Hanzala
Bedir gazâsında bulundu. O zaman henüz bekârdı. Bedir gazâsından bir müddet
sonra Abdullah bin Übey’in kızı Cemîle ile nikâhlandı. Ertesi gün de Uhud’da
Kureyş müşrikleriyle çarpışılacaktı.
Hanzala geceyi Medîne’de hanımının yanında geçirmek için Resûlullahtan izin
istedi. Peygamberimiz de müsâade buyurdu. Hanımı Cemîle ile o gece
beraber kaldı. Cumartesi günü sabahleyin Uhud’a yetişmek için, telâştan
gusletmeyi unutup çok acele yola çıktı.
Ne lüzûm vardı?
Yola çıkacağı sırada, hanımı Cemîle, orada bulunan kavminden dört kişiyi
çağırdı ve Hanzala ile evlendiklerini söyleyip, onları şâhid tuttu. Oradaki
dört şâhid sordular:
- Buna ne lüzûm vardı?
Cemîle dedi ki:
- Rü’yâmda semânın açıldığını ve Hanzala içeri girdikten sonra
kapandığını gördüm.
Peygamberimiz Uhud’da harp için safları düzeltirken Hanzala yetişti ve
Eshâb-ı kirâm arasına karıştı. Hz. Hanzala diğer sahâbîler gibi cansiperane
müşriklerin üzerine atıldı. Şehîdlik mertebesine kavuşmak için durmadan
savaştı. Daha sonra müşrikler bozuldular, dağılıp kaçmaya başladılar.
Hz. Hanzala, Ebû Süfyân’ın önünü kesti. Üzerine hücûm etti. Ebû Süfyân yere
düştü. Korkudan ne yapacağını şaşıran Ebû Süfyân;
- Ey Kureyş, ben Ebû Süfyân’ım! Hanzala beni öldürecek, yetişin, diye sesi
çıktığı kadar bağırmaya başladı.
Müşriklerden birçokları Ebû Süfyân’ın sesini işittikleri hâlde, kendi
canlarının derdine düştüklerinden hiç aldırış eden olmadı. Fakat Şeddâd bin
Esved, Hz. Hanzala’ya arkadan yaklaşıp hâince, sırtından mızrakladı.
Hanzala mukâbele etmek istedi. Fakat îmândan nasîbi olmıyan bu müşrik, ikinci
bir darbe daha vurup, Hanzala’yı şehîd etti. Hanzala şehîd olunca,
Peygamberimiz buyurdu ki:
- Ben Hanzala’yı meleklerin gökle yer arasında, gümüş bir tepsi
içinde, yağmur suyu ile yıkadıklarını gördüm.
Ebû Useyd Sa’îd diyor ki:
“Gidip Hanzala’ya baktım. Başından yağmur suyu akıyordu. Döndüm, bunu
Resûlullaha haber verdim. Peygamberimiz hanımına haber gönderip bunun
sebebini sordu. O da Uhud’a çıktığı zaman Hanzala’nın cünüb olduğunu
bildirdi.”
Hanzala
bizdendir
Hz. Hanzala Uhud’a yetişmek için çok acele edip, yetişememek korkusu kendini
kapladığından, acele ile gusletmeyi unutmuştu. Bundan sonra Hanzala’nın adı Gasîl-ül-Melâike=Melekler
tarafından yıkanmış kimse diye anıldı. Medîne’de Eshâb-ı kirâmın Evs
kabîlesinden olanlar, “Melekler tarafından yıkanan Hanzala bizdendir” diye
iftihâr ederlerdi.
Hanzala bi’setten ya’nî Peygamber efendimizin da’vetinden önce de îmân sâhibi
olup, Allahın birliğine inanır, putlara tapmazdı. Hanîf dîninde idi. Böylece
hanımının rü’yâsı hakîkat olup, Uhud savaşında Hz. Hanzala şehîd oldu.
Abdullah isminde bir oğulları oldu. Abdullah bin Hanzala olarak tanınan bu
oğlu, Yezîd zamanında şehîd edildi.
|