164- Onlardan bir topluluk: "Allah'ın kendilerini yıkıma uğratmak veya şiddetli bir azaba uğratmak istediği bir kavme ne diye öğüt veriyorsunuz?" dediğinde "Rabbinize karşı bir özür için ve bir ihtimal sakınabilirler, diye" dediler.
165- Kendilerine hatırlatılanı unuttuklarında ise, biz de kötülükten sakındıranları kurtardık. Zulme sapanları yaptıkları fısk dolayısıyla pek zorlu bir azab ile yakalayıverdik.(125)
AÇIKLAMA
125. Bu husus, sözkonusu şehirde üç çeşit insan olduğunu gösterir: Birinciler, ilâhî kanun ve düzenlemelere açıkça ve küstahça karşı gelenlerden oluşan grup. Bunları, ilâhî kanunlara bizzat karşı gelmeyen, fakat dinî değerlere karşı gösterilen yıkıcı hakeretlere sessiz kalan ve birinci gruba nasihat edenlere de "o kanun tanımızlara herhangi bir nasihatta bulunmanın hiçbir yararı yoktur" diyen insanlar izlemekte. Son grup ise, son derece cesaret ve vakar ile şereflenmiş ve ilâhî kanuna açıkça karşı gelmeye hiçbir müsamaha gösteremeyen yukarıdaki iki grubun dışında kalan diğer insanlardır. Bunlar, o kanuna aykırı hareket edenleri belki doğru yola yeniden dönerler diye, veya en azından bu zalimleri uyarmak konusunda üzerlerine düşeni yaptıklarını, Rableri katında gösterebilecekleri bir amelleri olsun diye, onları iyilik yapmaya ve kötü işlerden uzak durmaya çağırırlar. Ve, Allah'ın korkunç belası o şehire geldiğinde bu cezadan kurtarılmış olanlar sadece bu son gruba mensup olanlardı. Kur'an'a göre, bizzat kötülüğün ortadan kaldırılmasına çalışmış oldukları için onlar, gelen bu afetten kurtarıldı. Diğer iki grup ise, günah işleyenlerden sayılmak suretiyle ve suçlarının yapısı ve yaygınlık derecelerine göre cezalandırıldılar.
Bazı müfessirler ikinci grubun, kurtarılan insanlar arasında mı, yoksa cezalandırılanlar arasında mı olduklarının kesinlikle söylenemeyeceğini ifade ederler. Çünkü Kur'an'ın bu konudaki ifadesi serahatli değildir. İbn Abbas'tan (r.a) gelen bir rivayete göre kendisinin önceleri, ikinci grubun cezalandırılanlar arasında yer alacağı görüşünde iken daha sonra, talebesi İkrime'nin iknasıyla sözkonusu grubun, kurtulanlar arasında sayılması gerektiği görüşüne sahip olduğu söylenilmektedir. Ancak Kur'an-ı Kerim'in ifadelerini derin olarak düşündüğümüzde onun ilk görüşünün daha doğru olduğunu hissederiz. Çünkü bir belâ anında, buna hedef olan şehrin sadece iki gruba ayrılmış olduğu açıktır. Bir grup musibete uğratılanlardan, diğer grub da bu afetten kurtarılanlardandır. Kur'an'ın kurtarılan grubun kötülüğü nehyedenlerden meydana geldiği hususundaki ifadesi açık olduğuna göre, diğer iki grubun cezaya çarptırılanlar arasında yer almış olması gerekmez mi? Bu istidlâl, "Rabbinize karşı bir mazerat sunabilmek için" ifadesi ile ve daha sonraki ayetlerle de desteklenmekte. Bundan da açıkça anlaşıldığı gibi, Allah'ın kanununa pervasızca karşı gelindiği şehrin, kötülüğe karşı koyanların dışındaki tüm ahalisini O'nun azabı yakalamıştır. Demek ki, bir kimse sadece Allah'ın şeriatına karşı gelmemek ve pasif kalmakla kurtulamaz aksine fazileti hakim kılmak ve fenalığı ortadan kaldırmak için bütün gücünü bizzat ortaya koymalıdır. Bu, Kur'an'ın diğer bölümleri ve hadislerle de desteklenmektedir. Çünkü toplumsal suçlarla ilgili Allah'ın sünneti budur. Kur'an-ı Kerim şöyle buyurur: "(Öyle) bir fitneden sakının ki, o aranızdan yalnız haksızlık edenlere ulaşmakla kalmaz". (Enfal, 25) . Bu ayeti açıklama mahiyetinde Yüce Peygamber (s.a} şöyle der: "Yapabilme ve engel olabilme durumunda olmalarına rağmen, gözleri önünde açıkça işlenen günahlara göz yumdukları ve bunlara hiçbir hoşnutsuzluk tepkisi göstermedikleri sürece, günahkârların günahı yüzünden Allah bütün bir toplumu cezalandırır. İnsan topluluğu böyle bir duruma düştüğü zaman Allah, suçlularla beraber bunlara göz yumarak, müsamaha gösterenleri de aynı muameleye tabi tutar."
Ayrıca, söz konusu olan ayetlerden anlaşıldığına göre, Allah'ın cezası o şehre iki bölümde gönderilmişti. Bunların birincisi"", ikincisi de "aşağılık maymunlar olunuz" diye ifade edilen azab idi. Biz, birinci şekildeki bela ile yukarıda geçen gruplardan hem birincilerin, hem de ikincilerin; fakat ikinci şekilde ise sadece birinci gruptakilerin cezalandırılmış olduğu kanaatindeyiz. (En doğrusunu Allah bilir. Görüşümde isabet ettiysem bu Allah'tandır, yanıldıysam bendendir. Allah Gafur ve Rahim'dir) .