69- Yusuf'un yanına girdikleri zaman, o, kardeşini bağrına bastı: "Ben" dedi. "Senin gerçekten kardeşinim. Artık onların yaptıklarına üzülme."(55)
70- Onların erzak yüklerini kendilerine hazırlayınca da, su kabını kardeşinin yükü içine bıraktı,(56) sonra bir münadi (şöyle) seslendi: "Ey kafile, sizler gerçekten hırsızsınız."(57)
71- Onlara doğru yönelerek "Neyi kaybettiniz?" dediler.
72- Dediler ki: "Hükümdarın su tasını kaybettik, kim onu (bulup) getirirse, (ona armağan olarak) bir deve yükü vardır. Ben de buna kefilim."
73- "Allah adına, hayret" dediler. "Siz de bilmişsiniz ki, biz (bu) yere bozgunculuk çıkarmak amacıyla gelmedik ve biz hırsız değiliz."
74- "Öyleyse" dediler. "Eğer yalan söylüyorsanız (bunun) cezası nedir?"
75- Dediler ki: "Bunun cezası (su tası) yükünde bulunanın kendisidir. İşte biz zulmedenleri böyle cezalandırırız."(58)
AÇIKLAMA
55. Yirmi yıl aradan sonra tekrar bir araya gelmelerinin bütün hikayesi bu kısa cümlede özetlenmektedir. Çok büyük bir ihtimalle Hz. Yusuf (a.s) kardeşine, sonuç olarak kendisini bu mevkiye getiren olayları anlatmış olmalıdır. Buna karşılık Bünyamin'in de kalbsiz üvey ağabeylerinin yaptığı şirretliklerin hikayesini anlatmış olması gerek. Daha sonra Hz. Yusuf (a.s) kardeşine kendisini yanında alakoyacağına, onlarla göndermeyeceğine dair teminat vermişti. Şu da mümkün görünüyor ki, Bünyamin'in Mısır'da kalmasıyla ilgili plan, Hz. Yusuf'un (a.s) kimliğini kardeşine açtıktan sonra düşünülmüş ve kararlaştırılmış olmalıdır.
56. Çok büyük bir ihtimalle Hz. Yusuf (a.s) , kardeşinin yüküne o kabı, kardeşinin bilgisi dahilinde, anlaşmalı olarak koymuştu. Nitekim bu, bir önceki ayetten çıkarılabilir. Hz. Yusuf (a.s) kardeşini zalim üvey kardeşlerinin baskısından kurtarmaya karar vermişti, bu açıktır; ayrıca kardeşi de onlarla dönmek konusunda gönülsüzdü. Fakat bu doğrudan, Hz. Yusuf'un (a.s) kimliğini açığa vurması yoluyla yapılamazdı; mevcut şartlar altında bu hiç de uygun olmazdı. Bu yüzden iki kardeş, diğer kardeşlerini bir süre hırsızlık suçlamasıyla sıkıntıya düşürmek pahasına böyle bir plan tasarlamak durumundaydılar. Ancak bu planı benimsediler zira nasılsa ikisi de sırası gelince meselenin aslını rahatça açıklayabileceklerdi.
57. Bu ve sonraki ayetlerde Hz. Yusuf'un (a.s) memurlarını bu planla ilgili olarak ayarlayıp, 'onlara şöyle şöyle suçlamada bulunun' şeklinde bir emir verdiğine dair hiçbir işaret yoktur. Olayın basit yorumu budur. Kap sessizce ve gizlice yük denginin içine konmuş olmalıdır. Akabinde hizmetçiler kabı yerinde bulamayınca zorunlu olarak onun orada bulunan yabancılar tarafından çalınmış olabileceği sonucuna varmış olmalıydılar.
58. Kervan topluluğunun Hz. İbrahim'in (a.s) soyundan olduğunu hatırdan çıkarmamak gerekir. Dolayısıyla hırsızlarla ilgili yasayı söylemişlerdi: Bir hırsız malını çaldığı kimsenin kölesi yapılır.