108- Allah'tan başka yalvarıp-yakardıklarına (taptıklarına) sövmeyin; sonra onlar da haddi aşarak bilmeksizin Allah'a söverler.(72) İşte böyle, biz her ümmete yaptıklarını süslü (çekici) gösterdik,(73) sonra onların son varışları Rablerinedir. O yapmakta olduklarını onlara haber verecektir.
109- Olanca yeminleriyle, eğer kendilerine bir ayet gelse,(74) kesin olarak ona inanacaklarına dair Allah'a yemin ettiler. De ki: "ayetler, ancak Allah katındadır;(75) onlara (mucizeler) gelse de kuşkusuz inanmayacaklarının şuurunda değil misiniz?(76)
110- Biz onların kalplerini ve gözlerini, ilkin inanmadıkları gibi(77) tersine çeviririz ve onları tuğyanları içinde şaşkınca dolaşır bir durumda terkederiz.
111- Gerçek şu ki, biz onlara melekler indirseydik, onlarla ölüler konuşsaydı ve her şeyi karşılarına toplasaydık, -Allah'ın dilediği dışında-(78) yine onlar inanmayacaklardı. Ancak onların çoğu cahillik ediyorlardı.
AÇIKLAMA
72. Hz. Peygamber'in (s.a.) Ashabı gayrimüslimlerin tapındıkları şeylere, liderlerine ve akidelerine karşı kötü dil kullanmaktan kaçınmaları için uyarılmaktadır. Onlarla tartışmaya girdiklerinde uygun sınırlar içinde kalmaları ve müslim olmayanların gerçekten daha çok uzaklaşmamaları için kutsal nesne ve kişilerini kötülememeleri tavsiye olunmaktadır.
73. Tabiat kanunlarına uygunluk içinde meydana gelen herşey gerçekte Allah'ın Emri'yle olduğundan, müşriklerin yaptıkları karşısındaki yanlış tutumlarını Allah kendisine bağlamaktadır. (lütfen bkz. an: 17) Tüm tabiat kanunlarının koyucusu olduğundan ve bu nedenle herşey O'nun emri doğrultusunda meydana geldiğinden Allah, "Her halkın yaptığını kendilerine güzel gösterdik" demektedir. İnsanlarsa aynı şeyi "bu tabiat kanununa göre meydana geldi" şeklinde ifade ederler.
74. Burada "ayet" müşrikler için Hz. Muhammed'in (s.a) Allah tarafından seçilmiş gerçek bir peygamber olduğunu kabulden başka bir seçenek kalmadığında gösterilecek apaçık mucize demektir.
75. Yani, "Benim ayet getirme gücüm yok, ayetler bütünüyle Allah'ın kudreti dahilindedir, O getirebilir de, getirmeyebilir de."
76. Bu sözler belki doğru yola gelebilirler diye böyle bir ayetin (mucîzenin) yanlış yoldaki kardeşlerine gösterilmesini şiddetle arzulayan (ve bazen de bu arzularını dile getiren) müslümanlara yöneliktir. Bu isteğe Allah şöyle cevap vermektedir: "Bu tür bir istek yalnızca küfürleri için bir mazerettir; o halde, kendilerine bir ayet gösterilse bile onların iman etmeyeceklerini kavramanız gerekir.
77. Yani, "Hz. Peygamber (s.a) mesajını işitip de reddetmelerinden bu yana onların zihin yapısında hiçbir değişiklik olmamıştır. Hâlâ mesaja karşı aynı çarpık bakış yolunu izlemektedir onlar ve dolayısıyla onu doğru biçimde görüp anlayabilecek değillerdir."
78. Yani, "Bâtıl'ı reddedip, özgür ve bilinçli bir seçimle Hakk'ı kabul etmeyeceklerinden kendilerine Hakk'ı izletmek için kalan tek seçenek Allah'ın zorlamasıdır. Bunun için de, yaptıklarından sorumlu olmayan diğer türler gibi, kendilerini düşünce ve eylem özgürlüğünden yoksun bırakacak şekilde Allah'ın mahiyetlerini değiştirmesi gerekmektedir. Fakat bu, insanın yaratılışına aykırıdır. Bu nedenle, Allah'ın olağandışı bir müdahaleyle onları mümin yapmasını beklemememiz gerekir."