11- "Ancak zulmeden başka.(14) Sonra kötülüğün ardından iyiliğe çevirirse, artık şüphesiz Ben, bağışlayanım, esirgeyenim."(15)
12- "Ve elini koynuna sok, kusursuz olarak bembeyaz çıkıversin, (bu,) Firavun ve kavmine olan dokuz ayet (mucize) (16) içinde(n biri) dir. Gerçekten onlar, fasık olan bir kavimdir."
13- Ayetlerimiz onlara, gözler önünde sergilenmiş olarak gelince dediler ki: "Bu, apaçık olan bir büyüdür."
14- Vicdanları kabul ettiği halde,(17) zulüm ve büyüklenme dolayısıyla bunları inkâr ettiler. Artık sen, bozguncuların nasıl bir sona uğratıldıklarına bir bak.

AÇIKLAMA

14. Bu İstisna, bir önceki ayetle birlikte veya ondan ayrı olarak düşünülebilir. Birinci durumda ayet, Rasûl şayet suç işlemişse korkması için haklı ve makul bir sebebin olduğunu ifade eder; ikinci durumda ise şöyle bir manayı içerir: "Şüphesiz, bir günah işlemedikten sonra bir kimsenin, benim huzurumda korkması için hiç bir neden yoktur."
15. Yani, "Şayet bir günahkâr tövbe eder, kendini ıslah etmeye çalışır ve şer yerine hayır olan şeyleri işlerse, ben de onu affeder, bağışlarım." Bu ibare, hem ihtarı, hem müjdeyi ifade eder. Hz. Musa (a.s) , bir Kıptîyi öldürmüş ve Mısır'dan kaçmıştı. Buradaki üstü kapalı telmih işte bu suça yapılmıştır. İstemeyerek böyle bir günah işledikten sonra Hz. Musa (a.s) ,"Yarabbi ! Ben nefsime zulmettim, beni bağışla!" (Kasas: 16) diyerek hemen tevbe etti.
Böylece Allah (da) onu affetti." Adeta burada, "Ya Musa ! Benim huzurumda korku hissetmen için haklı bir nedenin vardır. Çünkü sen bir kabahat işlemiş bulunuyorsun. Fakat, bu kötülüğü iyiliğe dönüştürdüğün, bundan vazgeçip tevbe ettiğinden, senin hakkında sadece af ve mağrifet dilerim. Bu anda seni buraya, cezalandırmak üzere çağırmış değilim. Aksine ben seni, mucizelerle desteklenmiş yüce bir vazife ile göndereceğim," diyerek affedildiği konusundaki müjdeli haberler de verilmiş oluyordu.
16. İsra Suresi'nin 101. ayetine göre, Hz. Musa'ya (a.s) gözle görülen dokuz ayet (mucize) verilmiştir. Hakkında A'raf Suresi'nde verilen ayrıntılı bilgiye göre bunlar şöyledir: 1- Yılan şekline dönüşen asa. 2- Koynundan çıkarıldığında ışık saçan el (Yed-İ Beyza) . 3- Sihirbazları açıkça yenilgiye uğratması. 4- Hz Musa'nın (a.s) daha önceden verdiği habere göre uygun olarak, ülkede umumi bir kıtlığın meydana gelişi. 5- Fırtına (Tufan) . 6- Çekirge. 7- Ve ambarlarda buğdayları yiyip bitiren buğday kurdu ile beraber insan ve hayvanları saran bit istilası olayı. 8- Her tarafı kurbağaların kaplaması. 9- Gökten yağmur halinde kan yağması. (Ayrıntılı bilgi için bkz. Zuhruf an: 43)
17. Kur'an-ı Kerim'in daha başka yerlerinde zikredildiği gibi, Hz. Musa'nın (a.s) önceden verdiği habere uygun olarak Mısır'a bir musibet geldiği zaman Firavun, ona müracaat ederek " Ey Musa ! Rabbine dua et de üzerimizden bu musibeti kaldırsın; biz de o zaman sana inanalım ve seninle birlikte İsrailoğulları'nı salalım" derdi. Fakat musibet kalkınca Firavun verdiği sözü tutmaz, yapmaya söz verdiğini yapmazdı. (A'raf: 134, Zuhruf: 49-50) , Aynı hususu(Çıkış: 8-10. bölümlerinde) Kitab-ı Mukaddes de zikretmiştir. Yoksa, ülkeyi baştan başa kaplayan bir kıtlığın vukuu, şiddetli bir tufanın gelişi, aşırı derecede haşerat, kurbağa ve buğday kurdunun (güveler peydahlanması) , her hangi bir sihir oyununa bağlı olarak tahayyül bile edilemezdi. Gösterilen mucizeler aptal bir kimsenin dahi anlayacağı şekilde açıktı. Hatta felaketlerin böyle geniş alanlarda meydana gelmesi ve bunların bütün yaratıkların halıkı ve rabbi olan yalnız Allah'ın gücü ve kudretine bağlı olarak Peygamber'in duası ile ortadan kalktığını anlamaması mümkün değildi. İşte bu sebeblerden dolayı Hz. Musa (a.s) Firavun'a şöyle dedi; (Ey Firavun !) göklerin ve yerin Rabbi'nin bunları, sırf deliller olarak insanlara indirdiğini pekâla biliyorsun. " (İsra: 102) Fakat Firavun ve avanesinin Musa Peygamber'i bile bile reddetmelerinin sebebi şu idi: "Neee .....! Şu iki adamın kavmi daha önce bize kölelik ederken, şimdi biz kalkıp bizim gibi bu iki insana mı inanacağız?" (Müminun:47)