19- Bunlar, Allah'ın yolundan engelleyenler ve onda çarpıklık arayanlardır.(23) Onlar, ahireti de tanımayanlardır.
20- Bunlar, yeryüzünde (Allah'ı) aciz bırakacak değildir(24) ve bunların Allah'tan başka velileri de yoktur. Azab onlar için kat kat arttırılır.(25) Bunlar (hakkı) işitmeye güç yetirmezlerdi ve görmezlerdi de.
21- İşte bunlar, kendilerini hüsrana uğratanlardır ve yalan olarak uydurmakta oldukları (düzme tanrılar da) onlardan uzaklaşıp kaybolmuşlardır.(26)
22- Hiç şüphesiz bunlar, ahirette en çok hüsrana uğrayanlardır.
23- İman edip salih amellerde bulunanlar ve 'Rablerine kalbleri tatmin bulmuş olarak bağlananlar', işte bunlar da cennetin halkıdırlar. Onda temelli olarak kalacaklardır.(27)
24- Bu iki grubun örneği; kör ve sağır ile gören ve işiten gibidir. Örnekçe bunlar eşit olur mu?(28) Yine de öğüt alıp-düşünmeyecek misiniz?
25- Andolsun, biz Nuh'u kavmine gönderdik.(29) (Onlara:) "Ben sizin için ancak apaçık bir uyarıp-korkutucuyum."
26- "Allah'tan başkasına kulluk etmeyin. Ben size (gelecek olan) acıklı bir günün azabından korkmaktayım"(30) (dedi) .

AÇIKLAMA

23. Yani, "Onlar dosdoğru yolu izlemek istemezler, istedikleri o yolun kendi arzu, şehvet, vehim, hurafe ve kaprislerine uygun olarak dolambaçlı hale getirilmesidir."
24. Burada, ahiret hakkında yeniden açıklamada bulunulmuştur.
25. Onlara çift katlı azap verilecek; zira kendilerinin yoldan sapması yetmiyormuş gibi başkalarını da saptırdılar ve gelecek kuşaklar için bir dalalet mirası bıraktılar. (Bkz. A'raf. an:30)
26. Temelsiz olduğunu alenen gördükleri şeyler, onların Allah, kainat kendi hayatları hakkındaki teorileri yalancı ilahlarına, sahte sığınaklarına, hayali şefaatçılarına, karşılıksız teminatlarına karşı besledikleri güven ve ahiret konusunda ileri sürdükleri zanlardı. Bunların hepsinin batıl olduğu böylece anlaşıldı.
27. 20. ayette başlayan açıklama burada sona eriyor.
28. Bu soruya verilecek cevap, sorunun kendisinde kapalı bir şekilde mevcuttur. Apaçıktır ki ne gideceği yolu gören ne de kendisine yol göstereni işitebilen kimse kesinlikle bir taşı yahut engeli aşarken devrilecek veya korkunç bir kazaya uğrayacaktır. Öte yandan yolu gören ve yolu bilenin kılavuzluğundan da yararlanabilen kimse tam bir güven içinde hedefine ulaşacaktır. Alemdeki hakikatın ayetlerini keskin biçimde gözlemleyip, Allah tarafından gönderilen peygamberlere kulak verenler ile ne Allah'ın ayetlerini gözlemleyen ne de peygamberlere kulak veren kimseler arasındaki bıçak sırtı ayrım budur. Besbellidir ki bu ikisinin ne seçme davranışları birbirine benzeyecek, ne de akıbetleri bir ve aynı olacaktır.
29. A'raf suresi 47-50. açıklama notları gözönüne alınmalıdır.
30. Bu sözler 2-3. ayetlerde Hz. Muhammed'in (s.a) dilinden zikredilenlerle aynıdır.