VI. FİKRİ HAKLAR VE İNTERNET
A.İNTERNET İÇERİĞİNDE ESER SAHİPLİĞİ VE ESER TÜRLERİNE GÖRE
KORUMA
Fikir ve Sanat Eserleri Kanunu ilk maddesindeki düzenlemesi ile, “sahibinin
hususiyetini taşıyan ... ilim ve edebiyat, musiki, güzel sanatlar veya sinema
eserleri sayılan her nevi fikir ve (veya) sanat mahsulü”, eser
olarak nitelendirilmiş ve sadece eser olan yaratılara koruma sağlanmıştır.
Bu tanımdan yola çıktığımızda bir maddenin eser sayılabilmesi için;
fikri bir emeğin ürünü olması, yaratanının özelliklerini taşıması ve
aşağıda belirteceğimiz eser türlerinden birinin kapsamı içinde
nitelendirilmesi gereklidir.
Kanunda fikir ve sanat eserleri ;
-Dil ve yazı ile ifade edilen eserler,
-Bilgisayar programları ve bunların hazırlık tasarımları,
-Danslar, ve sözsüz sahne eserleri,
-Teknik ve ilmi fotoğraflar, haritalar, planlar, krokiler,resimler,
maketler, mimarlık ve şehircilik ve sahne
tasarımları olan ilim ve edebiyat eserleri,
-Her nevi sözlü ve sözsüz besteler olan müzik eserleri,
-Resimler, desenler, güzel yazılar, çeşitli maddelerin üzerine yapılan
eserler, kaligrafi ve serigrafi,
-Heykeller, kabartma ve oymalar,
-Mimarlık eserleri,
-El işleri, tekstil ve moda tasarımları,
-Fotoğrafik eserler ve slaytlar,
-Grafik eserler,
-Karikatürler
-Her tür tiplemeler olan güzel sanat eserleri,
-Sinema eserleri,
-Diğer bir eserden yararlanılarak oluşturulan; tercümeler, roman,
hikaye, şiir, piyes gibi bir eserden yararlanılarak oluşturulan bir başka
eser, musiki, güzel sanat,ilim ve edebiyat eserinden filme alınma ve radyo ve
televizyonla yayına müsait hale getirilenler, müzik aranjman ve tertipleri, külliyatlar,
seçme ve toplamalar,bir eserin izah ve şerhi ile işleyenin özelliklerini taşıyan
işlenmelerdir.
Bu eserlerin sahibi olan yaratıcılar manevi ve mali haklara
sahiptirler.
Eser sahiplerinin manevi hakları; eseri istediği zaman ve tarzda kamuya
sunma hakkı, eserin içeriği hakkında bilgi verme hakkı, eser sahibinin adını
gösterme hakkı, eserde değişiklik yapılmasını yasaklama hakkı ve eserin
bütünlüğünü koruma hakkıdır. Bu haklar eserin yaratıcılarına ve onların
mirasçılarına ait olup başkalarına devredilemez.
Eser sahibinin mali hakları ise; işleme, çoğaltma, yayma, temsil
(sunum), radyo ile yayın ve pay ve takip haklarıdır.
Bu saydığımız haklar yaratıcı olan eser sahipleri ve mirasçılarına
ait olmakla beraber, bir eseri icra eden sanatçılar, o eserin yapımını sağlayan
yapımcılar ile o eseri veya işlenmelerini ilk defa kayıt eden radyo ve
televizyon kuruluşları da eser sahibine komşu haklara sahiptir ve bunlar da
mali ve manevi hakları kendi fiilleri doğrultusunda kullanabilirler. Bunlar dışında
FSEK 8. maddeye göre aralarındaki özel sözleşmeden veya işin mahiyetinden
aksi anlaşılmadıkça memur, hizmetli ve işçilerin yarattıkları eserlerin
mali hak sahipleri bunları çalıştıran ve tayin eden kişilerdir. Yaratıcılar
manevi haklara sahip olmakla birlikte yukarıda sayılan mali haklar çalıştıranlarındır.
Tüzel kişilerin organları hakkında da bu kural geçerlidir.
Bir eserin sahibi onu yaratan, meydana getiren olduğundan sayılan
hakları kullanma yetkisi de kendisine aittir. Bu haklardan mali hakları yazılı
bir şekilde başkalarına sınırlı veya sınırsız olarak devredebilir. Bu
nedenle bir eseri kullanabilmek için eser sahibi veya devrettiği ve yetki
verdiği kişilerden izin alınması genel kuraldır. Ancak bu kuralın
istisnaları da vardır. Bu istisnalar yani eser sahibi veya yetkili kişilerden
izin alınmadan eserin kullanılabilme halleri ve kullanılabilen eserler;
-Kamu yararı amacıyla güvenlik ve adli amaçlarla,
-Mevzuat ve mahkeme kararları,
-Nutuklar,
-Yayınlanmış eserlerde umumi mahallerde eğitim ve öğretim amacıyla
,
-Hayır için yapılan müsamerelerde,
-Eğitim ve öğretim amacıyla seçme ve toplama yapma amacıyla,
-Bazı bölümlerin belli olacak şekilde kaynak gösterilerek iktibası
amacıyla,
-Özel çaba ile elde edilenlerde 24 saat sonra kullanma sınırlamasına
uyularak günlük haber ve bilgiler,
-Basın özetleri,
-Röportaj için yayınlamak amacıyla,
-Kar amacı güdülmeksizin ve sahibinin meşru menfaatlerine zarar
vermeksizin şahsi kullanım amacıyla,
-Bazı sınırlamalarla güzel sanat eserlerini umumi mahallerde teşhir
amacıyla,
-Tanıtım amacıyla kısa tespitlerdir.
İnternet (web) sayfalarının oluşturulmasında fiziksel bir emek ve zamanın
yanı sıra, zihinsel bir emeğin de harcandığı her türlü tartışmadan
uzaktır. Dolayısıyla fikrî çabanın bir ürünü olan İnternet sayfalarının
FSEK md. 1'de öngörülen diğer şartları ihtiva etmesi, özellikle “eser
sahibinin hususiyetini taşıması” ve böylece diğer eserlerden ayrılması
kaydıyla FSEK kapsamındaki korumadan yararlanacağı şüphesizdir. Korumanın
sağlanabilmesi için düşüncenin (ide), İnternet ortamında şekillenmiş
olması yeterlidir.[1]
Burada içeriğin yanısıra grafik tasarımının da koruma kapsamında olduğunun
altını çizelim. Ek olarak eğer eser aynı zamanda bir endüstriyel tasarım
da oluşturuyorsa FSEK kapsamı dışında da korunur.
İnternet ortamında sunulanlar metin, resim, grafik, bilgisayar programı
gibi her biri eser olan birçok unsurdan oluşmaktadır. Özellikle internet
sayfalarının kaydedildiği bir bilgisayar
programı olan HTML kaynak kodları FSEK md. 2/1’ e göre, “her biçim altında
ifade edilen bilgisayar programları ve bir sonraki aşamada program sonucunu doğurması
koşuluyla bunların hazırlık tasarımları” olduğundan açıkça
“eser” kabul edilmiştir. Eğer oluşturulan içerik; ara yüze temel oluşturan
düşünce ve ilkeleri de içine almak üzere bir bilgisayar programının
herhangi bir öğesine temel oluşturan düşünce ve ilkelerden oluşuyorsa bu
durumda eser sayılmaz ve korumadan yararlanamaz . İnternet web sayfası, sitesi ve
içeriğinin eser sayılması hakkındaki bir diğer düzenleme de FSEK md. 6/11
de bulunmaktadır. Burada, “bir bilgisayar programının uyarlanması, düzenlenmesi
veya herhangi bir değişim yapılması” “işlenme eser” olarak kabul
edilir denmektedir. Ayrıca bu maddede “belli bir maksada göre ve hususi
bir plan dahilinde verilerin ve materyallerin seçilip derlenmesi sonucu ortaya
çıkan veri tabanları –içindeki tek tek veri ve materyal hariç-”
yine işlenme eser sayılır ve korumadan yararlanır. Bununla birlikte özellikle
elektronik ortamda depolanan veya düzenlenen ve FSEK madde 1 anlamında
"eser" olarak nitelendirilemeyen veri tabanlarının korunmasına ilişkin
olarak Avrupa Topluluğu'nun 96/9 sayılı "Veri Tabanları Yönergesi"ne
paralel ve daha kısa süreli bir korumanın benimsenmesi ve bu konuda yasal düzenleme
yapılması yerinde olacaktır. [2] Bu açıklamaların ardından öncelikle
web sitesinde yaratım aşamasından başlayarak eser sahibi kimdir ve bu eser
sahipliği devrinde ne gibi hukuk kuralları geçerlidir, onları inceleyelim. FSEK 8. madde doğrultusunda
“bir eserin sahibi onu meydana getirendir” ana kuralı ile eser sahipliği
belirlenmektedir. Bu nedenle internet içeriği öncelikle onu yaratan kişiye
aittir. Eğer bu kişi aynı zamanda site sahibi ise bir sorun yoktur.Ancak bu
kişi bu içeriği yaratırken müzik, resim, ilim veya edebiyat eserlerini işleyip
bağımsız bir eser olan “işlenme eser” yaratıyorsa, bu bağımsız eser
sahiplerinden FSEK 52. madde doğrultusunda yazılı bir sözleşme ve
tasarrufla izin almış olmalıdır. Özellikle işlenmelerde eserde değişiklik
yapılacaksa bu manevi hak, mali haklara bir başka üçüncü kişi sahip olsa
bile sadece yaratıcı eser sahibine ait olduğundan bu alanda da izin
gereklidir. İçeriğin hazırlanmasında
biraz daha karmaşık görünen, genel olarak rastlanan içeriğin, sitenin ve
bağımsız bir eser olan veri tabanı yaratmanın üçüncü kişilere çeşitli
biçimlerde yaptırılmasıdır. FSEK 8. maddeye göre; site ve içerik
yaratımı çalıştıran ve tayin eden olan gerçek veya tüzel kişinin işçisi
veya hizmetlisi tarafından yapılmış olursa ve eserin mali hak sahibinin işçi
veya hizmetli olduğu, özel olarak bir sözleşme ile düzenlenmemişse veya işin
mahiyetinden aksine bir sonuç çıkarılması mümkün değilse, siteyi hazırlayan
kişi, eserin sahibi olmakla birlikte eserden kaynaklanan malî haklar ve her türlü
yararlanma, kullandırma ile devir hakları işverene ait olur.
Site ve içerik, sahibi tarafından bir üçüncü kişiye, mesela bir
bilgisayar şirketine veya yapım şirketine hazırlatılmış olabilir. Bu
durumda tarafların arasında yazılı sözleşme önem kazanır. Sözleşme ile
bu haklar hazırlatana devredilmedikçe mali ve manevi haklar yaratanlardadır.
Fakat mali haklar sözleşme ile devredilebilir. Bazı bilim adamları bu işin
hizmetli ve işçi düzenlemesinde olduğu gibi istisna veya vekalet ilişkisine
dayandığından mali hak sahibi çalıştırandır deseler bile[3]
bu yorum mahkemelerce kabul edilmeyebilir. Bu sebeple işi sağlama bağlayıp
yazılı sözleşme ile mali hakları devralmak gerekir kanaatindeyim. Burada
eserin daha sonra güncellenmesi ise yeni “işlenme eserler” doğuracağından
ve eserde değişiklik yapılması sadece eser sahibinin manevi hakkı olduğundan
bunun devri sorun yaratır. Bu sorunu aşmak için en azından işlenmeler hakkında
önceden izin alınmasında yarar vardır.
Bu alandaki bir başka dikkat edilmesi gereken konu ise, FSEK 48. maddeye
göre, eserin devredilmesinin eğer eser henüz meydana getirilmemiş veya
tamamlanmamışsa geçerli olmamasıdır. Bu nedenle bu tip yapım sözleşmelerinin
mali hakların devri hükümlerini taşıması yerine FSEK 50. maddeye göre
yaratıldıktan sonra devrini taahhüt eden tasarruflar şeklinde yapılması
gereklidir.
Ek olarak belirtmeliyiz ki internet içeriği ve tasarımı sürekli değişikliği
gerektirdiğinden yukarıda belirttiğimiz gibi yaratıcıların yarattığı
ana eserin ve veri tabanının sürekli değişikliği gerekmektedir. Eserde değişiklik
yapma şeklindeki bu manevi hak ise sadece eser sahibine ait olduğundan mali
hakları alan veya bunlara sahip olan kişilerin, bu ana eseri işleyerek
eser niteliğine sahip yeni bağımsız eser yaratmak koşuluyla işlenme
haklarını eser sahibinden almaları gerekmektedir.
Bazı durumlarda ise, servis sağlayıcı Web sitesinin hazırlanmasını
da taahhüt eder. Bu son şıkta ise, doğal olarak çalıştıran ve tayin eden
ilişkisi olmadığından telif hakkı servis sağlayıcı şirkete ait olacaktır.
Şirket bu işi bir üçüncü kişiye yine çalıştıran ve tayin eden sıfatı
olmadan yaptırmış ise, telif hakkı da, aksine bir sözleşme olmadıkça,
hazırlayan yaratıcı kişiye ait olacaktır .
E-mail konusunda ise FSEK md. 85 hükmünden yararlanılması mümkündür.
Anılan madde; mektup, hatıra ve benzeri yazıların gerek bunları yazmış
olan kişilerin ve gerekse muhataplarının izni olmadan yayınlanmasını
yasaklamaktadır. Şu halde, bir e-mail'in mektup benzeri olduğu düşünülürse
yazanın veya muhatabının rızası olmadan bulunduğu elektronik ortamdan alınarak
yayınlanması ceza ve tazminat sorumluluğunu gerektirecektir. [5]
İnternet sitelerinin içeriğinde
şiir, hikaye, makale, deneme, bilgisayar programları gibi ilmi ve edebiyat
eserleri, bediî niteliği bulunmayan teknik ve bilimsel çizimler, sözlü ya
da sözsüz musikî eserleri, güzel sanat eserleri, bunların resimleri, hatta
sinema eserlerinin kullanıldığını görmekteyiz. Bu bağımsız eserlerin İnternet
ortamında korunması sorunu gündeme gelmektedir. Yukarıda da belirttiğimiz
gibi site ve içerikte kullanılan eserlerin, eser sahiplerinden yazılı izin
alınmadan kullanılması veya bunların işlenmesi yoluyla “işlenme”,
“seçme ve toplama eser” veya “külliyat” şeklinde yahut başka biçimlerde
bağımsız eserlerin yaratılması mutlaka eser sahiplerinin iznini
gerektirmektedir. Bu başlık altında şu iki olasılığın
birbirinden ayrı olarak incelenmesi ve değerlendirilmesi zorunludur. İlki,
FSEK birinci madde hükmü kapsamına giren bir eserin eser sahibinin onayı ile
İnternet ortamında kullanıcılara sunulması; ikincisi ise, üçüncü kişilerin
-yetkisiz olarak- fikrî haklar açısından korunan bir eseri İnternet ortamında
kullanıcılara sunmaları. [6] 1.
Eserin İnternet Ortamında Sahibinin Rızası İle Kullanıcılara
Sunulması O ana kadar hiçbir araçla kamuya
sunulmamış olan ve sahibi veya birkaç sınırlı kişinin bilgisinde olan bir
eserin, veri tabanının veya sitenin internet ortamına aktarılması ve
internet kullanıcılarının bilgilerine sunulması Kanun’a göre “umuma
arz” olarak kabul edilir. Umuma arz yetkisi münhasıran eser sahibine aittir.
Eser sahibi bu konuda üçüncü kişileri de yetkilendirebilir.
Eser sahibinin onayı ile (bizzat eser sahibi veya onun yetki-izin verdiği
bir üçüncü kişi tarafından) İnternet ortamına aktarılması da,
kesinlikle eser sahibinin diğer manevi ve mali haklarından feragat ettiği
anlamını taşımayacaktır. İlke olarak eser sahibi FSEK'nun kendisine sağladığı
diğer bütün haklardan yararlanabilir. Ancak İnternet ortamındaki bir eserin
üçüncü kişilerin (İnternet kullanıcılarının) müdahalesine oldukça açık
olması ve bu müdahaleye eser sahibinin -bir anlamda- izin vermesi, özellikle
FSEK kapsamındaki mali hakların (özellikle çoğaltma ile yayma hakkının)
ve bu hakların sınırlandırılmasına (özellikle tükenme ilkesi ile kişisel
kullanıma) ilişkin istisnaların kapsamının belirlenmesi ve elektronik iletişim
açısından yeniden gözden geçirilmesi sorununu gündeme getirecektir. Aynı
şekilde bilgisayar programlarının yüklenmesi, görüntülenmesi, çalıştırılması,
iletilmesi ve depolanmasını da kesinlikle yasaklayan FSEK md. 22/3 hükmü,
sahibinin izni ile İnternet ortamına taşınan bilgisayar programları açısından
sorun yaratabilir.[7] FSEK 22. maddeye göre, çoğaltma
hakkı münhasıran eser sahibine aittir. Eserlerin aslından ikinci bir kopyasının
çıkarılması, eserin nakli veya tekrarına yarayacak şekilde kayıt edilmesi
çoğaltma sayılır. Eğer amaç bunları çoğaltma ise bunu sağlamak için yüklenme,
depolama ve iletme de çoğaltma kapsamındadır. FSEK 38’e göre ise, başkalarına
sunulmaması ve yayınlanmamak kaydıyla internetteki bir programı şahsi amaçla
kullanma amacıyla çoğaltma sadece parayla satılan programlardaki gibi
sahibinin meşru menfaatine zarar vermeme şartıyla hukuken olanaklıdır. Bir programı para ile satın alan
veya para ile satılamayan bir programı şahsi kullanım amacıyla indiren kişi
programın altında yatan sistemi gözlemleyebilir ve tetkik edebilir.Bilgisayar
programının içindeki kodu ve kod formunu çoğaltma ise, ancak ara işlerliği
sağlamak için mümkündür. Ancak bu çoğaltma, ara işlerlik amacı dışında,
benzer bir programın geliştirilmesi, üretilmesi veya pazarlanması veya bu yönde
bir faaliyet için başkalarına vermek amacıyla ve nihayet para veya üyelik
ile yararlanılıyorsa bu yararlanma ile çelişir şekilde ve sahibinin zararına
yapılamaz. Bu kuralı internetteki sitelerdeki eserlere ve veri tabanlarına da
uyarlayabiliriz.
Eserini İnternet ortamında kullanıcıların hizmetine sunan
veya buna muvafakat eden eser sahibi, en azından şahsi kullanım için bir müdahaleye
de izin vermiş kabul edilebilir. FSEK 38. maddenin yanı sıra eser, kamuya
sunulurken dijital ortamda kopyalama belirli şartlara, özellikle belirli bir
ücret ödenmesi kaydına bağlanabileceği gibi, kopyalamayı önleyici
teknolojik imkanlardan da yararlanılabilir. [8]
Bu durumda sınırlamaların aksine yararlanma hukuka aykırı olur.
2.Eserin İnternet Ortamında Sahibinin Rızası Alınmadan
Kullanıcılara Sunulması Eğer eser yetkisiz kişilerce ve
izinsiz olarak internette sunuluyorsa tazminat ve ceza davaları söz konusu
olur. Yine aynı davalar eseri kitap veya film olarak yayınlama hakkı olan kişinin
bu eseri başka bir yayın türü olan internette yayınlaması da hukuka aykırıdır.
Zira FSEK 52. maddeye göre eser sahibinin mali haklarından biri olan temsil
(sunma) ve yayın; ancak konusu olan hakkı açıkça gösteren yazılı bir sözleşme
veya tek taraflı bir izin tasarrufu ile sözkonusu olabilir.
Bir eserin tüm yayın araçlarında yayınını amaçlayan bir sözleşmede
genel bir ifade ile her tür çoğaltma, yayma veya yayın hakkı alınmışsa
kanaatimce buna internette dahildir. Bu yorum yapılırken
sözleşmenin diğer hükümleri ve bütünündeki amaç da göz önüne
alınmalıdır. Yani kitap basımı için yapıldığı diğer hükümlerinden açık
olan bir sözleşme ile bu kitabın internette yayını sağlanamaz. Her tür çoğaltma,
yayma ve yayınlama hakkını kapsayan izinler ya sadece bu kişiye verilir ve münhasırdır
yani başkasına da eser sahibince verilmez. Ki buna tam ruhsat deriz ve bu izni
alan bunu başkalarına da devredebilir. Veya sadece basit ruhsat (izin) denen
bir yöntemle eser sahibi veya devralan kişi tarafından üçüncü kişilere
devredilmemek üzere verilebilir. Bu durumda eser sahibi aynı hakkı başkalarına
da verebilir. Burada aklımıza gelen bir konu
ise, web kullanıcılarının bunları başkalarına sergilemesi için FSEK 40
ve 41. maddelerini kullanılıp kullanılmayacağıdır. Bu iki düzenleme
sadece kamuya açık mahalleri kapsamaktadır. Şu anki kapalı yerlerde
internet kullanımı kamuya açık alan kapsamında değerlendirilemeyeceğinden
bu olanak yoktur. Ama İnternet yoluyla kamuya açık bir alanda yayın yapılıyorsa
bu olasılık halinde eser sahiplerinden izin alınmadan ve maddenin imkan tanıdığı
kadarıyla bir sergileme söz konusu olabilir düşüncesindeyim. Eser sahibinin hakları FSEK 66
vd. hükümlerinde ayrıntılı bir şekilde öngörülen hukuk ve ceza davaları
ile korunmuştur. Her ne kadar haklara tecavüz tehlikesinin varlığı halinde
tecavüzün men'i (önlenmesi) davası açılabilirse de, İnternet ortamında
vaki tecavüzlerde daha çok tecavüzün tesbiti ile ref'i (giderilmesi) ve
tazminat davaları gündeme gelebilir. Fiilin İnternet ortamında işlenmiş
olması, fiilin, failin ve zararın belirlenmesi noktalarında bazı güçlükler
çıkarabilirse de, genel anlamda koruyucu hükümlerin uygulanması açısından
herhangi bir özellik taşımayacaktır. Bu nedenle FSEK'nun koruyucu hükümleri
İnternet ortamında gerçekleşen ihlaller açısından da aynen uygulanacaktır. Bu başlık altında son olarak özellikle
müzik siteleri ile ilgili gündeme gelen telif hakkı sorununa da değinmek
istiyoruz. Eser ve/veya komşu hak sahiplerinin izni, bir başka deyişle İnternet
ortamında yayın için gerekli hakların kullanılması konusunda lisans
(ruhsat) alınmaksızın bir musiki eserin İnternet ortamına taşınmasının,
eser sahibinin özellikle çoğaltma ve yayma hakkına tecavüz teşkil edeceği
yukarıda genel hükümler anlatılarak kapsanmıştır. Müzik eserlerinde
bireysel olarak tüm eser sahiplerinden onay alınması ise imkansız olmamakla
beraber çok uzun çabalar gerektirir. İşte bu aşamada uygulamada yeni çözüm
yolları aranmaktadır. Bunların başında ise müzik sitelerini (veya diğer
bilgi bankalarını) yayınlayanların, ilgili Meslek Birlikleri ile görüşme
ve uzlaşmaya çalışmaları gelmektedir. Son dönemlerde geliştirilen bir diğer
yöntem ise, elektronik yönetim sistemidir. Bu sistemde dijital eserler tanıtıcı
kod, eser sahibi, lisans sahibi ve lisans şartları gibi bilgilerle -eserden
ayrılmayacak şekilde- donatılmakta ve böylece eserin sonradan çoğaltılması
elektronik lisans sertifikası alma şartına bağlanmaktadır. Dijital esere
yerleştirilen bilgiler sayesinde de sonradan yapılan kopyaların onaylanmış
mı, yoksa korsan mı olduğunun tespitine çalışılmaktadır. [9] [1] Sait Güran,Teoman Akünal, Köksal Bayraktar, Erdener Yurtcan, Abuzer Kendigelen, Önder Beller, Bülent Sözer, İnternet ve Hukuk, Superonline Workshop Metni, s.35 vd [2] Sait Güran,Teoman Akünal, Köksal Bayraktar, Erdener Yurtcan, Abuzer Kendigelen, Önder Beller, Bülent Sözer, İnternet ve Hukuk, Superonline Workshop Metni, s. 35 vd [3] Şafak Erel, Türk Fikir ve Sanat Hukuku, Ankara, 1998, s.81 [4] Sait Güran,Teoman Akünal, Köksal Bayraktar, Erdener Yurtcan, Abuzer Kendigelen, Önder Beller, Bülent Sözer, İnternet ve Hukuk, Superonline Workshop Metni, s. 28 vd [5] Sait Güran,Teoman Akünal, Köksal Bayraktar, Erdener Yurtcan, Abuzer Kendigelen, Önder Beller, Bülent Sözer, İnternet ve Hukuk, Superonline Workshop Metni, s. 35 vd [6] Sait Güran,Teoman Akünal, Köksal Bayraktar, Erdener Yurtcan, Abuzer Kendigelen, Önder Beller, Bülent Sözer, İnternet ve Hukuk, Superonline Workshop Metni, s. 35 vd [7] Sait Güran,Teoman Akünal, Köksal Bayraktar, Erdener Yurtcan, Abuzer Kendigelen, Önder Beller, Bülent Sözer, İnternet ve Hukuk, Superonline Workshop Metni, s. 35 vd [8] Sait Güran,Teoman Akünal, Köksal Bayraktar, Erdener Yurtcan, Abuzer Kendigelen, Önder Beller, Bülent Sözer, İnternet ve Hukuk, Superonline Workshop Metni, s. 35 vd [9] Sait Güran,Teoman Akünal, Köksal Bayraktar, Erdener Yurtcan, Abuzer Kendigelen, Önder Beller, Bülent Sözer, İnternet ve Hukuk, Superonline Workshop Metni, s. 35 vd |
|