52- Dedi ki: "Bunun bilgisi Rabbimin katında bir kitaptadır. Benim Rabbim şaşırmaz ve unutmaz."(25)
53- "Ki(26) (Rabbim) , yeryüzünü sizin için bir beşik kıldı, onda sizin için yollar döşendi ve gökten su indirdi; böylelikle bununla her tür bitkiden çiftler çıkardık."
54- "Yiyin ve hayvanlarınızı otlatın. Şüphe yok, bunda sağduyu sahipleri için elbette ayetler vardır.(27)
55- Sizi ondan yarattık, sizi ona geri vereceğiz ve sizi bir kere daha ondan çıkaracağız.(28)
56- Andolsun, biz ona ayetlerimizin tümünü(29) gösterdik; fakat o, yalanladı ve ayak diretti.
57- Dedi ki: "Ey Musa, sen bizi sihrinle yurdumuzdan sürüp-çıkarmaya mı gelmiş bulunuyorsun?"(30)
58- "Madem böyle, biz de sana buna benzer bir sihirle geleceğiz; şimdi sen, bir 'buluşma zamanı ve yeri' tesbit et, bizim de, senin de ona karşı olamayacağımız açık-geniş bir yer olsun" dedi.
59- (Musa) Dedi ki: "Buluşma-zamanımız, (ülkenin ulusal) bayram günü ve insanların toplanacağı kuşluk vakti (olsun) ."(31)

AÇIKLAMA

25. Bu cevap hikmet doludur. Eğer Musa (a.s) : "Evet onların hepsi akılsızdı ve sapıktı; bu yüzden de cehennemin yakıtı olacaklar," demiş olsaydı, bu sert fakat doğru cevap Firavun'un beslediği (güttüğü) amaca uygun düşecektir. Fakat Hz. Musa'nın verdiği cevap hem doğru idi, hem de Firavun'un oyununu alt etmeye yetti. Onun cevabı şöyle idi: "Evet şimdi o insanlar Rablerinin huzuruna gittiler ve benim elimde onların amel ve niyetlerini değerlendirecek hiçbir araç yok. Halbuki onlarla ilgili tüm hesaplar Allah katında mahfuzdur ve Allah hiçbir şeyi unutup-şaşırmaz. Onlara ne yapacağını Allah bilir. Beni ve seni ilgilendiren, bu hayatta bizim konumumuzun ne olduğudur. Biz şimdi Allah'ın huzuruna çıkmış olanlardan ziyade kendi sonumuzun ne olacağı ile ilgilenmeliyiz."
26. (53-55) Ayetler, Hz. Musa'nın verdiği cevaba Allah tarafından yapılan bir eklemedir. Kur'an'da buna benzer başka örnekler de vardır. Allah, Kur'an'ın birçok yerinde bir kimsenin uyarı, öğüt niteliğinde yaptığı konuşmaya kendisi de birşeyler eklemiştir. Burada Allah'ın Hz. Musa'nın sözlerine eklediği bölüm sadece bir önceki ayette değil, aynı zamanda Hz. Musa'nın 50-52. ayetlerde verdiği tüm cevapla ilgilidir.
27. "Akıllarını hakkı bulmak için kullananlar bu ayetlerin yardımıyla gerçeğe giden bir yol bulurlar. Bu ayetler, evreni yöneten tek bir rab olduğunu ve başka bir rabbe yer olmadığını gösterirler."
28. Yani, "Her insan şu üç aşamadan geçmek zorundadır. 1) Doğumdan ölüme kadar olan dönem. 2) Ölümden tekrar dirilişe (kıyamet) kadar olan dönem, 3) Kıyamet gününden ebediyete uzanan dönem. Bu ayete göre bu üç aşamada bu dünyada vuku bulacaktır. Yani insan bu dünyada doğar ve ölür, bu dünyada defnedilir ve yine oradan çıkarılır.
29. "Ayetler" tabiat görüntüleri ve hayatı ile ilgili hususlardan ve Hz. Musa'ya verilen mucizelerden oluşuyordu. Bu ikna yöntemleri Hz. Musa'nın Firavun önünde yaptığı konuşmalarda yer alır. Gösterdiği mucizelere ise Kur'an'ın bir çok yerinde değinilmektedir.
30. Burada sihir ile, A'raf ve Şuara Surelerinde değinilen ayrıntılara göre, Musa'nın (a.s) Firavun'un huzuruna ilk çıktığında ona gösterdiği asa ve parlak-beyaz el mucizeleri kastedilmektedir. Bu mucizeleri gören Firavun o denli şaşırmıştı ki şöyle bağırdı: "Sen bizi sihrinle yurdumuzdan sürüp çıkarmaya mı geldin?" Oysa o tarihte hiçbir büyücünün sihir gücüyle bir memleketi fethetmediğini biliyordu. Bunun yanı sıra onun kendi memleketinde hediyeler ve mükafatlar almak için becerilerini göstermeyi adet edinmiş yüzlerce büyücü vardı. Bu nedenle Firavun'un bir taraftan "sen bir büyücüsün", diğer taraftan da "benim krallığımı ele geçirmek istiyorsun" demesi, onun kafasının ne denli karışık olduğunu göstermektedir. Aslında Firavun, Musa'nın (a.s) mantıklı konuşmasının ve mucizelerinin sadece saraydaki adamları değil, fakat bütün halkı etkileyeceğini anlamıştı. Ve bu yüzden batıl düzenler ve hilelerle onların ön yargılarını uyandırmaya çalışıyordu. Firavun bunun bir mucize olduğunu kabul etmedi ve ona sihir dedi. Böylece krallığından herhangi bir büyücünün bir asayı yılan yapabileceği imajını yaratmaya çalışıyordu. İnsanları şöyle diyerek de kışkırtıyordu: "Bakın! Atalarınızın yanlış yolda olduğunu ve azabı hak ettiklerini söylüyor, ona dikkat edin! O bir peygamber değildir. Sadece güç ve kudret sahibi olmak istiyor. Yusuf'un zamanında olduğu gibi İsrailoğulları'nın tekrar güçlenmesini ve yönetimi Kıptilerden alıp ele geçirmelerini istiyor." Aslında Firavun bu tür oyunlarla hakka daveti bastırmaya çalışıyordu. (Ayrıntılar için bkz. A'raf an: 87-89; Yunus an: 75) . İktidar sahipleri her zaman hak davetçilerini iktidar hırsıyla suçlarlar. Örnek için bkz. A'raf: 110-123, Yunus 78, Müminun: 24
31. Firavun'un amacı şuydu: "Sihirbazlar baston ve sopalarını yılana çevirmeyi birkez başardılar mı, Musa'nın (a.s) gösterdiği mucizenin tüm etkisi insanların zihninden silinecekti. Bu, sıradan bir gün ve yer belirlenmemesi gerektiğini öneren Hz. Musa'nın avantajınaydı. Bayram günü (ziynet günü) yakındı. O gün imparatorluğun her yanından akın akın insanlar gelecekti. Bu nedenle bu buluşma herkesin şahitlik edebilmesi için meydanlık bir yerde olmalı ve herkesin açıkça görebilmesi için gündüz zamanı seçilmeliydi."