12- İki deniz bir değildir.(27) Şu, tatlı, susuzluğu keser ve içimi kolay; şu da, tuzlu ve acıdır. Ancak her birinden taze et yersiniz(28) ve takınmakta olduğunuz süs eşyalarını(29) çıkarırsınız. O'nun fazlından aramanız ve umulur ki şükretmeniz için gemilerin onda (denizde) suları yara yara akıp gittiğini görürsün.
13- (Allah,) Geceyi gündüze bağlayıp-katar, gündüzü de geceye bağlayıp-katar;(30) güneşi ve ayı emre amade kılmıştır,(31) her biri adı konulmuş bir süreye kadar akıp gitmektedir. İşte bunları (yaratıp düzene koyan) Allah, sizin Rabbinizdir; mülk O'nundur. O'ndan başka tapmakta olduklarınız ise, 'bir çekirdeğin incecik zarına' bile malik olamazlar.(32)
14- Eğer onlara dua ederseniz, duanızı işitmezler, işitseler bile size cevap veremezler.(33) Kıyamet gününde ise, sizin şirk koşmanızı tanımayacaklardır.(34) (Bunu her şeyden) Haberi olan Allah gibi sana (hiç kimse) haber vermez.(35)
15- Ey insanlar, siz Allah'a (karşı fakir olan) muhtaçlarsınız;(36) Allah ise, Ganiy (hiç bir şeye ihtiyacı olmayan) dır, Hamîd (övülmeye layık) tır.(37)
16- Dileyecek olsa, sizi giderir (yok eder) ve yepyeni bir halk getirir.
17- Bu, Allah'a göre güç değildir.(38)
AÇIKLAMA
27. Yani, denizlerdeki tuzlu su ve diğer nehir, göl ve çeşmelerdeki tatlı su.
28. Yani, denizlerdeki etleri yenen hayvanlar.
29. Yani, inci, mercan, altın vs.
30. Yani, günün aydınlığı yavaş yavaş azalmaya başladığında, gecenin karanlığı artmaya başlar ve sonunda tamamen karanlık bastırır. Nitekim gece sonunda ufukta önce hafif bir aydınlık meydana gelir ve sonra yavaş yavaş ortalık aydınlanmaya başlar.
31. Yani, bir nizama tabidirler.
32. Burada "Ketmir" kelimesi geçmektedir. "Ketmir" Arapçada hurmanın çekirdeği üzerindeki çok ince olan zar için kullanılır. Fakat buradaki kullanış sebebi, müşriklerin mabudlarının hakir birşeye bile sahip olmadıklarına işaret içindir. Bu nedenden ötürü ben bu kelimeyi lafzî olarak değil, mecazî olarak tercüme ettim.
33. Bu onların, sizin davetinizi işitmedikleri, ya da "evet" veya "hayır" şeklinde bir tercih yaptıkları halde cevap vermedikleri anlamına gelmez. Sözgelimi bir memura bir konu hakkında müracaatta bulunduğunuzda, o memurun sizin müracaat ettiğiniz konu ile bir alâkası yoksa, müracaatınız bir anlam ifade etmez. Çünkü o memur "evet" ya da "hayır" deme yetkisine sahip olmadığı için, kendisinden bir cevap alamazsınız. Ama aynı müracaat yetki sahibi birine yapılmış olsaydı, müracaatınız değerlendirilir ve kabul edilse de, edilmese de bir işleme tabi tutulurdu.
34. Yani, onlar, "Biz Allah'ın ortaklarıyız, bize kulluk edin demedik. Bizim bunlardan haberimiz bile yoktu. Bizi Allah'a ortak koşuyorlarmış, bize dua ediyorlarmış, farkında bile değildik. Nitekim onların duaları ve adakları bize ulaşmadı" diyeceklerdir.
35. Buradaki "haberdar" ifadesi ile Allah kastolunmaktadır. Belki bazı kimseler akıl yoluyla ve mantıken, Allah'a ortak koşulan putların ne kadar zavallı olduklarını bilebilirler ama Allah, o sahte putların acizliğinden tam anlamıyla haberdardır. Kıyamet günü ise onlar, acizliklerini bizzat itiraf edeceklerdir.
36. Yani, Allah'ın size muhtaç olduğu şeklinde yanlış bir düşünceye kapılmayın. Sizlerin inanıp-inanmaması Allah için bir anlam ifade etmez. O'nun takdiri herşeye rağmen vuku bulacaktır, sizler O'na ibadet etmeseniz de, O birşey kaybetmez, lakin sizler yaşadığınız her saniye içerisinde O'na muhtaçsınız. Hayatınızı idame ettirebilmek için muhtaç olduğunuz imkanları, Allah Teâla sizlerin emrine vermemiş olsa, bir an bile ayakta kalamazsınız. Allah'a ibadet etmenizin emredilmesi yine sizin yararınızadır. Çünkü sizlerin dünyada ve ahiretteki iyiliğiniz buna bağlıdır. Yoksa Allah'ın kaybedeceği birşey yoktur.
37. "Gani", Herşeye sahip ve herkesten müstağni olan, fakat hiçbir şeye muhtaç olmayan demektir. Allah hiç kimsenin kendisine "hamd" edip etmemesine muhtaç değildir. O zaten kendisine hamd edilmiş olandır. Burada "Gani" ve "Hamid" sıfatlarının her ikisi birden kullanılmıştır. Çünkü Gani olan bir kimse servet sahibi de olsa başkaları onun malından faydalanamayabilir, o takdirde bu kimse ganidir ama hamid değildir. Ancak, kendisi başkalarından faydalanmadığı halde, başkalarının kendisinden faydalandığı kimse, gani ve hamid'tir. İşte Allah, hem Gani'dir, hem de Hamid'tir. Tüm mahlukat O'na muhtaç olduğu ve O'ndan faydalandığı için her hamd ve şükür O'na aittir.
38. Yani, sizler kendi gücünüze dayanarak dünyaya gelmediniz. Şayet Allah dilerse, sizleri bir işareti ile yok eder ve sizin yerinize başka bir kavim getirir. Bunun için "ne" olduğunuzu bir düşünün ve başka kavimlerin kötü sonuçlarına neden olan bu tavırdan vazgeçin. Bir kavim hakkında menfi bir karar çıktığı takdirde, kâinattaki hiçbir kuvvet bunun gerçekleşmesine engel olamaz.