklık ve çılgınlık içine düşmüş oluruz, dediler." (Kamer:24)
Yaklaşık olarak tüm peygamberler, kafirlerin "siz bizim gibi bir beşerden başkası değilsiniz" itirazları ile karşılaşmışlar ve onlara "biz de sizin gibi bir beşerden başka birşey değiliz. Fakat Allah kullarından dilediğine nimetini lütfeder. Allah'ın izni olmadan biz size delil getiremeyiz. Müminler Allah'a tevekkül etsinler." (İbrahim: 11) diye cevap vermişlerdir.
Bundan sonra Kur'an her dönemde, aynı cahilce düşüncelerin, bazı kimseleri hidayetten alıkoyduğunu ve dolayısıyla onlara azab geldiğini bildiriyor:
"Böyledir, çünkü peygamberleri açık deliller getirirlerdi, fakat onlar: "Bize bir insan mı yol gösterecek" dediler ve yüz çevirdiler. Allah da muhtaç olmadığını gösterdi. Allah Gani'dir, Hamid'dir" (Tegabun: 6)
"İnsanlar bize yol gösterici olamaz", şeklinde bir düşünceye dayanarak yüz çevirdiler ve inkar ettiler."
"Zaten kendilerine hidayet geldiği zaman insanları doğru yola gelmekten alıkoyan şey, hep, Allah bir insanı mı peygamber gönderdi? demeleridir." (İsra: 94)
Kur'an daha sonraları, "Allah insanların hidayeti için, peygamber olarak her zaman insanları gönderir, melekleri değil. Çünkü insanlara, ancak insan olan bir peygamber örnek olabilir. Oysa insanoğluna melek veya başka bir varlık örnek olamaz" demiştir.
"Biz senden önce yalnız kendilerine vahyedilen erkeklerden başkasını peygamber göndermedik. Eğer bilmiyorsanız zikir ehline sorun. Biz onları yemek yemeyen cesetler yapmadık. Ölümsüz de değillerdi." (Enbiya: 7-8)
"Senden önce gönderdiğimiz bütün peygamberlerde yemek yerler, çarşılarda gezerlerdi. Biz sizi birbiriniz için sınama yaptık. Sabrediyor musunuz? (bakalım) Rabbin herşeyi görendir." (Furkan: 20)
"Deki: Eğer yeryüzünde uslu uslu yürüyen melekler olsaydı, elbette onlara gökten bir meleği peygamber olarak gönderirdik." (İsra: 95)
12. Bu, Mekkeli müşriklerin içinde oldukları başka bir cehaletti. Onlar, "Allah insana hidayet ve vahy göndermez" diyorlardı. Günümüzde Rasyonalistlerde (akılcılar) , "Allah bu dünyadaki işlere karışmaz, dünya ile bir ilgisi yoktur, bu insana kalmış bir husustur" diyerek aynı şeyleri tekrarlamaktadırlar.