168- Onlar, kendileri oturup kardeşleri için: "Eğer bize itaat etselerdi, öldürülmezlerdi" diyenlerdir. De ki: "Eğer doğru sözlüler iseniz, ölümü kendinizden savın öyleyse."
169- Allah yolunda öldürülenleri sakın 'ölüler' saymayın. Hayır, onlar, Rableri katında diridirler,(120) rızıklanmaktadırlar.
170- Allah'ın kendi fazlından onlara verdikleriyle sevinç içindedirler.(121) Onlara arkalarından henüz ulaşmayanlara müjdeler vermektedirler ki onlara hiç bir korku yoktur, mahzun da olacak değillerdir.
171- Onlar, Allah'tan bir nimeti bir fazlı (bolluğu) ve gerçekten Allah'ın mü'minlerin ecrini boşa çıkarmadığını müjdelemektedirler.
172- Kendilerine yara isabet ettikten sonra, Allah ve Resulünün çağrısına icabet edenler,(122) içlerinden iyilik yapanlar ve sakınanlar için büyük bir ecir vardır.
173- Onlar,(123) kendilerine insanlar: "Size karşı insanlar topla(n) dılar, artık onlardan korkun" dedikleri halde, (buna rağmen) imanları artanlar ve: "Allah bize yeter, O ne güzel vekildir" diyenlerdir.
AÇIKLAMA
120. Bkz. Bakara an: 155
121. Müsned-i Ahmed'de geçen bir hadise göre; Hz. Peygamber (s.a) şöyle buyurmuştur: "İyi amellerle ahiret'e göçen bir kimseye Allah tarafından orada o kadar güzel ve cazibeli bir hayat verilir ki, hiç bu dünyaya dönmeyi istemez. Fakat şehidin durumu farklıdır. O bu dünyaya tekrar gelip, kendisini Allah yolunda ölüme terkettiği zaman hissettiği zevk ve mutluluğu bir kez daha yaşamak ister."
122. Bu ayet, çok kritik bir dönemde bile Kureyşlilerin peşinden gitmekte olan Hz. Peygamber'e (s.a) eşlik eden samimi ve muttaki müslümanları kasteder.
Uhud savaşından sonra Kureyş ordusu geri dönüp Mekke'ye doğru yürümeye başladı. Medine'den belli bir miktar uzaklaştıktan sonra, müslümanları yok etmek imkanından ve fırsatından yararlanamadıklarının farkına vardılar ve pişman oldular. Bu mükemmel şansı kullanmamakla ne büyük aptallık ettik, dediler. Bu nedenle hemen konakladılar ve bir savaş konseyi topladılar. Medine'ye dönüp ani bir saldırı yapmaya taraftar olmalarına rağmen geri dönme cesaretini gösteremediler ve yolarına devam ettiler. O sırada Hz. Peygamber de (s.a) düşmandan bir saldırı gelebileceğini tahmin ediyordu. Bu nedenle Uhud'un ertesi günü müslümanları topladı ve: "Kureyş'in peşinden gidelim" dedi. Çok kritik bir durum olmasına rağmen müminler ve Allah'a bağlı kullar, çağrıya cevap verdiler ve gönüllü olarak Hz. Peygamber'le (s.a) birlikte Medine'den sekiz mil uzakta yer alan Hamra'ül-Esed'e kadar gittiler.
123. 173-175. ayetler Bedir savaşından bir yıl sonra nazil olmuştur. Fakat aynı olaylara ve konulara değindiği için bu bölümde yer almıştır.