D.ELEKTRONİK TİCARETTE ALICININ BORCUNU ÖDEMESİ

 

Bir ticari satış sözleşmesinin oluşabilmesi için mal ve paranın birbiriyle değiştirilmesi hususunda sözleşmenin taraflarının birbiriyle anlaşması gerekmektedir. Bir ticari sözleşmenin kurulmuş olması için mal ile paranın değiştirilmesi hususunda anlaşma yeterlidir. Satıcının mülkiyeti veya başka bir hakkı nakil borcu ile alıcının bedeli ödeme borcu arasında bir değişim durumu bulunmaktadır. Bunun sonucu olarak daha önce de belirttiğimiz gibi Borçlar Kanununun 182. maddesinin ikinci fıkrasında “aksine gelenek veya sözleşme olmadığı takdirde taraflar borçlarını ayni zamanda ifa ile mükelleftirler” denilmektedir.

Bir ticari satış sözleşmesinde satıcı malı veya hizmeti teslim etmedikçe veya teslime hazır olmadıkça malın bedelini talep edemez. Eğer mal veya hizmetin bedeli talep edilirse, alıcı, satıcının taahhüdü yerine getirmediği def'inde bulunabilir. Alıcı mal veya hizmetin teslimi talebinde bulunursa satıcı da onun bedeli ödemediği def'inde bulunabilir. Bu kuraldan aksine bir gelenek veya sözleşme varsa ayrılınabilir. Örneğin, taksitli satışlarda önce malın teslim edileceği, paranın bir süre sonra ödeneceği kararlaştırılır. Bazen de önce paranın ödeneceği sonra malın veya hizmetin teslim edileceği kararlaştırılabilir. Mesela gazete ve dergilere abonelikte bu durum görülebilir.[1]

Ticari bir sözleşmeden doğan borçların büyük bir kısmının konusu bir paranın ödenmesi ile ilgilidir. Bir ticari sözleşmenin hiç veya gereği gibi ifa edilmemesi halinde ödenmesi gereken tazminat da para ile ifa edilir. Borçlu, vade gününde, bir rakamla gösterilen meblağı vermekle para borcunu ifa etmiş sayılır. Borçlu, borcunu öderken Maliye Bakanlığının belirlediği madeni para kabul hadleri çerçevesinde madeni veya kağıt parayı seçebileceği gibi satıcının kabul etmesiyle bir kredi kartıyla da ödeme yapabilir.

Elektronik ortamda açık ağlarda yapılan ticari alışverişlerde iki yöntem bulunmaktadır. Bunlar SSL (Secure Socket Layer) ve SET (Secure Electronic Transactions) yöntemleridir.

SSL yönteminde satıcı kuracağı kendi web sayfasında satışa sunduğu mal veya hizmete yer verdiği gibi bir sipariş formuna da yer verir. Alıcı bu sipariş formunu doldurur ve kredi kartı numarasını da girmek suretiyle o mal veya hizmetin bedelini ödeyerek sipariş etmiş olur. Böylece icap ve kabul tamamlanarak sözleşme kurulmuş olur. Bundan sonra tarafların sözleşmeden doğan malın teslimi ve paranın ödenmesi borçlarını yerine getirmesi aşamasına geçilir. Satıcı, alıcıya kredi kartı vermiş olan kuruma (daha çok banka) giderek parayı tahsil eder.

Alıcının ödemesi, kredi kartı hesabından ödeme veya banka havalesi ile ödeme şeklinde olabileceği gibi, taraflar arasında kabul edilecek başka yöntemler de uygulanabilir. Ancak burada önemli olan, ödemelerin karşılığında mutlaka makbuz alınmasıdır. Para ile ilgili uyuşmazlıklarda kırk milyonun üstündeki paralarda mutlaka yazılı belge ile ispat zorunludur. Hele banka havalesi yapmışsanız, havale Türk Hukuku’na göre bir borç ödenmesi hükmünde olduğundan , havale makbuzuna mutlaka bu paranın neyin karşılığında ödendiğinin yazılması gereklidir. Çünkü kötü niyetli bir satıcıya havale çıkarırsanız sonra bu kişi, “ bana borcu vardı bu yüzden havale yolladı” diyebilir. Sizde boş yere senelerce “bu bir alışveriş bedeli idi, ben parayı ödedim ama malı alamadım” der durursunuz.  

Elektronik ortamda yapılan ticaretin diğer bir şekli SET yöntemidir. Bu Yöntemde üç taraf bulunmaktadır. Bu taraflar; müşteri, üye işyeri ve finans kurumudur (çoğunlukla banka). Alıcı elektronik ortamdaki alışverişinde kredi kartı yerine finans kurumu tarafından verilen bir sertifika kullanmaktadır. Alışveriş alıcı tarafından onaylandığında sertifika ile ödeme yapılmaktadır. Sertifika numarası sistem tarafından öğrenilmediği ve sanal ortamda dolaşmadığı için başka herhangi bir kimse tarafından numaranın öğrenilme tehlikesi bulunmamaktadır. SET yönteminde taraflar kapalı bir ağ içerisinde işlem gördüklerinden sistemin güvenliği daha etkin bir şekilde sağlanmaktadır. Gerek SSL, gerekse SET yönteminde müşterinin kullanmış olduğu kredi kartı veya sertifikanın numarası ve şifresinin çalınması veya yetkisiz üçüncü ,sahısların eline geçmesi mümkündür.

Bu sistemler basit olmasından dolayı Türkiye'de ve dünyada yaygın olarak kullanılmasına rağmen bazı sakıncaları da taşımaktadır. İnternet ortamında kredi kartı numarası girilerek sipariş yapıldığı için bilgisayar korsanları (hacker ) tarafından bu kredi kartı numarası ele geçirilebilir ve korsan ele geçirdiği kredi kartı numarasıyla kendi nam ve hesabına sipariş verebilir. Kuşkusuz bu durumda bilgisayar korsanının hukuki ve cezai sorumluğu doğmasına rağmen, korsanı belirlemek zor, hatta imkansızdır. Ayrıca, üye işyeri denilen mal ya da hizmeti sunan kuruluşlar da kötü niyetli davranabilir. Bu kuruluşlar müşterinin sipariş vermediği hallerde de alıcı tarafından daha önce verilmiş olan kredi kart numarasını kullanarak hayali borçlar çıkarabilir.[2]

Böyle durumlarda ne olacağı konusunda mevcut mevzuatımızda herhangi bir hüküm bulunmamaktadır. Bu hukuki boşluk, bankalar tarafından düzenlenen sözleşme hükümleri ile giderilmeye çalışılmaktadır. Söz konusu hükümler, kartın kaybolması, çalınması, müşterinin elinden zorla alınması gibi hallerde müşterinin durumu derhal hesabın bulunduğu şubeye veya bankanın elektronik işlem merkezine bildirmesi ve bu bildirimden belirli bir süre geçtikten sonra yapılacak işlemlerden müşterinin sorumlu olmayacağı, hususlarını içermektedir. Bazı sözleşmelerde ise, bildirimden sonra kart ve şifre değişikliği gerçekleştirilinceye kadar müşterinin sorumlu olduğu belirtilerek yetkisiz kullanım nedeniyle müşteri sorumluluğu belirsiz bir süre uzatılmış bulunmaktadır. Bankalar tarafından kullanılan söz konusu sözleşme hükümlerinin müşterinin (alıcıyı) haklarını koruduğunu ve hukukun temel ilkeleriyle bağdaştığını söylemek mümkün görülmemektedir.[3] Bu sözleşmelere karşı da genel işlem teorisi nedeniyle tüketicinin aleyhine olan kısımların geçersizliği öne sürülebilir, ancak sonuca gitmek önceki açıklamalarda belirttiğim gibi  çok kolay olmayacaktır.

Elektronik ticaret sağlam, kullanıcının anlayabileceği ve kullanabileceği etkin ve güvenli elektronik ödeme sistemleri olmadan gelişemeyecektir. AB Komisyonu bu konuda Avrupa Para Enstitüsü (EMI) ve üye ülkelerle elektronik para basımı konusunda denetleyici bir çerçeve oluşturmak için görüşmelerini sürdürmektedir. Elektronik para basımı, bunların istikrarı ve sağlamlığı üzerine bir direktif taslağı hazırlanması planlanmıştır. Böylece, tüketicilerin güvenini sağlamada önemli bir aşama katedilecektir. Komisyon bunun yanı sıra 1988 yılında kabul edilen ve ödeme araçlarını basan ve kullanan kesimler arasındaki ilişkiyi düzenleyen ödeme sistemleri üzerine tavsiyeyi de güncelleştirmeyi planlamaktadır. Elektronik ödeme sistemleri arasındaki uyumluluk esas olarak işletimciler arasındaki anlaşmalarla sağlanacaktır. Bu anlaşmaların, Topluluğun rekabet kurallarına uygun olması gereklidir. Komisyon bu alanda çalışmalarını sürdürmektedir. Elektronik ödeme yöntemlerinde ciddi kaygılar yaratan hileli kullanım ve taklitçilik üye ülkelerin çok azında cezalandırılmaktadır. Finans sektörü ve kullanıcılar Komisyon'dan, nakit olmayan tüm ödeme araçlarını kapsayan ve yeni ödeme sistemlerinin güvenliğini geliştirmeyi amaçlayan girişimlerde bulunulmasını istemiştir.

Türk Hukuk Sisteminin Avrupa Birliği Hukuku ile uyumlaştırılması çerçevesinde, AB Komisyonunun 88/590 sayılı Tavsiye Kararı paralelinde bir düzenleme yapılmasının yerinde olacağı düşünülmektedir. Bu durumda, yetkisiz kullanımdan kaynaklanan ve durumun alıcı tarafından bankaya bildirilmesine kadar geçen süre içinde gerçekleşen zararlar, önceden belirlenmiş bir oran dahilinde banka ile müşteri arasında paylaştırılacaktır. Ancak, paylaşımın olabilmesi için müşterinin kart veya sertifikanın kaybında veya yetkisiz kimselerin eline geçmesinde herhangi bir hilesi ve ağır kusurlu davranışı bulunmamalıdır.[4]


[1]Dış Ticaret Müsteşarlığı, Elektronik Ticaret koordinasyon Kurulu, Elektronik Ticaret Hukuk çalışma Grubu Raporundan alınmıştır.

[2] Dış Ticaret Müsteşarlığı, Elektronik Ticaret koordinasyon Kurulu, Elektronik Ticaret Hukuk çalışma Grubu Raporundan alınmıştır.

[3] Dış Ticaret Müsteşarlığı, Elektronik Ticaret koordinasyon Kurulu, Elektronik Ticaret Hukuk çalışma Grubu Raporundan alınmıştır.

[4] Dış Ticaret Müsteşarlığı, Elektronik Ticaret koordinasyon Kurulu, Elektronik Ticaret Hukuk çalışma Grubu Raporundan alınmıştır.