77- Allah'ın ahdini ve yeminlerini az bir değere karşılık satanlar, işte onlar; ahirette onlar için hiç bir pay yoktur, kıyamet gününde Allah, onlarla konuşmaz, onları gözetlemez ve onları arındırmaz.(65) Ve onlar için acıklı bir azab vardır.
78- Onlardan öyleleri vardır ki, dillerini kitaba doğru eğip bükerler, siz onu (bu okur göründüklerini) kitaptan sanırsınız diye.(66) Oysa o kitaptan değildir. "Bu Allah katındandır" derler. Oysa o, Allah katından değildir. Ve onlar, kendileri de bildikleri halde Allah'a karşı (böyle) yalan söylerler.
79- Beşerden hiç kimsenin, Allah kendisine Kitabı, hükmü ve peygamberliği versin de, sonra o, insanlara: "Allah'ı bırakıp bana kulluk edin" deme (hakkı ve yetki) si yoktur. Fakat o, "Öğretmekte olduğunuz ve ders alıp vermekte bulunduğunuz Kitaba göre Rabbânî'ler(67) olunuz (deme görevindedir.) "
AÇIKLAMA
65. Onlar günahların en kötüsünü işlemelerine rağmen hâlâ hesap gününde Allah'ın gözdeleri olacaklarından, O'nun rahmet ve iltifatına sadece kendilerinin sahip olacağından emindirler. Çünkü onlar ahiret'te, azizlerin şefaati ile dünyada işledikleri günahların cezalarından ahiret'te kurtulacaklarına inanıyorlardı. Fakat o gün onlara umduklarından farklı bir şekilde davranılacaktır.
66. Arapça metni sadece şeklen ele alırsak, "onların Kitab'ın asıl anlamından uzaklaştıkları ve kelimeleri değiştirerek anlamını saptırdıkları" anlatılmak isteniyor denebilir. Fakat metnin gerçek anlamı şudur: Kitab'ı okurlarken onlar kendi çıkarlarına, kendi icat ettikleri dinî inançlara veya teorilere uygun olmayan belirli bazı kelime veya cümlelerde dillerini sürçtürüyorlardı. Böylece, insanları zihnî hatalara, yanlış sonuçlara ve yanlış dinî inançlara yöneltmek için anlamları değiştiriyorlardı. Ne yazık ki, bazılarının Kur'an'da da aynı şeyi denemeye çalıştığı görülmüştür. Örneğin Hz. Peygamber'in (s.a) insanüstü özelliklere sahip olduğuna inananlar, Kehf suresinin 110. ayetini (Gul innema ene beşerûn mislüküm) değiştirip (Gul innema ene beşerün mislükum) diye okuyorlardı. Birinci ve doğru okuyuş: "De ki (Ey Peygamber) , Ben de sizin gibi bir beşerim" anlamına gelir. Halbuki ikinci okuyuş anlamı saptırır: "De ki (Ey Peygamber) , gerçekte Ben sizin gibi bir beşer değilim."
67. Rabbâni (rabbi) Yahudilerin dinî işlerini yöneten, ibadetlerini düzenleyen ve kanununu yürüten, yorumlayan dinî görevlinin adıdır.