28- Eğer orada kimseyi bulamazsanız, size izin verilinceye kadar artık oraya girmeyin;(26) ve eğer size "Dönün" denirse, siz de dönün, bu sizin için daha temizdir.(27) Allah yapmakta olduklarınızı bilendir.
29- İçinde oturulmayan ve sizin için orda bir meta (yarar) bulunan evlere(28) girmenizde size bir sakınca yoktur. Allah, açığa vurduklarınızı da, saklamakta olduklarınızı da bilmektedir.
30- Mü'minlere söyle: "Gözlerini (harama çevirmekten) kaçındırsınlar(29) ve ırzlarını korusunlar.(30) Bu, onlar için daha temizdir. Gerçekten Allah, yapmakta olduklarından haberi olandır.

AÇIKLAMA

26. Ev sahibi veya bir başka sorumlu kişi izin vermedikçe boş bir eve girmek de yasaktır. Sözgelimi, biri bir ziyaretçisine, kendisi gelinceye kadar odasında beklemesini söylemiş veya ona böyle bir haber göndermiş olabilir. Evde kimse olmaması veya izin isteğine cevap verilmemiş olması, kimseye izinsiz eve girme hakkı tanımaz.
27. Yani, kimse girme isteği reddedilir mi diye düşünmemelidir. Çünkü, herkesin bir başkasını reddetme veya meşgulse özür beyan etme hakkı vardır. "Geri dönün" hükmü fakihlere göre, basit anlamda geri dönmeyi ve kapıdan uzaklaşmayı ifade eder. Kimsenin, inatla kapısında durarak görüşmek veya kucaklaşmak için bir başkasını zorlamaya hakkı yoktur.
28. "Oturulmayan evler", genelde herkese açık olan oteller, hanlar, misafirhaneler, dükkânlar vs.dir.
29. "" kısmak, azaltmak veya indirmek demektir. "Gazz basar", genellikle "bakışı indirme" olarak çevrilir. Fakat, "gazz basar" emri, bakışın her zaman yerde tutulması gerektiği anlamına gelmez. Emrin muhtevası yalnızca kişinin bakışını kısıtlaması ve rastgele oraya buraya bakmaktan kaçınması gerektiğinden oluşmaktadır. Yani, bir şeyi görmek arzu edilmiyorsa, gözler çevrilmeli ve o şeye bakmaktan kaçınılmalıdır. "Kısıtlanan bakış" sınırlaması yalnızca belirli bir alanda geçerlidir. İfadenin geçtiği metinden, bu sınırlamanın erkeklerin kadınlara bakmaları veya başkalarının örtülü yerlerine göz atıp durmaları, ya da gözlerini müstehcen manzaralara dikmeleriyle ilgili olduğu anlaşılmaktadır.
Bu ilahi hükmün Hz. Peygamber'in (s.a) sünnetinde açıklanan ayrıntıları şu şekildedir:
1) Karısı veya bir başka mahremi dışında, bir erkeğin başka kadınlara gözünü dikip bakması helâl değildir. Tesadüfi bakışlar bağışlanmışsa da, nesnenin çekiciliği hissedildikten sonra ikinci kez bakmak bağışlanmış değildir. Hz. Peygamber (s.a) bu tür bakışa "gözün fuhşu" adını vermiş ve insanın tüm duyu organlarıyla zina edebileceğini belirtmişlerdir. Bir başka kadına kötü niyetle bakmak gözlerin zinasıdır, şehevi konuşmalar dilin zinasıdır, başka kadınların seslerinden zevk almak kulakların zinasıdır, elle kadına dokunmak veya haram amaç için yürümek ellerin ve ayakların zinasıdır. Bu ilk hareketlerden sonra cinsel organlar ya zina olayını tamamlar, ya tamamlamadan bırakır. (Buhari, Müslim, Ebu Davud)
Hz. Büreyde'nin rivayet ettiği bir hadiste, Hz. Peygamber (s.a) Hz. Ali'ye şöyle buyurmuşlardır: "Ya Ali, ilk bakıştan sonra ikinci kez bakma. İlk bakış bağışlanabilir, ama ikincisi değil", (Tirmizi, İmam Ahmed, Ebu Davud, Darımî) . Hz. Cerir b. Abdullah el-Becelî, Hz. Peygamber'e (s.a) "Eğer tesadüfen bakarsam ne yapayım?" diye sormuş, "Gözlerini çevir veya bakışını indir" cevabını almıştır. (Müslim, Ahmed, Tirmizi, Ebu Davud Nesaî) .
Hz. Abdullah İbn Mes'ud Hz.Peygamber'den (s.a) şu sözü nakleder: "Allah, bakışın şeytanın zehirli oklarından biri olduğunu söyler. Kim Allah korkusuyla onu terkederse, tadını kalbinde duyacağı bir imanla mükafatlandırılır." (Taberanî) .
Ümame'nin rivayet ettiği bir hadis-i şerifte de Hz. Peygamber (s.a) şöyle buyurur: "Bir müslüman tesadüfen bir kadının güzelliğine bakar ve sonra gözlerini çevirirse, Allah ona ibadet ve sadakat nimeti verir ve bu nimeti daha bir tadlandırır." (Müsned-i Ahmed) . İmam Cafer es-Sadık, babası İmam Muhammed el-Bakır'dan o da Hz. Cabir bin Abdullah'tan rivayet eder: "Veda Haccı'nda, Hz. Peygamber'in (s.a) genç kuzeni Fazl bin Abbas, Meş'arü'l-Haram'dan dönüşte deve üzerinde Hz. Peygamber'in (s.a) terkisinde bulunuyordu. Yolda birkaç kadına rastladıklarında Fazl onlara bakmaya başladı. Bunun üzerine, Hz. Peygamber (s.a) elini onun yüzüne koyup, öte tarafa çevirdi". (Ebu Davud) . Yine aynı Hacc esnasında Has'em kabilesinden bir kadın yolda Hz. Peygamber'i durdurup, Haccla ilgili bir konuda açıklama ister. Fazl bin Abbas gözünü o kadına diker, fakat Hz. Peygamber Fazl'ın yüzünü öte tarafa çevirir. (Buhari, Ebu Davud, Tirmizi) .
2) Kimse "bakışı kısıtlama hükmü, kadınlara açık yüzle sokaklarda serbestçe dolaşma izni verildiği için konmuştur, çünkü, yüzü örtme emri olsaydı, bakışı kısıtlayıp, kısıtlamama sorunu sözkonusu olmazdı" şeklinde yanlış bir anlayışa düşmemelidir. Böyle bir anlayış ve ileri sürülen delil, gerçek ve aklî olmaktan uzaktır. Akli olmaktan uzaktır, çünkü, yüzün örtülmesinin genel adet olduğu zamanda bile erkekle kadının birbirine yüzyüze gelebileceği veya kadının yüzünü açmak zorunda kalabileceği durumlar doğabilir. Sonra müslüman kadınlar örtünseler bile, örtüsüz dolaşan gayri müslim kadınlar bulunacaktır. O halde, bakışı indirme veya gözleri çevirme hükmü, kadınların yüzleri açık dolaşmalarına izin veren bir adetin varlığını gerektirmemektedir. Gerçek olmaktan da uzaktır bu, çünkü Ahzab Suresi'ndeki hükümlerin vahyedilmesinden sonra konan örtünme adeti yüzlerin örtülmesini de içine almakta olup, bunu destekleyen çok sayıda hadis-i şerif de vardır.
Güvenilir ravilerce rivayet edilen "ifk" olayıyla ilgili sözlerinde Hz. Aişe şöyle demektedir: Ordugâha geri dönüp de kervanın gitmiş olduğunu görünce uzandım ve üzerime uyku bastı. Sabah, Safvan bin Muattal oradan geçerken beni tanıdı, çünkü örtünme hükmü inmeden önce beni görmüştü. Beni tanıyınca 'İnna lillahi ve inna ileyhi raciun" (Muhakkak biz Allah'a aidiz ve muhakkak biz O'na dönücüleriz" dedi. Uyandım ve çarşafımla yüzümü örttüm" (Buhari, Müslim, Ahmed, İbn Cerir, İbn Hişam) .
Ebu Davud Ümmü Hallad'ın, bir savaşta şehid edilen oğlunun durumunu sormak için Hz. Peygamber'e geldiği ve bu esnada normal peçesi içinde olduğunu anlatan bir olay nakleder. Böyle üzgün bir durumda, kişinin dengesini kaybedip örtünmenin sınırlarını çiğnemesi pekala mümkündür. Kendisine bu şekilde bir soru sorulduğunda "Oğlumu kaybettim ama, iffetimi kaybetmedim" cevabını vermiştir. Ebu Davud'un Hz. Aişe'den rivayet ettiği bir başka hadiste, bir kadın perde arkasından Hz. Peygamber'e bir dilekçe uzattı, Hz. Peygamber'in "Bir erkek eli mi bir kadın eli mi?" diye sorduğunda, kadının "Kadın eli" diye cevap verdiği ve Hz. Rasul-i Ekrem'in (s.a) "Bir kadın eliyse, en azından tırnaklar kınayla boyanmış olmalıydı" dediği anlatılır.
Hacc'la ilgili olarak yukarda aktardığımız iki olay, Hz. Peygamber (s.a) zamanında peçenin kullanılmadığına delil olamaz. Çünkü, ihramlıyken peçe takmak yasaktır. Bununla birlikte, bu durumdayken bile takvalı kadınlar erkeklerin önünde yüzlerini açmaktan hoşlanmazlardı. Hz. Aişe, Veda Hacc'ında ihramlı halde Mekke'ye giderlerken kadınların yolculara rastladıkları yerlerde başörtüleriyle yüzlerini kapadıklarını ve yolcular geçince açtıklarını anlatır. (Ebu Davud)
3) Bakışı indirme veya sakınma hükmünün bir takım istisnaları vardır. Bu istisnalar, sözgelimi bir erkeğin evlenmek istediği kadının yüzünü görmek istemesi gibi, kadının yüzünün açmasının gerekli olduğu durumlarla ilgilidir. Böyle bir durumda, kadının yüzünü görmek, izinden de öte emirdir. Muğire bin Şu'be anlatıyor: "Belli bir aileden kız almak istedim. Hz. Peygamber (s.a) kızı görüp görmediğimi sordu. "Hayır" cevabını verince, "Ona bak, bu aranızdaki ilişkinin ahenkli olmasını sağlar" buyurdu." (İmam Ahmed, Tirmizi, Nesaî, İbn Mace, Darimî) .
Ebu Hureyre'nin rivayet ettiği bir hadise göre, bir adam Ensardan bir aileden kız almak ister. Hz. Peygamber (s.a) kendisine, Ensar kadınlarının gözlerinde kusur olduğunu söyleyerek, "Kıza bir bak" der. (Müslim, Nesaî, İmam Ahmed) .
Cabir bin Abdullah'ın bir rivayetinde Hz. Peygamber (s.a) şöyle buyurur: "İçinizden biri bir kadınla evlenmek istediğinde, kadınla onun evlenmesi konusunda kendisini ikna edecek bir nitelik bulması için ona baksın." (İmam Ahmed, Ebu Davud) .
Müsned-i Ahmed'de, Ebu Humeyde'den rivayet edilen bir hadiste, Hz. Peygamber (s.a) böyle bir bakışın zararı olmadığını belirtir. Kızın, kendisinin haberi olmadan görülebilmesine de izin verilmiştir. Bu hadislerden fakihler, gerçekten gerekli olduğu durumlarda kadına bakılabileceği sonucunu çıkarmışlardır. Sözgelimi, bir suç üzerinde araştırma yapılırken şüpheli bir kadına bakmakta veya hakimin kadın şahide bakmasında, ya da doktorun kadın hastaya bakmasında mahzur yoktur.
4) Bakışı kısıtlama hükmünün bir diğer amacı da, hiçbir erkek veya kadının bir başka erkek ya da kadının gizli yerlerine bakmasını yasaklamaktır. Bu konuda Hz. Peygamber (s.a) şöyle buyurmuştur: "Hiçbir erkek bir başka erkeğin avret yerine, hiçbir kadın da bir başka kadının avret yerine bakmasın" (İmam Ahmed, Müslim, Ebu Davud,Tirmizi) .
Hz. Ali, Hz. Peygamber'den şu hadisi şerifi nakleder: "Ölü veya diri, bir başkasının uyluk bölgesine bakma." (Ebu Davud, İbn Mace) .
30. "Ferclerini koruma" gayri meşru cinsel ilişkiden ve avret yerlerini başkalarına açmaktan kaçınmaktır. Avret yeri erkekler için göbekle diz arası olup, erkeğin, karısı dışında bir başkasının önünde vücudunun bu bölümünü göstermesine izin yoktur. (Darekutnî, Beyhakî) .
Hz. Cerhed Eslemî, bir defasında Hz. Peygamber'in (s.a) yanında otururken, göbekle diz arasının açıldığını, bunun üzerine Hz. Peygamber'in (s.a) "uyluk bölgesinin (göbekle diz arasının) gizlenmesi gerektiğini bilmiyor musun?" dediğini aktarır. (Tirmizi, Ebu Davud, Muvatta) .
Hz. Ali'nin (r.a) bir rivayetinde Hz. Peygamber (s.a) şöyle buyurur: "Uyluğunuzu açmayın." (Ebu Davud, İbn Mace) . Avret yeri yalnızca başkalarının yanında değil, yalnızken de açılmaz. Hz. Peygamber (s.a) uyarıyor: "Dikkat edin, sakın çıplak durmayın, çünkü, rahatlama ve karılarınıza yaklaşma zamanlarınız dışında sizden ayrılmayanlar (yani, rahmet melekleri) sizinledir. O halde, onlardan utanın ve kendilerine gerekli saygıyı gösterin." (Tirmizi)
Bir başka rivayette de şöyle buyurulur: "Karınız ve cariyeniz dışında avret yerinizi herkesten saklayın. "Yalnızken de mi?" diye soruldu. Hz. Peygamber (s.a) "Evet, yalnızken de, çünkü Allah'ın O'ndan utanman konusunda daha büyük bir hakkı vardır" cevabını verdi. (Ebu Davud, Tirmizi, İbn Mace) .