İSLAM VE İSLAM'IN ŞARTLARI
İslam, Hz. Muhammed
(s.a.v.)'in Allah'tan aldığı kesin olarak bilinen dini emir ve yasakları
kalb ile doğrulayıp, bu emir ve yasakların gereği olan iş ve davranışları
yapmaktır.
İslam'ın şartları beştir:
1. Allah'tan başka hiç bir ilah olmadığını, Muhammed
(s.a.v.)'in Allah'ın kulu ve elçisi olduğunu kesin surette bilmek ve bunan
inanmak. (Kelime-i Şehadet getirmek. - İman nedir? Nasıl İman Edilir? bölümüne
bakınız!- )
2. Namaz kılmak.
3. Ramazan orucunu tutmak.
4. Zekat vermek.
5. Haccetmek.
MÜKELLEF
Mükellef Kime Denir?
Erginlik çağına gelen akıllı insanlara mükellef denir.
Mükellef, dinin emirlerini yapmak ve yasaklarından sakınmakla
sorumludur. Mükellef sayılmak için insanda iki şartın bulunması gerekir;
1– Akıllı olmak,
2– Erginlik çağına gelmek.
Akıllı olmayan deliler ile erginlik çağına gelmemiş çocuklar
mükellef değildirler.
Erginlik (büluğ) çağı, çocukların vücut yapılarına
ve iklim şartlarına göre değişir. Erginlik erkek çocuklarında oniki ile
onbeş, kız çocuklarında dokuz ile onbeş yaşları arasında olur. Onbeş yaşını
bitirdiği halde kendisinde erginlik belirtileri görülmeyen çocuklar erkek
olsun, kız olsun erginlik çağına gelmiş sayılır ve dinin emir ve yasaklarına
uymakla sorumlu olurlar.
Mükellefle İlgili Hükümler
Mükellefle ilgili hükümler sekizdir. Bunlara "Ef'al-i Mükellefin"
denir:
1) Farz:
Dinimizce, yapılması kesinlikle emredilen şeye farz denir.
Namaz kılmak, oruç tutmak ve zekât vermek gibi.
Farzın Hükmü: Farz olan görevleri yapan, karşılığında sevab kazanır.
Özürsüz olarak yapmayan azabı hak etmiş olur. Farzı inkâr eden dinden çıkar.
Farz İki Çeşittir:
a) Farz-ı Ayın: Her mükellefin yapması gereken farz demektir. Beş
vakit namaz kılmak gibi.
b) Farz-ı Kifaye: Bazı mükelleflerin yapması ile diğerlerinin yapması
gerekmeyen farz demektir. Cenaze namazı kılmak gibi. Bazı müslümanlar bir
ölünün cenaze namazını kılarsa farz olan görev yerine getirildiğinden,
diğer müslümanların ayrıca o ölü için cenaze namazı kılmaları
gerekmez.
2) Vacib:
Farz kadar kesin olmamakla beraber kuvvetli bir delil ile yapılması
emredilen şeye vacib denir. Bayram namazı kılmak, fıtır sadakası vermek ve
kurban kesmek gibi.
Vacibin Hükmü: Vacipleri yapan sevab kazanır. Özürsüz olarak
yapmayana azap gerekir.
3) Sünnet:
Farz ve vacipten başka Peygamberimizin ibadet niyetiyle yaptığı
şeye sünnet denir.
Sünnet İkiye Ayrılır:
a) Sünnet-i Müekkede: Peygamberimizin çoğu zaman yaptığı, pek az
terkettiği sünnete Sünnet-i Müekkede denir. Sabah, öğle ve akşam namazlarının
sünnetleri gibi.
b) Sünnet-i Gayri Müekkede: Peygamberimizin ara sıra yaptığı sünnete
Sünnet-i Gayri Müekkede denir. İkindi namazının sünneti ile yatsının ilk
sünneti gibi.
Sünnetin Hükmü: Sünnetleri yapan sevab kazanır. Peygamberimizin şefaatine
nâil olur. Sünneti bile bile terk edenler azarlanır.
4) Müstehab:
Peygamberimizin bazen yapıp, bazen de yapmadığı şeye Müstehab
denir. Kuşluk namazı kılmak gibi.
Müstehabın Hükmü: Müstehab olan şeyleri yapan sevab kazanır,
yapmayan azarlanmaz.
5) Mübah:
Mükellefin yapıp yapmamakta serbest olduğu şeylere mübah
denir. Oturmak, yürümek ve uyumak gibi.
Mübah'ın Hükmü: Mübah'ı yapan sevap kazanmaz, yapmayan da günah işlemiş
olmaz.
6) Haram:
Dinimizce yapılması kesin olarak yasaklanan şeye Haram
denir. Haksız yere adam öldürmek, hırsızlık yapmak, içki içmek, kumar
oynamak, domuz eti yemek, anne ve babaya karşı gelmek gibi.
Haramın Hükmü: Haramı işleyen kimse ceza ve azabı hak etmiş olur.
Allah korkusundan dolayı haramdan kaçınan sevab kazanır. Haramı inkâr eden
dinden çıkar.
7) Mekruh:
Haram kadar kesin olmamakla beraber, dinimizce yapılmaması
istenen şeye mekruh denir.
Mekruh İkiye Ayrılır:
a) Kerahet-i Tahrimiyye=Harama Yakın Mekruh: Vacipleri yerine getirmemek
gibi.
Hükmü: Böyle bir mekruhu işlemekten sakınan sevab kazanır. Yapan günah
işlemiş olur.
b) Kerahet-i Tenzihiyye=Helâla Yakın Mekruh: Sünnet ve müstehapları
yapmamak gibi.
Hükmü: Bu gibi mekruhlardan sakınanlar sevab kazanır, işleyenlere
ceza gerekmez.
8) Müfsid:
Başlanmış olan bir ibadeti bozan şeylere denir. Namaz kılarken
konuşmak, oruçlu iken bilerek yiyip içmek gibi. Konuşmak namazı,yiyip içmek
de orucu bozar.
Hükmü: Özürsüz olarak ve bile bile ibadeti bozmak azabı gerektirir.