156- Ey iman edenler, küfre sapanlar ile yer yüzünde gezip dolaşırken veya savaşta bulundukları sırada (ölen) kardeşleri için: "Yanımızda olsalardı, ölmezlerdi, öldürülmezlerdi" diyenler gibi olmayın. Allah, bunu(113) onların kalplerinde onulmaz bir hasret olarak kıldı. Dirilten ve öldüren Allah'tır. Allah, yapmakta olduklarınızı görendir.
157- Andolsun, eğer Allah yolunda öldürülür ya da ölürseniz, Allah'tan olan bir bağışlanma ve rahmet, onların bütün toplamakta olduklarından daha hayırlıdır.
158- Andolsun, ölseniz de, öldürülseniz de şüphesiz Allah'a (varıp) toplanacaksınız.
159- Allah'tan bir rahmet dolasıyla, onlara yumuşak davrandın. Eğer kaba, katı yürekli olsaydın onar çevrenden dağılır giderlerdi. Öyleyse onları bağışla, onlar için bağışlanma dile ve iş konusunda onlarla müşavere et. Eğer azmedersen artık Allah'a tevekkül et. Şüphesiz Allah, tevekkül edenleri sever.
160- Eğer Allah size yardım ederse, artık sizi yenilgiye uğratacak yoktur ve eğer sizi 'yapayalnız ve yardımsız' bırakacak olursa, ondan sonra size yardım edecek kimdir? Öyleyse mü'minler, yalnızca Allah'a tevekkül etsinler.
161- Hiç bir peygambere, emanete ihanet yaraşmaz.(114) Kim ihanet ederse, kıyamet günü ihanet ettiğiyle gelir. Sonra her nefis ne kazandıysa, (ona) eksiksiz olarak ödenir. Onlar haksızlığa uğratılmazlar.
AÇIKLAMA
113. Bunlar, onların hatalı düşüncelerinin sonucu olan üzüntü ve kuruntulardı. Allah'ın iradesinden kaçılamayacağı bir gerçektir. Bu tür kuruntular sadece, Allah'a değil, kendi plan ve programlarına güvenen kimselerin kalbinde keder ve acı yaratır. Bununla birlikte çabaları başarısızlıkla sonuçlandığında ellerini büküp yine de "Of! Şöyle şöyle yapılsaydı, şu şu sonuçlar elde edilebilirdi" derler.
114. Bu, Hz. Peygamber'in (s.a) ganimetleri dağıtırken adil davranıp davranmadığı konusunda okçuların zihninde uyanan şüphelere bir cevap niteliğindedir. Okçular diğer arkadaşlarının ganimetleri toplamaya başladığını görünce, kendileri toplama işinde rol almadıkları için dağıtımda, toplayanlardan daha az ganimet almaktan korktular. Yerlerinden aniden ayrılmaya kalkışmalarının nedeni işte buydu. Daha sonraları bazı özürler öne sürmeye çalıştılar, ama bu özürler kabul edilmedi. O zaman Hz. Peygamber (s.a) şöyle dedi: "Aslında siz bana güvenmediniz. Size adaletli davranmayacağımı ve gerçek hakkınız olan payı vermeyeceğimi düşündünüz." Bu ayette Allah, Allah'ın Peygamberi (s.a) hakkında bu tip yanlış düşüncelere kapılmayı sorguluyor ve şöyle diyor: "Siz kendi çıkarlarınızın, Allah'ın Peygamberi elinde güven içinde olduğundan nasıl şüphe ediyorsunuz? Allah'ın Rasûlü'nün kendine emanet edilen serveti adaletsizce dağıtacağını nasıl düşünebilirsiniz?"