77- "İşte bunlar, gerçekten benim düşmanımdır;(55) yalnızca alemlerin Rabbi hariç"(56)
78- "Ki beni yaratan ve bana hidayet veren O'dur;"(57)
79- "Bana yediren ve içiren O'dur;"
80- "Hastalandığım zaman bana şifa veren O'dur;"(58)
81- "Beni öldürecek, sonra diriltecek olan da O'dur;"
AÇIKLAMA
55. Yani, "Onlara bakıyorum da, eğer onlara ibaret edecek olursam, kendimi dünyada da, ahirette de helâk edeceğimi görüyorum. Onlara ibedet etmek helâke yol açtığına göre, onlara ibadet etmek, kişinin düşmanına ibadet etmesi demektir." İbrahim Peygamber'in (a.s) bu sözleri, Meryem Suresi'nin 81 ve 82. ayetleriyle yakından bağlantılıdır. "Kendilerine destek olsunlar diye Allah'tan başka ilâhlar edindiler. Asla! Onların kendilerine ibadet etmelerini inkar edecekler ve bunlara zıt olacaklardır."
İbrahim Peygamber'in (a.s) , "Onlar sizin düşmanınızdır" değil de, "Onlar benim düşmanımdır" demesine dikkat edilmelidir. Öbür türlü demiş olsaydı, ilâhlarının kendilerine nasıl düşman olabileceğini anlıyamayacaklarından, kendilerini tahrik edilmiş hissedeceklerdi. Gerçekte Hz. İbrahim (a.s) insanın kendi iyiliğini isteyen ve bile bile kendisinin kötülüğünü arzu etmeyen tabii duygularına başvuruyordu. Bu da, karşıdakileri gerçekten kendilerinin iyiliğine mi, yoksa kötülüğüne mi çalıştıkları konusunda düşünmeye itecekti.
56. Yani, "Dünyada kendilerine tapınılan, ibadet edilen ilâhlar içinde, kendisine ibadette kendim için fayda bulduğum ve kendisine ibadet etmekle kişinin düşmanına değil, kendi yardımcı ve besleyicisine ibadet ettiği Alemlerin Rabbi tek bir Allah vardır." Bundan sonra, Hz. İbrahim (a.s) , neden yalnızca Allah'ın ibadete layık olduğu konusunda kimsenin reddedemeyeceği delilleri sıralamaya geçiyor ve dolaylı olarak karşısındakilerin, Allah'tan başka ilâhlara tapınmalarında atalarını körü körüne taklitten başka hiç bir akli temellerinin olmadığını ima ediyor.
57. Allah'ın, yalnızca bir Allah'ın insanın ibadetine layık olduğunun birinci nedeni budur. Kavmi de, yalnızca Allah'ın ortaksız yaratıcıları olduğunu biliyor ve buna inanıyordu. Yalnızca onlar değil, dünyanın bütün müşrikleri, ibadet ettikleri ilâhların bile Allah'ın yaratığı olduğuna inanagelmiş ve ateistler dışında kimse, Allah'ın tüm kainatın yaratıcısı olduğunu inkar etmemiştir. İbrahim Peygamber'in (a.s) bu delili, bir yaratık olarak, yalnızca ibadetine layık olan yaratıcısına ibadet edebileceğini ve Allah'ın yaratmasında hiç bir ortağı bulunmadığından, başka kimseye ibadet edemeyeceğini ifade etmektedir.
58. Allah'a, yalnızca Allah'a ibadet etmenin ikinci nedeni, Allah'ın insanı yarattıktan sonra, ona ilgisiz kalmayarak, başka destekçiler araması için onu kendi başına bırakmayıp yolunu bulması, korunması ve ihtiyaçlarını gidermesi için gerekli düzenlemelerde bulunma sorumluluğunu da üzerine almış olmasıdır. Daha çocuk doğar doğmaz, sütü anne göğsünde üretilmekte ve görünmeyen bir güç kendisine, sütü emme ve yutma yolunu öğretmektedir. Yaratıcı, hayatının ilk gününden ölümüne kadar gelişmesi, büyümesi ve yaşaması için hayatının her safhasında gerekli olan tüm araçları çevresindeki dünyada varetmiş bulunmaktadır. Yaratıcı, onu ayrıca bu araçları yararına kullanması için gerekli tüm güç ve yetenekleri bahşetmiş ve hayatının her anında gerekli tüm donatımda bulunmuştur. Sonra, tüm hastalık, mikrop ve zehirlere karşı korunması için öylesine ilaç ve panzehirler yaratmıştır ki, insan bilgisi bunları bütünüyle kavramaktan acizdir. Bütün bu tabii düzenlemelerde bulunmamış olsaydı, tek bir diken bile onun için felaketler doğurabilirdi. Yaratıcı'nın, bu her şeyi saran rahmet ve donatımı, insana hayatının her anında yetişirken, insanın Allah'tan başkalarının önünde eğilmesinden, ihtiyaç ve sıkıntı halinde başka yardımcılar aramasından daha büyük bir akılsızlık ve nankörlük olabilir mi?