DENİZLERDEKİ KARANLIK VE İÇ DALGALAR
“Ya
da (inkar edenlerin amelleri) engin bir denizdeki karanlıklara benzer;
onun üstünü bir dalga kaplar, onun üstünde bir dalga, onun da üstünde bir
bulut vardır. Bir kısmı bir kısmı
üzerinde
olan karanlıklar; elini çıkardığında onu bile neredeyse göremeyecek. Allah
kime nur vermemişse, artık onun için nur yoktur.„
(Nur Suresi, 40)
Derin denizlerdeki genel ortam "Oceans" adlı kitapta şu şekilde tanımlanmaktadır:
Bugün biliyoruz ki, derin denizlerdeki ve okyanuslardaki karanlık, yaklaşık olarak 200 m. ve daha derin yerlerde olur. Bu derinlikte, hemen hemen hiç ışık yoktur. 1000 m.'nin altındaki derinliklerde ise artık hiçbir şekilde ışığa rastlamak mümkün değildir.Günümüzde bir denizin genel coğrafi yapısı, içinde yaşayan canlıların özellikleri, tuzluluk oranı gibi bilgilerin yanısıra içerdiği su miktarı, yüzölçümü ve derinliği gibi bilgileri de edinmek mümkündür. Günümüz teknolojisi kullanılarak üretilmiş olan denizaltı gibi araçlar ve çeşitli özel aletler bu bilgilere ulaşmakta kullanılan en önemli aracıdırlar.
Günümüz teknolojisi ile yapılan ölçümlere göre Güneş ışığının %3-30'u deniz yüzeyinde yansıtılır. İlk 200 metredeyse ışık spekturumunun mavi ışığı en son olmak üzere 7 rengin tümü ardı ardınca emilir.1000 m'nin altındaki derinliklerde ise artık hiçbir şekilde ışığa rastlamak mümkün değildir.Bu bilimsel gerçeğe 1400 yıl önce Kuran-ı Kerim'in Nur Suresi'nde, 40. ayetinde dikkat çekilmiştir. |
Bir
insanın bu aletler olmadan 40 m.'den daha derine dalması ise neredeyse
imkansızdır. Bununla birlikte bir insanın yardımsız olarak okyanusların
200 m. civarındaki karanlık derinliklerinde yaşaması da kesinlikle mümkün
değildir. Bu nedenle bilim adamları denizler hakkındaki detaylı bilgileri
çok yakın zamanlarda keşfetmişlerdir. Oysa Nur Suresi'ndeki ayette geçen
"engin denizlerin karanlık" olduğu ifadesi bundan 1400 sene önce haber
verilmiştir. Hiçbir teknolojinin dolayısıyla insanların denizlerin derinliklerine
dalacak araçlarının olmadığı bir dönemde böyle bir bilginin verilmiş olması
elbette Kuran mucizelerinden biridir.
Bununla birlikte Nur Suresi'nin 40. ayetinde belirtilen "…engin bir denizdeki karanlıklara benzer; onun üstünü bir dalga kaplar, onun üstünde bir dalga, onun da üstünde bir bulut vardır…" ifadesi de Kuran'daki başka bir bilimsel mucizeye işaret etmektedir: Bilim adamları yakın zamanda "farklı yoğunluktaki katmanlar arasında yoğunluk ara yüzlerinde meydana gelen iç dalgalar"ın olduğunu bulmuşlardır. İç dalgalar deniz ve okyanusların derinliklerini kaplar çünkü derin denizlerin, üzerlerindeki sudan daha fazla yoğunlukları vardır. İç dalgalar yüzey dalgaları gibi davranır. Yüzey dalgaları gibi onlar da kırılabilir. İç dalgalar, insan gözüyle görülemez ancak belirli bir bölgedeki sıcaklık ve tuzluluk değişiklikleri incelendiğinde bu dalgalar fark edilebilir. |
Ayetteki
ifadelerle yukarıdaki anlatım birbirleriyle tamamen paraleldir. Yapılan
araştırmalar olmadan bir insan ancak denizin yüzeyinde bulunan dalgaların
varlığını bilebilir. Bunların dışında denizin içinde meydana gelen dalgalanmalardan
haberdar olması ise mümkün değildir. Ama Nur Suresi'nde Allah denizlerin
derinliklerindeki ikinci bir dalga şekline dikkat çekmiştir. Elbette bilim
adamlarının yakın zamanlarda keşfettikleri bu gerçek de, Kuran'ın Allah
sözü olduğunu bir kez daha gözler önüne sermektedir.