58- Ve (yine) hatırlayın, demiştik ki: "Şu şehre(74) girin ve orada istediğiniz yerde bol bol yiyin, yalnızca secde ederek kapısından girerken(75) 'dileğimiz bağışlamandır' deyin; (biz de) hatalarınızı bağışlayalım; iyilik yapanların (ecirlerini) artıracağız."
59- Ama zulmedenler, kendilerine söylenen sözü bir başkasıyla değiştirdiler. Biz de o zalimlerin yaptıkları bozgunculuğa karşılık, üzerine gökten iğrenç bir azab indirdik.
60- Hatırlayın; Musa kavmi için su aramıştı, o zaman biz ona: "Asanı taşa vur" demiştik de ondan oniki pınar fışkırmıştı,(76) böylece herkes içeceği yeri bilmişti. Allah'ın verdiği rızıktan yiyin, için ve yeryüzünde bozgunculuk (fesad) yaparak karışıklık (ve kışkırtıcılık) çıkarmayın.
61- Siz (ise şöyle) demiştiniz: "Ey Musa, biz bir çeşit yemeğe katlanmayacağız, Rabbine yalvar da, bize yerin bitirdiklerinden bakla, acur, sarmısak, mercimek ve soğan çıkarsın." (O zaman Musa da) "Hayırlı olanı, şu değersiz, şeyle mi değiştirmek istiyorsunuz?(77) (Öyleyse) Mısır'a inin, çünkü (orada) kendiniz için istediğiniz vardır." demişti. Onların üzerine horluk ve yoksulluk (damgası) vuruldu ve Allah'tan bir gazaba uğradılar. Bu, kuşkusuz, Allah'ın ayetlerini tanımazlıkları(78) ve peygamberleri haksız yere öldürmelerindendi:(79) (yine) bu, isyan etmelerinden ve sınırı çiğnemelerindendi.
AÇIKLAMA
74. Şehrin adı henüz belirlenememiştir. Bu olay, İsrailoğulları, Sina Yarımadası ile Kuzey Arabistan arasında gezindiği sırada meydana geldiği için, büyük bir ihtimalle oralarda bir şehir olması gerekir. Ürdün'ün doğusunda, Erina şehrinin tam karşısında Şittim olması da muhtemeldir. Kitab-ı Mukaddes'e göre İsrailoğulları Hz. Musa'nın (a.s.) son yıllarında bu şehri fethettiler ve sefahete düştüler. Sonunda Allah onlara veba şeklinde bir azap gönderdi ve içlerinden yirmi dört bin kişi öldü. (Sayılar 25: 1-9)
75. Onlara, şehre barbar ve acımasız despotlar gibi değil, Hz. Muhamed'in (s.a.) Mekke'nin fethinde yaptığı gibi Allah'tan korkarak, boyun eğip alçak gönüllü bir şekilde girmeleri emredilmişti.
"Hıttatun" iki anlam çağrıştırır: "Şehre 1) Allah'tan günahlarınızın bağışlanmasını dileyerek, 2) Genel af ilân edip, yerlileri öldürmekten ve ganimet talan etmekten kaçınarak girin."
76. Bu kaya, bugün de, Sina Dağı yakınlarında üzerinde on iki deliğiyle görülebilir. İsrailoğulları'nın on iki kabilesi arasında su kavgalarının olmaması için kayadan on iki pınar fışkırtılmıştır.
77. Bu şu anlama gelmez: "Size nimet olarak verilen menn ve selva ile tatmin olmuyor ve yeri sabanla kazmak zorunda kalacağınız şeyler istiyorsunuz." Bilâkis, bu ayet şu anlama gelir: "Siz çölde kalmanızın nedeni olan büyük amacı -kalplerinizin temizlenmesi ve dünyanın önderleri olmaya hazırlanmanız- unutuyorsunuz. Bunun yerine arzularınızın tatmini peşinde koşuyorsunuz ve bunları bir müddet olsun terkedemiyorsunuz." (Karşılaştır bkz. Sayılar 11: 4-9)
78. Onlar vahyi çeşitli şekillerde reddettiler: a) Kendi fikir ve isteklerine aykırı olduğunda hiçbir şeyi vahiy olarak kabul etmediler. b) Allah'ın emirlerini çiğnediklerini bile bile, utanmazca O'nun emirlerinin aksini yaptılar. c) Kendi arzu ve isteklerine uydurmak için vahyin anlamlarını tevil edip değiştirdiler.
79. İsrailoğlulları'nın tarihi, kendi peygamberlerini öldürme olayları ile doludur. Burada Kitab-ı Mukaddes'ten birkaç örnek sunuyoruz:
1) Süleyman Peygamber'in ölümünden sonra İsrailoğulları ikiye bölündü: Merkezi Kudüs'te olan Yahuda Krallığı ve merkezi Samarra'da olan İsrail Krallığı. İki krallık çoğunlukla birbirleriyle savaş halinde olduğu için Yahuda Kralı Asa, Yahuda'ya saldıran İsrail Kralı Baasha'ya karşı Suriye Kralı Ben-Hadad'dan yardım istedi. O zaman Peygamber Hanani "Ezeli ve ebedi olan Allah" yerine Suriye kralına güvendiği için Kral Asa'yı suçladı. Asa, peygamberin bu tavsiyesine o kadar kızdı ki, onu bir hapishaneye kapattı. (II Tarihler, 16: 1-14)
2) İlyas Peygamber (a.s.) İsrailoğulları'nı Baal'e taptıkları için suçlayıp onlardan bir tek Allah'a ibadet etmelerini istediğinde, İsrailoğulları onun azılı düşmanları oldular. Samarra'nın kralı Ahad onu ölümle tehdit etti. Çünkü putperest karısı onu İlyas Peygamber'e (a.s.) karşı kışkırtıyordu. İlyas Peygamber (a.s.) hayatını kurtarmak için Sina Yarımadasının dağlarına sığındı. Bu korkulu günlerde şöyle dedi: "Ben Alemlerin Rabbi olan Allah'a şikâyetçiyim. Çünkü İsrailoğulları Sen'in ahdini bozdular, Sana kurban kesmeyi terkettiler; peygamberlerini kılıçla doğradılar ve sadece ben kaldım, şimdi de benim canımı almak için peşimde koşuyorlar. (I Krallar 19: 1-10) .
3) Kral Ahab, hakkı söylediği için bir peygamberi daha, Mikaya'yı hapsetmiştir. "Ve İsrail'in kralı dedi ki, Mikaya'yı alın ve şehrin yöneticisi Amon'a götürün ve kralın oğlu Yaoş'a götürün ve kral şöyle buyurdu deyin: Bu adamı hapse atın. Onu ben affedinceye kadar elem ekmeği ve keder suyu ile besleyin." (I Krallar 22: 26-27)
4) Yahuda halkı açıkça putlara tapmaya ve Allah katında kötü olan şeyleri işlemeye başlayınca Zekeriya Peygamber (a.s.) bu kötülüklere karşı çıktı ve: "Neden Allah'ın emirlerini çiğniyorsunuz? Siz Allah'ı bıraktınız, O da sizi bıraktı" dedi. Halk ona karşı çıktı ve kralın emriyle onu kralın sarayında taşladılar. (II Tarihler 24: 20-21)
5) Samarra'daki İsrail devleti Asurlular tarafından yıkılıp Kudüs'teki Yahudi devleti de tehlikeye düşünce, peygamber Yeremya halkı uyarmaya ve bozulmalarının neden ve sonuçlarını onlara haber vermeye başladı. Ağladı ve şöyle dedi: "Yolunuzu düzeltin; yoksa, Samarra'dan daha büyük bir azapla karşılaşacaksınız." Buna cevap olarak Yahudiler, O'na küfrettiler, onu dövdüler ve hapsettiler. O'nu hainlikle suçladılar ve "Keldaniler hesabına çalışıyorsun" diye bağırdılar. O'nu tutuklayıp zindana kapattılar. Daha sonra onu çamurlara batırıp, açlıktan ölmesi için halatlarla bir yeraltı mahzenine indirdiler. (Ayrıntılı bilgi için bkz. Yeremya 15: 10, 18: 20-23, 20: 1-18 ve 36-40) .
6) "Ey Kudüs, gönderilen peygamberleri öldüren ve kendisine gönderilenleri taşlayan Kudüs!?" (Matta 23: 37) .
7) Yahya Peygamber (a.s.) Yahuda kralı Herod'un sarayında açıkça işlenen ahlâksızlıkları görünce, bunlara karşı çıktı ve yakalanıp hapsedildi. Daha sonra ona kin besleyen, kralın karısı Herodias tarafından başı kesilmek üzere bir gardiyana teslim edildi. Adam gitti ve hapiste onun başını kesip, başını tabak içinde kralın karısına sundu. Böylece Allah'ın elçisi hiçbir neden yokken öldürülmüş oldu. (Markos 6: 17-29)
8) Yahudi alimlerinin ve sahiplerinin kötü düzenlemelerinin son kurbanı, onları iki yüzlülükleri ve günahları yüzünden azarlayan ve doğru yola gelmelerini tavsiye eden İsa Mesih'ti. Bu "suç"u nedeniyle O'na bir tuzak kurup öldürmeyi planladılar. O'nun on iki havarisinden biri olan Yahuda'yı (ihanet etmesi için para vererek) satın aldılar ve Hz. İsa'yı (a.s.) yakalamak ve başrahibin evine götürmek üzere, kılıçlar ve sopalarla büyük bir kalabalık gönderdiler. O'nu bağladıktan sonra götürüp Roma valisi Pontius Pilate'ye teslim ettiler. O'na ölüm cezası verdirebilmek için hakkında yalan deliller öne sürdüler. O kadar ileri gittiler ki, Pilate'den festivalde lütuf göstererek bir katil olan Barabbas'ı serbest bırakıp, Hz. İsa'yı (s.a.) çarmıha germelerini istediler. (Matta 27: 22-26)
Bu ayette, Kur'an İsrailoğulları'nın tarihindeki en utanç verici bölüme değinir ve onların Allah'ın lânet ve gazabını hakettiklerini bildirir. Onlar, aralarından kanuna ve ahlâka en aykırı kişileri seçmişler, onları önder ve başkan yapmışlar, en iyi insanları ise ya zindana, ya da darağacına göndermişlerdir.