C.ELEKTRONİK
TİCARETTE SATICININ YÜKÜMLÜLÜKLERİNİ YERİNE GETİRMESİ İnternet yoluyla yapılan satışlarda Borçlar
Kanunu’nun 182. maddesi ve izleyen maddeler çok önemlidir. Sözleşme
kurulduğu andan itibaren satılan şeyin yararı ve bunda oluşacak hasar alıcıya
aittir. Ancak ilişkinin niteliğinden böyle olmayacağı açıksa veya sözleşmede
özel düzenlenmiş şartlarla aksi öngörülmüşse bu kural değiştirilmiş
olur. Yine Kanun’un 198 ve devamındaki maddelerine göre,
alıcının makul olan kısa bir sürede bu malı inceleyip açıkça bir ayıp
varsa veya sonradan kullanırken bir ayıp yani kusur varsa derhal satıcıya
bildirmesi gereklidir. Aksi takdirde malı bu kusuru ile kabul etmiş sayılır.
Eğer kusur değil de malın miktarı ve niteliğinde bir eksiklik varsa ya da
satıcının hilesi söz konusu ise, bu durumda alıcı tarafından bir acil
ihbara gerek olmaksızın satıcı bu maldan dolayı sorumludur. Kanun’un 202
ve 203. maddeleri gereğince, satıcının maldaki sorumluluğu alıcının
talebi üzerine değiştirmek veya eksikliği telafi etmek yada feshe razı
olmaktır. Sözleşme fesholunca satıcı parayı faiziyle iade edip ve ayıplı
maldan dolayı alıcının uğradığı zararları ödemekle yükümlüdür. Ayrıca
satıcı kusursuzluğunu ispat edemezse ek olarak alıcının diğer tüm
zararlarını da karşılamak zorundadır. Bu
genel hükümlerin yanısıra elektronik ticarette uygulanabilecek bir başka hüküm
Kanun’un 201. maddesinde düzenlenmiştir. Buna göre; başka bir yerden gönderilen
satılmış malın ayıplı olduğunu iddia eden alıcı, bulunduğu yerde satıcının
temsilcisi yoksa malın korunması için gereken tedbirleri alacak ve geri göndermeyip
elinde tutacaktır.Ve durumdan satıcıyı haberdar edecektir. Bunlar yapılmadan
mal geri gönderilirse çıkacak zarardan alıcı sorumlu olur. Kanun, alıcıyı
koruma önlemlerini aldıktan sonra malın ayıbını ispat açısından
noterden veya mahkemeden tasdikle yükümlü tutmuştur. Aksi takdirde malın ayıbını
ispatta zorlanacağından zarar sineye de çekilebilir. Yine
Borçlar Kanunu’nun 185. maddesine göre aksine bir sözleşme yoksa ölçmek, tartmak gibi teslime yönelik masraflar
satıcıya , senet yapmak veya satılanı ele almak ile ilgili masraflarda alıcıya
aittir. Kanun’un 186. maddesine göre, aksine bir örf veya gelenek veya bir sözleşme
maddesi yoksa nakil masrafları alıcıya
aittir. Bu yüzden özellikle elektronik alışverişlerde sözleşmeye bakılmasında
veya nakil masraflarının alıcı veya satıcıya ait olmasına dikkat
edilmesinde fayda var. Borçlar
Kanunu’nun 187. maddesine göre, belirtilen sürede mal teslim edilmemişse alıcının
alışverişten vazgeçerek, teslimin gerçekleşmemesinden dolayı mesela başka
yerden aldığı aynı malın ya da güncel fiyatla olan farkı gibi zararını
ve alım satım için masraf yapmışsa bunları isteme hakları vardır. Eğer
alıcı malın teslimi gecikmesine rağmen malın teslimini istiyorsa çok fazla
beklemeden bu arzusunu satıcıya bildirmesi de gerekmektedir. Bu tür
uyuşmazlıklarda ayıp ve kusurdan dolayı sözleşme ile daha uzun bir süre
belirlenmemişse malın tesliminden itibaren bir yıl içinde dava açılmalıdır.
Yoksa dava zamanaşımına uğrar. Ancak hile ve eksiklik halinde süre beş yıldır. Dikkat
edilirse sözleşmelerde satıcının sorumluluğunu kaldıran veya sınırlandıran
maddelerin koyulabileceğini belirtmiştik. Bu düzenlemelerle satıcının
hile, kötüniyeti ve ağır ihmali dışındaki kusur veya dikkatsizlik şeklindeki
sorumluluğu kaldırılabilir. Yine Borçlar Kanunu 100. maddeye göre çalıştırdığı
elemanlar veya kullandığı müteahhit veya nakliyecilerden kaynaklanan
sorumluluğunu ve bunlardan kaynaklanan zararları tamamıyla alıcıya yükleyebilir.
Bu yüzden sözleşmelerin iyice okunmasında fayda vardır. Sözlü sözleşme
varsa veya sözleşme yoksa o zaman yukarıdaki genel açıklamalar geçerlidir.
Elektronik veya yazılı sözleşmelerde, aklınızda bu incecik yazılan sözleşme
şartlarından tüketicinin aşırı aleyhine olan hükümleri genel işlem şartları
ve dürüstlük gibi kurallar sebebiyle dava ederek kaldırtabileceği de
bulunsun. Bu yolun ülkemizde uzun bir yol olduğunu da unutmayın!
Digital
ürün satışlarında satıcının borcunu ifa etmesi kendiliğinden olmaktadır
. Taraflar,
elektronik ortamda teati ettikleri bilgiler ve irade beyanları ile mutabakat
tesis ettikten sonra, ya belli bir aşamadan sonra kendiliğinden veya alıcının
yapacağı son bir girişten sonra, ürün İnternet'ten otomatik olarak alıcının
bilgisayarına yüklenmektedir. Kuşkusuz, burada da teslimin vaki olmaması ile
"download işleminin" yapılamaması , ürünün ayıplı veya
spesifikasyona uygun olmaması veya virüs bulaşması gibi ihtimaller belirgin
tartışma konularını teşkil edecektir. Alıcının borcunun ifasında
gecikme, teslimde eksiklik ve ayıp hakkında yukarıda değinmiş olduğumuz açıklamalar
bu işlem türünde uygulanabilir. Digital
ürün transferinde çoğunlukla rastlanan enteresan bir uygulama vardır. Satıcılar
bu ürünleri bazen deneme şartı ile satmaktadırlar. Deneme süresinin
sonunda alıcı malı aldığını ve bedelini ödemeyi kabul ettiğini beyan
ettiği takdirde, ürünü kullanmaya devam edebilmektedir aksi takdirde deneme
süresinin bitiminde ürünün kullanım olanağı ortadan kalkmaktadır; diğer
bir deyişle, ürün bilgisayar ortamında "sırra kadem basmaktadır".
[1] Hizmet temini sözleşmelerde de belli
hizmetlerin fiilen ifası gerekecektir; örneğin uçak bileti, konser bileti
temini gibi taahhütlerin konusu alacaklıya fiilen teslim edilmelidir. Belki
otel rezervasyonlarında, otele iletilecek bir talimat ile edimin ifa edilmiş
olduğu kabul edilebilir. Banka işlemleri, örneğin havale, virman, EFT gibi işlemlerde,
ifa yine elektronik ortamda gerçekleştirilebilir. Bilgi sağlanması sözleşmelerde, ifa
bilginin İnternet ortamından elde edilebilir halde olması ile tamamlanmıştır. Bu nedenle sözleşmedeki üzerinde anlaşılan
şartların ispatı hakkında yukarıdaki açıklamaları hatırlamakta fayda
var. [1]
Sait Güran,Teoman Akünal, Köksal Bayraktar, Erdener Yurtcan, Abuzer
Kendigelen, Önder Beller, Bülent Sözer, İnternet ve Hukuk, Superonline
Workshop Metni, s.33-34 [2]
Sait Güran,Teoman Akünal, Köksal Bayraktar, Erdener Yurtcan, Abuzer
Kendigelen, Önder Beller, Bülent Sözer, İnternet ve Hukuk, Superonline
Workshop Metni, s.33-34 |
|