63- Hayır, onların kalpleri bundan dolayı bir gaflet içindedir.(58) Üstelik onların, bunun dışında da yapmakta oldukları (birtakım şeyler) vardır; onlar bunun için çalışmaktadırlar.
64- Nihayet, onların refahtan şımaran önde gelenlerini azab ile yakalayıverdiğimiz zaman,(59) onlar hemen feryadı basacaklar.(60)
65- Bugün(61) feryadı basmayın, çünkü siz bizden yardım göremezsiniz.
66- Gerçekten benim ayetlerim size okunmaktaydı, fakat siz topuklarınız üzerinde geri dönüyordunuz;(62)
67- Buna (ayetlerime) karşı büyüklük taslayarak: gece vakti de hezeyanlar(63) sergiliyordunuz.
68- Onlar, yine de o sözü (Kur'an'ı) gereği gibi düşünmediler mi,(64) yoksa onlara, geçmişteki atalarına gelmeyen bir şey mi geldi?(65)
69- Ya da kendi peygamberlerini tanımadılar mı ki, şimdi onu inkâr etmektedirler?(66)

AÇIKLAMA

58. Yapıp söyledikleri herşeyin bir 'kitaba (amel defteri) kaydolduğunu hiçe saymakta ve herşeyin hesabını vereceklerini kaygı edinmemektedirler.
59. Yani, "Mutrefin" bu dünyada mal mülk sahibi olup, başıboş olarak yaşayan ve Allah'ın diğer kullarına hak tanımayanlardır. "Azab" kelimesiyle de sadece ahiretteki değil dünyadaki azap da kastolunuyor. Lüks ve zevk-safa içinde başkalarının haklarını unutup, öngörülen sınırları aştıklarından zevkperestler belki bu dünya hayatında da cezalandırılacaklardır.
60. "" boğanın acıyla böğürmesi demektir; burada kelime "Yaptığınız kötülüklerden dolayı cezalandırılacaksınız diye böğürmeye başlarsınız değil mi?" denircesine, hiçbir şekilde merhamet olunmayı hak etmemiş bağıran bir kişi için alay makamında kullanılmaktadır.
61. Yani, o zaman bu kendilerine söylenecektir.
62. Yani, "Dünya hayatında Rasûl'ün söylediklerine kulak asmadığınız gibi, bunu duymak bile istememiştiniz."
63. Mekkelilerin geceleri danışmalarda bulunmak, dedikodu yapmak ve hikâyeler anlatmak için bir araya geldikleri toplantı yerleri.
64. Yani, "Anlamadıkları için mi mesajı reddettiklerini demek istiyorlar? Oysa, Kur'an bir muamma değildir; anlaşılmaz bir dille sunulmadığı gibi, insanın anlayışının sınırları dışındaki konuları da ele almamaktadır. Onlar Kur'an'ın anlattığı herşeyi anlamasına anlıyorlar da işlerine gelmediği için anlatılanlara uymak istemiyorlar ve dolayısıyle onun mesajını reddedip karşı çıkıyorlar."
65. Yani, "Kur'an hiç duymadıkları bir şey mi sunuyor? Hiç de öyle değil. Allah, Arabistan'a ve komşu ülkelere gelen ve çok iyi tanıdıkları peygamberler, özellikle puta tapmayıp bir ilâha (Allah'a) ibadet eden ve kendilerinin de peygamber olarak kabul ettikleri İbrahim, İsmail, Hud, Salih ve Şuayb kanalıyla mesajını gönderip durmuştur." Daha fazla bilgi için bkz. Furkan, an: 34, Secde an: 5 ve Sebe, an: 35.
66. Yani, "Mesajı, kendilerini ona çağıran Hz. Muhammed'i (s.a) tanımadıkları için mi reddediyorlar; hiç de öyle değil, çünkü o aralarında soylu bir aile içinde doğup büyüdü. Temiz ve yüce bir karakteri vardır onun. Doğru, dürüst, namuslu, güvenilir, iffetli ve en temiz ahlâka sahip olduğunu hayatı boyunca ispatlamış biridir o. Soyludur, kibardır, tabiatı gereği kavgadan hoşlanmaz, adaletlidir, sözünde ve işinde doğrudur, cana yakındır, yoksulların ve zayıfların yardımcısıdır. Allah'ın Rasûlü olduğunu iddia etmeden önce bütün bu özelliklerini kendileri de doğruluyorlardı. Sonra, risaletinden itibaren ısrarla aynı mesajı tebliğ etmeye girişti. Ne söylüyorsa önce kendi uyguluyor ve söylediğinin doğruluğunu gösteriyor. Söylediği ile yaptığı arasında hiçbir çelişki yok. Bizzat kendisi ve izleyicileri Kur'an'ın mesajını inançla ve içtenlikle uygulamaya koyup bu uygulamanın en güzel sonuçlarını da göstermektedirler." Daha fazla ayrıntı için bkz. En'am an: 21, Yunus an: 21 ve İsra, an: 105.