40- Sonunda emrimiz geldiğinde ve tandır(42) feveran ettiği zaman, dedik ki: "Her birinden ikişer çift (hayvan) ile aleyhlerinde söz geçmiş olanlar dışında, aileni(43) ve iman edenleri(44) ona yükle." Zaten onunla birlikte çok azından başkası iman etmemişti.
41- Dedi ki: "Ona binin. Onun yüzmesi de, demir atması (durması) da Allah'ın adıyladır. Şüphe yok, benim Rabbim bağışlayandır, esirgeyendir."(45)
42- (Gemi) Onlarla dağlar gibi dalga(lar) içinde yüzmekteyken Nuh, bir kenara çekilmiş olan oğluna seslendi: "Ey oğlum, bizimle birlikte bin ve kâfirlerle birlikte olma."
43- (Oğlu) Dedi ki: "Ben bir dağa sığınacağım, o beni sudan korur." Dedi ki: "Bugün Allah'ın emrinden, esirgeyen olan (Allah) dan başka bir koruyucu yoktur." Ve ikisinin arasına dalga girdi, böylece o da boğulanlardan oldu.
AÇIKLAMA
42. Bu ayet hakkında farklı tefsirler yapılmıştır; fakat biz doğru olanın metinde geçen kelimelerle yoğunlaşan tefsir olduğu kanısındayız. Tufan, suyu kaynatmaya başlayan özel fırının, ayetin metninde geçen adıyla Tennur'un feveranıyla başladı. Aynı vakitlerde sağanak yağmurlar yağmaya ve su arzın her tarafını kaplamaya başladı. Bu durum Kamer suresinin ll. ve 12. ayetlerinde ayrıntılarıyla anlatılır: "Bizde müthiş ve sürekli bir sağanak halinde başlayan yağmurla göğün kapılarını açtık. Yeri de açtık; coşkun kaynaklar halinde sular fışkırdı ve bu iki su takdir edilen akıbeti gerçekleştirmek üzere birleşti."
Bu bağlamda şu belirtilmelidir ki, "" dan önce gelen harfi tarif (elif-lam) takısı, fırının, tufanı başlatmak üzere modeli Allah tarafından belirlenmiş özel bir fırın olduğunu göstermektedir. Nitekim emir gelir gelmez, " " suyu kaynatmaya başlamıştır.
Müminun Suresi'nin 27. ayetinde Tennur'un modelinin daha önceden belirlendiği açıkça zikredilir.
43. Yani, ailenden kafir olarak belirlenmişleri gemiye alma, çünkü onlar esirgeyişimize layık değiller. Büyük bir ihtimalle gemiye alınmayanlar iki kişiydi: Biri boğulan oğlu (ayet: 43) diğeri de karısı
(Tahrim: 10) Muhtemelen başkaları da vardı, ama Kur'anda bu ikisinin dışında başka isim geçmemektedir.
44. Bu ayet tüm insan ırkını Hz. Nuh'un üç oğlundan başlatan tarihçi ve geneologların teorilerini reddetmektedir. Bu yanlış teorinin geçerlilik kazanması Kitab-ı Mukaddes'te geçen kıssada tufandan kurtulanlar arasında Hz. Nuh (a.s) , karısı ve üç oğlu dışında kimsenin zikredilmemesiydi. (Tekvin 6: 18, 7:7, 9 ve 9:19) . Fakat Kur'an Hz. Nuh'un ailesi dışında, sayıları az da olsa diğer müminlerin varlığını da birçok yerinde zikrederek, bununla çelişir. Dahası, Kur'an Hz. Nuh'un (a.s) sonraki kuşakların, O'nun ve tufandan kurtulanların halefleri olduğunu beyan eder: "Nuh ile birlikte taşıdıklarımızdan (olan insan kuşağı) ..." (İsra:3) . "İşte bunlar kendilerine Allah'ın nimet verdiği peygamberlerdendir. Adem'in soyundan, Nuh ile birlikte taşıdıklarımızdan..." (Meryem:58) .
45. Hz. Nuh'un (a.s) tufandan kurtuluşun kendi planları, aygıtları ve çabalarıyla olmadığını yalnızca çok bağışlayıcı olan Rabbinin rahmetiyle gerçekleştiğini söyleyerek gösterdiği tevazu bir müminin gerçek bir karakteristiğidir. Allah'ın kulu, bir dünyalı olarak gereken araçların tümünü ittihaz edebilir, fakat hiçbir şekilde bu araçlara bel bağlamaz, (sonucu yalnızca onlardan olmaz) . O başarısı için yalnızca Rabbine güvenir, çünkü bilir ki, O'nun tasdiki olmaksızın hiçbir araç benimsenemez. Allah'ın rahmet ve lutfunun yardımı olmaksızın hiçbir alet kullanılamaz ve hedefe varılamaz.