70- Ancak tevbe eden, iman eden ve salih amellerde bulunup davranan başka;(86) işte onların günahlarını, Allah iyiliklere çevirir.(87) Allah, çok bağışlayandır, çok esirgeyendir.
71- Kim tevbe eder ve salih amellerde bulunursa, gerçekten o, tevbesi (ve kendisi) kabul edilmiş olarak Allah'a döner.(88)

AÇIKLAMA

86. Bu, tevbe edip kendilerini düzeltenler için bir müjdedir. Çünkü, ayet 70'te ifade edilen "genel af"tan yararlanacaklardır. Gerçek kullar tarafından büyük bir nimet olarak karşılanmıştır bu. Çünkü, pek azı dışında İslâm'ı kabul edenlerin hepsi "cahiliye" günlerinde, bu günahlardan uzak değildiler ve dolayısıyla ayet 68-69'daki tehditle dehşete kapılmışlardı. Fakat bu af kendilerini rahatlatmakla kalmadı, aynı zamanda ümitlendirdi.
İçten tevbe eden ve yollarını düzelten kişilerin durumları, hadis kitaplarında geçmektedir. Sözgelimi, İbn Cerir ve Taberani, Ebu Hureyre'den şunu rivayet ederler: "Bir gün Mescid-i Nebevî'de yatsı namazını kılıp da eve döndüğümde kapıda duran bir kadın gördüm. Kendisine selam verip odama girdim ve kapıyı kapayarak nafile ibadetime koyuldum. Bir süre sonra, kadın kapıyı çaldı, açtım ve kendisine ne istediğini sordum. Bir sorunu olduğunu söyledi. Zina etmiş, gebe kalmış, doğan çocuğunu da öldürmüştü. Günahının bağşılanma şansının olup olmadığını öğrenmek istiyordu. Olumsuz cevap verdim. Üzüntüyle geri döndü ve feryad ediyordu: "Ah! Bu güzel vücut ateş için yaratılmış!" Ertesi sabah, namazdan sonra, geceki olayı Hz. Peygamber'in (s.a) huzurunda naklettim. Şöyle buyurdular:
"Çok yanlış bir cevap vermişsin Ebu Hüreyre, "Allah'ın yanısıra bir başka ilah çağırmayanlar... ancak tövbe eden ve iman eden ve salih amel işleyen hariç" ayetini okumadın mı?" Hz. Peygamber'den (s.a) bunu duyunca kadını aramaya çıktım ve yatsı vaktinde kendisine rastladım. Kendisine müjdeyi verdim ve sorusuna Hz. Peygamber'in (s.a) vermiş olduğu cevabı anlattım. Hemen secdeye kapandı ve kendisine bağışlanma yolu açan Allah'a şükretti. Sonra tövbe etti ve bir cariyesini oğlu ile birlikte azad etti."
Kaynaklarda yaşlı bir adam için de benzer bir olay anlatılmaktadır. Bu adam Hz. Peygamber'e (s.a) gelerek şöyle der: "Ey Allah'ın Rasûlü! Hayatım hep günah içinde geçti, yapmadığım günah kalmadı; o kadar ki, günahlarım dünyadaki bütün insanlara bölüştürülecek olsa, hepsi helâk olur. Bağışlanmam için hiçbir yol yok mu?" Hz. Peygamber (s.a) "İslâm'a girdin mi?" diye sorar. Adam "Şehadet ederim ki Allah'tan başka ilah yoktur ve Muhammed Allah'ın Rasûlüdür." cevabını verdi. Bunun üzerine Hz. Peygamber (s.a) "Var git, Allah çok bağışlayıcıdır ve senin kötülüklerini iyiliklere çevirme gücüne sahiptir." der. Adam, "Bütün suç ve günahlarımı da mı?" diye sorar ve Hz. Peygamber (s.a) "Evet, bütün suç ve günahlarını" karşılığını verir. (İbni Kesir) .
87. Burada iki anlam sözkonusudur: 1) İçten tövbe ettiği zaman, iman ve Allah'a itaat hayatına başlar ve Allah'ın rahmet ve yardımıyla, küfür halindeki kötülüklerin yerine iyi ameller işlemeye koyulur ve kötülüklerinin yerini iyilikleri alır. 2) Yalnızca geçmişteki kötülükleri silinmekle kalmaz, ayrıca amel defterine, Rabbi'ne isyanı bırakıp O'na itaat yolunu benimseyen bir kul olarak yazılır. Sonra, geçmiş günahlarına üzülüp tevbe ettikçe, daha çok salih ameller hanesine kaydolunur. Çünkü, günahtan tevbe etmek ve af dilemek bizzat salih bir ameldir. Böylece, amel defterinde iyilikleri bütün kötülüklerini bastırır ve böyle bir kişi yalnızca ahirette cezadan kurtulmakla kalmaz, aynı zamanda Allah'ın büyük nimetlerine de kavuşur.
88. Yani, sonunda herkes Allah'a döner. Çünkü, yalnızca Allah insanın son ve gerçek sığınağıdır. Yalnızca O, insanı iyi amelleri dolayısıyla mükafatlandırabilir veya kötü amelleri nedeniyle cezalandırabilir. Yalnızca, O, Rahman'dır ve Rahim'dir; pişmanlığa afla karşılık verir ve içten tevbe edip doğru tavırlar takınılarak düzelindiği takdirde, geçmiş hatalarından dolayı kişiyi cezalandırmaz.