IV.İNTERNET KULLANIMI VE YAYINCILIĞININ
YASALARIMIZDAKİ DURUMU Türk
yasalarını ve bunlarla ilgili kuralları
internet kavramı doğrultusunda hukuk ve ceza açısından taradığımızda,
özellikle Ceza Hukuku açısında ikili bir ayırımı biz de farkediyoruz. İlk ayırımda
interneti de kapsar şekilde özel suçlar ilgimizi çekmektedir. Bu suçlar
bilişim veya bilgisayarla ilgili kurallar ve teknolojik gelişmeler sonucu
ortaya çıkmış ve Türk Ceza Kanunu ile Fikir ve sanat Eserleri Kanununa
dahil edilmişlerdir. Bunlara “Bilişim Suçları” da denilmektedir. İkinci ayırım
diğer iletişim yolları veya yayıncılık araçları da düşünülerek hazırlanmış
hükümlerdir. Bunlarda suç veya hukuka aykırı hareket tanımlanmış ve
hangi araçlarla bunun işlenebildiği yazılırken “her türlü kitle iletişim
araçları ile, her nevi yayın ile, her türlü açıklama” gibi ifadeler
kullanılmıştır. Bu tür suç ve hukuka aykırı fiillere “İnternet
Yoluyla İşlenen Suçlar ve Hukuka Aykırılıklar” diyebiliriz. Çalışmamız
bu ikili ayrımdan çeşitli örnekler vererek yayıncılık ve genel internet
kullanımının yasal durumunu belirleyecektir. A.BİLİŞİM
SUÇLARI
Burada Türk
Ceza Kanunu ve Fikir ve Sanat Eserleri Kanunu inceleme alanımızı oluşturmaktadır. 1.Türk
Ceza Kanunu’ndaki Bilişim Suçları
Ceza Kanununda 1991 yılındaki değişikle bilgisayar kullanarak işlenecek
özel suçlar yani “Bilişim Suçları”
yaratılmıştır. Kanunda bu suçlar
anlatılırken “bilgileri otomatik işleme tutulmuş bir sistemde” ibaresi kullanılarak suçların işleneceği araç olarak “sistem” belirtilmiştir. Yani bilgisayar, veri depolama, işleme, kullanma
ve nakletme şeklinde tüm bilişim cihazlarını bu kapsama alabiliriz.[1]
Bu doğrultuda İnternet kullanarak serverlar içindeki veya kişisel kullanıcılara
yönelik herhangi bir bilgisayarın içinde bulunan bilgilere, verilere ve veri
tabanlarına, programlara, görüntü, resim, fotoğraflara veya yazı şeklindeki
her türlü oluşuma yönelik aşağıda sayacağımız hareketler bilişim suçu
kapsamına girer. Ceza Kanunu’nun 525 a maddesinde internet yolu da dahil olarak, bilgi
ve verileri veya programları hukuka aykırı olarak ele geçirenlere veya bilgi
ve verileri başkasına zarar vermek için kullanan, nakleden veya çoğaltan kişilere
bir yıldan üç yıla kadar hapis cezası verildiği görülmektedir. Kanunun
525 b maddesine göre, bilgisayarlara veya programlara zarar veren, bozan,
tahrip eden veya silenlere iki yıldan altı yıla kadar hapis, 525 c ye göre
de, delil olarak kullanmak üzere bir bilgiyi bilgisayarda değiştirenlere
altı aydan iki yıla kadar hapis ve altı aydan üç yıla kadar
meslekten men cezası verildiği düzenlenmiştir. Bu kısa özetten sonra İnternet
kullanımı ile bu suçların nasıl işlenebileceğini görelim. T.C.K.
525 a maddesi; “bilgileri otomatik
olarak işleme tabi tutmuş bir sistemden, programları, verileri veya diğer
herhangi bir unsuru hukuka aykırı olarak ele geçiren”
diyerek sistemdeki
veri, program ve diğer unsurların hukuka aykırı olarak ele geçirilmesinin
suç olduğunu belirtmiştir. Ele geçirmeyi “öğrenme” olarak alırsak,
bunu sır aleyhine işlenen suç olarak da görebiliriz. Bu şekilde gören
meslekdaşlarıma katılmıyorum[2]. Kanunu yorumladığımda
–ki ceza kanunlarında dar yorum bana göre de sağlıklıdır- ele geçirmeden
bunu elinde bulundurma veya bir başkasına aktarma olarak anlıyorum. Bu eylem
ise kullanmayı çağrıştırmaktadır. Bana göre sadece bakmak ve öğrenmek
bu maddeye göre suç değildir. Keşke olsaydı veya ilk fırsatta eklensin.
Aksi halde herkesin sırları haksız olarak ele geçirilmiş olur. Bu durumda
Anayasa'nın 20. maddesi ile güvence altına alınan "özel hayatın
gizliliği" ilkesi de bertaraf edilmiş olur.[3] Yine
sisteme giren ancak hiçbir veri, program veya bilgiye ulaşmadan çıkanın
veya yanlışlıkla yani kastı olmaksızın bu eylemi yapanın eylemi suç değildir.[4] Sistemdeki
adı geçen unsurlar, sahibinin hukuk tarafından korunan kişisel alanı
içerisinde yer alır. Kişi, açıkça izin vermedikçe üçüncü şahısların
bu unsurları kullanması, kopyalaması, alması veya aktarması hukuken mümkün
değildir. Özel
hayata konutlar ve kişinin haberleşme araçları da dahildir. Bu durumda,
bilgisayar ile işlenen suçların diğer bir hukuksal yönü de bu suçlarla
bir anlamda konutlara giriliyor ve haberleşme alanlarına müdahale ediliyor
olmasıdır. T.C.K.
madde 525 a’da ikinci fıkrada ise “bilgileri
otomatik işleme tabi tutmuş bir sistemde yer alan bir programı, verileri veya
diğer herhangi bir unsuru başkasına zarar vermek üzere kullanan, nakleden
veya çoğaltan kimseye” dendiğinden yukarıdaki
yorumuma paralel olarak, ele geçirmenin ardından bunların başkasına zarar
vermek üzere kullanılması, nakli ve çoğaltılması
yasaklanmaktadır. İster bu sayılanların biri, veya birkaçı yapılsın
ortada tek bir suç vardır. Bu
suç Fikir ve Sanat Eserleri Kanunu’nun 72. maddesindeki çoğaltma yoluyla
eser hakkına tecavüz ve Türk Ticaret Kanunu 64. maddedeki haksız rekabet suçları
ile yarışmaktadır. Yani bir fiille birden fazla Kanun’a göre cezalandırma
olayı doğmaktadır. Yargıtay bir kararı ile, çoğaltma olayında TTK’nun
haksız rekabet hükümleri değil FSEK deki hükümlerin uygulanacağını söylemekle
beraber, henüz, FSEK ile TCK arasında bir tercih yapmamıştır. Ancak
kanunlar ihtilafına göre son çıkan olan FSEK uygulanır.[5]
Maddenin 2. fıkrasında yer alan başkasına zarar vermek tabiri her ne kadar açık
değilse de, buradan maddi ve manevi zararın, zarar kavramı içerisinde düşünülmüş
olduğu yorumunu yapmak yanlış olmayacaktır.Zira bilgisayar sisteminde yer
alan kişisel bilgiler, sırlar, özel dökümanlar, kişinin toplum içerisindeki
manevi kişiliğine zarar verecek nitelikte olabilir. [6]
Fakat eğer bu bilgi veri veya programlardan yararlanan kişi bunları öğrenip,
sonrada bir başkasına zarar vermeden sadece kendisine fayda sağlayarak kullanıyorsa
zarar unsuru olmadığından bu eylem de bu maddenin kapsamı dışındadır.
Kanımca bu konuda ihmal edilmiştir fakat bu eylem 525 b nin ikinci fıkrasında
suç olarak sayılmıştır. T.C.K.
525 b maddesinde internet ortamında sıkça rastladığımız fakat başka
yollarda kullanarak, bilgisayarların hardwere’ine ve softwere’ine ve
bilgilere zarar veren hackerlere yönelik cezalar öngörülmüştür. Buna göre,
“başkasına zarar vermek veya kendisine yarar sağlamak amacıyla bilgileri
otomatik işleme tabi tutmuş bir sistemi veya verileri veya diğer herhangi bir
unsuru kısmen veya tamamen tahrip eden veya değiştiren veya silen veya
sistemin işlemesine engel olan veya yanlış biçimde işlemesini sağlayan
kimseye” ifadesi
kullanıldığından bilgisayarın
diskine, programına veya bilgisine zarar veren, değiştiren, silen veya
sistemin hiç veya farklı işlemesine neden olanlar cezalandırılmaktadır.
Ortada yarar ve zarar olmaksızın bu fiiller yapılıyorsa o halde suç da
yoktur. Yine yanlışlıkla veya kusur sonucu bu fiiller yapılmışsa yine suç
olmaz. Fıkrada
seçimlik hareketli bir suç düzenlenmiştir. Bu suçun maddi unsurları,
sistemin kendisini veya sisteme yerleştirilmiş verileri veya diğer bir unsuru
tamamen tahrip etmek, değiştirmek...... yanlış biçimde işlemesini sağlamaktır.
Sistemde yer alan verilere bir takım eklemeler yaparak ya da bazı verileri çıkartarak,
programlandığı şekli ile veriler ve sonuçlar alınmasına engel olmak,
maddede yer alan sistemin işlemesine engel olmak anlamında yorumlanabilir.
Ancak burada bilgisayar virüsleri ile ilgili herhangi bir açıklık
bulunmamaktadır. Fakat maddeyi hukuken ve teknik olarak doğru bir şekilde
yorumlayacak olursak, virüs adı verilen programların da sistemin işlemesine
engel olucu nitelikte kabul edildiklerine göre madde kapsamı içerisinde düşünülmesi
yanlış olmaz. [7]
Sistemin
tahribine ve bozulmasına yol açan ilk anda aklımıza gelen eylem şekilleri
ise şunlardır ve teknolojinin gelişmesi ile çeşitlenmektedirler. Bug-Ware:
Yanlış mantık akışı ve program parçalarının uygun olmayan bir şekilde
bir araya getirilmesi nedeniyle istemeyerekte olsa donanımlara ve verilere
zarar verebilirler. T.C.K.
525 b maddesinin ikinci fıkrası ise, bilgileri otomatik işleme tabi tutmuş
bir sistemi, yani bilgisayar ve benzerlerini internet veya intranet veya ağ
komşuları gibi bir sistemde kullanarak hukuka aykırı olarak
kendisi veya başkası lehine yarar sağlayan kimseleri cezalandırmaktadır.
İşte 525 a daki eksikliklerden biri burada tamamlanmaktadır. Yani başkasına
ait bir veriyi, programı veya bilgiyi ele geçiren kişinin bundan kendine
yarar sağlaması suç olmaktadır. Maddenin ikinci fıkrası için yasadaki
gerekçe ise şöyledir. “
Sistemi kullanarak kendisi veya başkası lehine hukuka aykırı yarar sağlanmasını
yani sistem vasıtası ile dolandırıcılığı cezalandırmaktadır” .
Bu suçla başkasının zararına haksız menfaat sağlayan, hilelerle malvarlığına
dahil hakların ihlal edilmesi ve çağdaş teknolojinin insana sunduğu araçların
mala karşı suçların işlemesinde kullanılmasının önlenmesi amaçlanmaktadır.
Bu suçla mülkiyet hakkı korunurken; internet veya bilgisayar sistemleri
kullanılarak hırsızlık, inancı kötüye kullanma dolandırıcılık
cezalandırılmaktadır.[9] Bu
konumda karşımıza bilgisayar dolandırıcılığı tabiri çıkmaktadır.
Sisteme yanlış veya eksik bilgiler verilmek sureti ile faile yarar sağlayacak
şekilde veriler elde edilmek üzere girişilen eylemlere bilgisayar dolandırıcılığı
denilmektedir.Ancak bilgisayarlar insanlar gibi irade sahibi oluşumlar olmadıklarından,
iradesi etkilenip, hile, yalan ve desise ile yanıltılamayacaklarından bu
eylemler de klasik dolandırıcılık cürümünün unsurlarını oluşturmazlar.
[10]
Bu nedenle bu düzenlemeye gidilmiştir. Bu suça örnek olarak, ücretle
yararlanılan site ve servis hizmetlerinden şifreleri kırarak ücretsiz
yararlanmak, resmi kurum veya banka bilgisayarlarına girerek vergi silmek, para
yaratmak ve transfer etmeyi verebiliriz. Bu
suç teşebbüse elverişlidir ve eylem bitmemişse bile ilgili cezalandırılır.
Bu suç için özel yararlanma kastı aranır. Yanlışlık istisnadır.[11] T.C.K.
525 c maddesinde “hukuk alanında delil
olarak kullanılmak maksadıyla sahte bir belgeyi oluşturmak için bilgileri
otomatik olarak işleme tabi tutan bir sisteme,verileri veya diğer unsurları
yerleştiren veya var olan verileri,diğer unsurları tahrif eden kimse” ve
“tahrif edilmiş olanları bilerek kullananlara” ifadesiyle hukuk
alanında delil olarak kullanılmak maksadıyla sahte bir belgeyi oluşturmak için
bilgileri otomatik olarak işleme tabi tutan bir sisteme verileri veya diğer
unsurları yerleştirme, bilgisayar sistemindeki bilgilere dayanarak oluşturulacak
belgelerin güvenirliğini bozma
yaptırıma bağlanmaktadır. Maddenin gerekçesinde "suçun maddi unsuru, gerçeğe
uygun olmayan bilgi veya diğer unsurları
sisteme yerleştirmektir. Veya varolan verileri veya diğer unsurları
tahrif etmek veya tahrif edilmiş unsurları bilerek kullanmaktır."
denmektedir. Burada hem sahte belge oluşturma ve hem de bunu kullanma ayrı suçlar
olarak sayılmıştır. Yargıtay Üniversite giriş sınavında sistemi değiştirenlere
bu suçun cezasını vermiştir. Fail devlet hesabına çalışan bir memursa
ceza arttırılır.[12] T.C.K.
525 d maddesinde 525 a ve b maddelerinde sayılan suçları işleyenlere ek
cezalar getirmektedir. Bu suçları işleyen kişilere ilgili maddelerdeki hapis
ve para cezalarına ek olarak içinde bulunduğu mesleği yapması, bu alanda
ticaretini yapması ve ilgili kamu hizmetinden altı aydan üç yıla kadar
yasaklaması cezası verilir. Suçun
işlenmesinde kullanılan veya bu maksada tahsis edilmiş bulunan veya suçtan
meydana gelen şeylerin müsaderesi hükmü tasarıda yer almıştı. Ancak Ceza
Kanunu’nun 36. maddesindeki müsadere şartları ihtiyacı daha iyi karşılayacağı
gerekçesi ile tasarıdaki müsadere hükmü çıkarılmıştır. [13]
Yani bu suçun işlenme araçları da T.C.K. madde 36 ya göre Devletçe alınır. Bu
suçların bir kısmında hukuka aykırı şekilde şartıyla eylem tanımlanmaktadır.
O halde bu maddelerde sayılan eylemler, hukuka uygun ise yani bir hakkın icrası
için veya kendisi veya başkasını bir suçtan veya zarardan korumak ve meşru
müdafaa için yapılıyorsa veya özel hukuk anlamında tarafların rızası
varsa veya bir sözleşmeye dayanılıyorsa ortada suç yoktur. Bu suçlar
şikayete bağlı suçlar değildir. Savcılar bu suçun işlendiğini öğrendiğinde
görevleri gereği bu işi araştırıp, sorumlular için dava açarlar. Ama siz
öğrenmişseniz veya zarar görmüşseniz savcılara başvurabilirsiniz. Bu suçlar
CMUK 421 ve 825 sayılı Kanunun 29. maddeleri kapsamına girmediğinden Asliye
Ceza Mahkemelerinde görülür.[14] 2.Fikir
Ve Sanat Eserleri Kanunundaki Bilişim Suçları Ve Düzenlemeleri Bu
Kanunda bilgisayar suçları ve hukuka aykırı hareketler özel olarak düzenlendiği
gibi internet aracılığı ile telif haklarına aykırı işler kapsanmıştır.
Kanuna göre, eserleri izinsiz olarak kullanan, çoğaltan, işleyen, bilgisayar
programlarını koruyan aygıtları geçersiz kılan teknik araçları
bulunduran, dağıtan ve bu tip eser ve programları çıkar sağlamak için yayınlayanlar
yayın durdurma, maddi ve manevi tazminatların yanı sıra 71, 72, 73 ve 80.
maddelere göre, üç aydan bir yıl kadar hapis ve üçyüz milyondan altıyüz
milyon liraya kadar para cezası ile cezalandırılırlar. Bu kanunda
sorumluluk özel olarak düzenlenmiştir. Buna göre suçun işlenmesine mani
olamayan işletme sahibi veya müdürü ve her ne surette olursa olsun işletmeyi
fiilen idare eden kimse de cezalandırılır. Bu hukuka aykırı fiillerden
dolayı masraf ve para cezasından tüzel kişi de sorumludur. Kanun’un
internet üzerindeki çeşitli durumlara uygulanışı aşağıda Fikri Haklar bölümünde
ayrıntılarıyla görülecektir. B.TÜRK
CEZA KANUNU VE DİĞER BAZI ÖZEL KANUNLARDAKİ İNTERNET YOLUYLA İŞLENEN SUÇLAR
VE HUKUKA AYKIRILIKLAR 1.Türk Ceza Kanunu
Türk Ceza Kanunu, 125 ve 127. maddelerinde; bölücülük, savaş açma
ve vatan hainliği amacıyla interneti de kapsar şekilde yayın yapmayı suç
saymıştır. Bu yönde yayın yapanlara üç yıldan başlayan hapis ve en ağır
suç için ölüm cezası verilir.
Milli bayrak ve diğer sembollere saldırı amacıyla yayın yapanlar
145. madde gereği bir yıldan başlamak üzere hapsedilir.
Ülke güvenliğini tehlikeye düşürecek olan ve halkı askerlikten soğutma
amacı güden yayınları yapanlar ise, 155. maddede para cezası ve iki aydan
iki yıla kadar hapis cezasına çarptırılır. Televizyon alanında Mehmet Ali
Birand son anda yırtmışsa da, HBB Televizyonu’nda yayın yapan iki kişinin
bu suç nedeniyle yıldırım çarpmışa döndüğünü Medya ile ilgilenenler
hatırlamaktadır.
Bunların yanı sıra; 153. madde ile askerleri kanunlara aykırı
davranmaya teşvik edenler bir seneden beş seneye kadar hapsedilir.
T.C.K.’nun 158. maddesinde, Cumhurbaşkanına hakaret eden, 159.
maddesinde ise, Türklüğü, Cumhuriyeti, Meclisi, Hükümetin manevi kişiliğini
, askeri ve emniyet güçlerini, Yargı’nın manevi şahsiyetini hakarete uğratan
yayınlar için, yayıncıların on beş günden altı seneye kadar çeşitli sürelerde
hapisle cezalandırılacağı belirtilmiştir.
Savaş sırasında halkın moralini bozan abartılı ve gerçek dışı
yayın yapanlar 161. maddeye göre, beş seneden başlayan hapisle cezalandırılır.
Dinen kutsal şeyleri kınayan ve hakaret eden yayıncılar 175. madde
sonucu altı ay iki yıl arası hapisle karşılaşır.
“Şunu yada bunu vermezsen yayınlarım”, şeklinde tehdit edenler
192. madde gereğince bir yıldan dört yıla kadar hapis ve para cezasına uğrar.
Siyasi partiler, Kızılay veya Birleşmiş Milletler Dünya Sağlık
Kurulunun işaretlerini izinsiz basımda veya yayında kullananlar 253. madde
gereğince üç aydan başlayan hapis ve para cezaları ile cezalandırılır.
T.C.K.’nun 266. maddesine göre, resmi heyetlere, görevlilere ve
hakime söven veya hakaret edenler, iki aydan başlayan hapis ve para cezalarına
maruz kalırlar.
Bir suçun işlenmesini tahrik edenler yani “yağmalayın, saldırın,
izinsiz gösteri yapın” şeklinde yayın yapanlar, 311 ve 312. maddeleri gereğince
üç aydan başlamak üzere hapis ve para cezası ile cezalandırılır.
Ticarette hile ve pazar ya da borsalarda fiyatların artışına yayınla
sebep olanlar 358. maddeye göre, üç aydan üç seneye kadar hapis ve para
cezasına çarptırılır. İnternette özellikle hisse senetleri ile ilgili
chatlarda bu suçun işlendiğini sık sık görüyorum.
Bu arada bir parantez açıp, internetteki porno yayınlara değinelim. Eğer
bu yayınlar radyo ve televizyonla yapılsa idi ilgili yayıncı kuruluşlar RTÜK
tarafından kapatılırdı. Basılı şekilde gazete ve dergi ile yapılsa idi
bunlar toplatılır ve yüksek para cezaları alırdı. İnternette yapıldığında
ise bunun cezası TCK. 426 ya göre beş on milyon bir para cezasıdır. Küçükleri
Muzır Neşriyattan Koruma Kanunu ise mevkute ve diğer basılmış eserler hakkında
olduğundan internetteki eylemleri kapsamaz.
Kanun’un 480. maddesine göre, topluca chat yaparak, ikiden fazla kişinin
göreceği şekilde email yollayarak veya sitenizde açık açık birilerinin
namus ve haysiyetine dokunarak “şunu yaptı, bunu yaptı”
derseniz altı aydan üç yıla kadar hapis ve 482. maddeye göre
birilerine söverseniz üç aydan bir yıla kadar hapis cezası alırsınız. İnsanların
özel hayatına ilişkin saldırı ve dedikodu yapmak da yine bu maddelere göre
cezalandırılır.
Yukarıda saydığım bu maddelere baktığımızda suçun işlenme şekli
sayılırken; “her türlü kitle haberleşme aracı, neşir ve diğer vasıtalar
kullanılarak, herhangi bir surette, herhangi bir vasıta ile, havadis yayan,
nakleden, her ne suretle açıklayan, yayın yapan” ifadeleri kullanılmaktadır.
Bu sebeple bana göre internet kullanırken bu suçlar kolayca işlenebilir.
Türk Ceza kanununda bu saydıklarımın dışında birçok eylem daha
var ve internet yolu ile bu suçlar işlenebilir. Ancak bunlar küçük para
cezaları ile cezalandırıldığından çalışmaya dahil etmedim. 2.Askeri Ceza Kanunu Askeri
Ceza Kanunu’na göre; halkı askerlikten soğutan neşriyatta ve telkinde
bulunmak, vatana ya da savaşta ihaneti teşvik etmek, amirlere ya da emirlere
itaatsizliğe yönlendirmek ayrıca hapis cezasını gerektiren suçlardır. 3.Sıkıyönetim
Kanunu
1402 sayılı Kanun gereği, sıkıyönetim komutanları gerekli gördüğünde
her türlü araçlarla yapılan yayım ve haberleşmeye sansür koymak, sınırlamak,
durdurmak ve bunlardan yararlanmak yetkisine sahiptirler. Bu yetkilere haberleşmeyi
ve yayınları kontrol etmek, toplatmak ve imha etmeyi de ekleyebiliriz. Ayrıca
sıkıyönetim bölgesinde telaş ve heyecan doğuracak şekilde asılsız,
abartılmış haber yapan ve nakledenler iki yıla kadar hapis ve bir miktar
para cezasına maruz kalırlar. 4.Olağanüstü
Hal Kanunu
Bu Kanun ise, olağanüstü hal ilan edilmiş bölgede genel güvenlik,
asayiş ve kamu düzenini korumak, şiddet olaylarının yaygınlaşmasını önlemek
amacıyla sözlü ve görüntülü her türlü yayını denetlemek, sınırlamak
ve yasaklamak yetkisini, il ve bölge valilerine vermiştir. Kanun, gerçeğe
veya kişilik haklarına aykırı haber yayan ve nakledenlere otuz milyondan yüz
milyon liraya kadar para cezası verileceğini belirtmiştir. Ayrıca, özel amaçla
kamunun telaş ve heyecanını doğuracak mahiyette asılsız ve abartılı yayın
yapanlar para cezasının yanı sıra altı aydan iki yıla kadar hapisle
cezalandırılır. 5.Terörle
Mücadele Kanunu
Terörle Mücadele Kanunu ise daha ağır cezalar içermektedir. Suçla
ilgili bilgileri haber olarak verip; terörle mücadele görevlilerinin ya da
muhbirlerin hüviyetlerini açıklamak ya da yayınlamak suretiyle hedef gösterenler,
örgütlerin bildiri ve açıklamalarını yayınlayanlar para cezasına çarptırılırlar.
Hangi yöntemle olursa olsun terör örgütüyle ilgili veya devletin bölünmezliği
aleyhine yazılı veya sözlü propaganda yapanlar
iki yıldan beş yıla kadar hapsedilirler. 6.Çocuk
Mahkemelerinin Kuruluşu, Görevleri ve Yargılama Usulleri Hakkında Kanun
Bu Kanun’da ise, suç işlemiş on beş yaşından küçüklerin yargılanmaları
ile ilgili yayın yasağı bulunmaktadır. Bu yasağa ilk uymamada küçük bir
para cezası, tekrarında ise üç aydan altı aya kadar hapis cezası verilir. 7.Mal
Bildiriminde Bulunulması, Rüşvet ve Yolsuzluklarla Mücadele Kanunu
Kanun’un
9. maddesi gereğince, mal bildirimlerindeki bilgiler ve kayıtlar esas alınarak
içeriği hakkında açıklama ve yayında bulunulamaz. Aksi takdirde üç aydan
bir yıla kadar hapis cezası söz konusudur. Ayrıca,
rüşvet, yolsuzluk ihbarlarında dava açılıncaya kadar bilgi vermek ve yayın
yapmak yasaktır. Yaparsanız ne olur? Hiç. Çünkü, Kanun yapılırken aksi
davranışa ceza düzenlenmesi unutulmuştur herhalde. 8.Adli
Sicil Kanunu
Kanun’a göre; adli sicilde tutulan bilgiler gizlidir. Bu bilgiler görevlilerce
ve talep üzerine verilen kişiler ve kurumlarca açıklanamaz. Bu bilgileri açıklayanlara
altı aydan bir yıla kadar hapis ve beş yüz bin liradan on milyon liraya
kadar para cezası verilir. 9.Bankalar
Kanunu
Bankalar Kanunu’na göre, bir bankanın itibarını kırabilecek ya da
şöhretine ya da servetine zarar verebilecek bir konuya kasten sebep olan veya
bu yolda asılsız haberler yayanlara hapis ve para cezası verilir. 10.Tüketicinin
Korunması Hakkında Kanun
İnternette reklam alan ve verenler veya reklam sayılacak
beyanlarda bulunanlar açısından dikkat edilmesi gereken bir kanundur.
Kanun’un 16. maddesi gereğince ticari reklam ve ilanların yasalara, genel
ahlaka uygun, dürüst ve doğru olmaları esastır. Tüketiciyi aldatıcı, yanıltıcı,
suistimal edici, güvenliğini ve sağlığını bozan, şiddet ve suçu özendirici
reklamlar yasaktır. Bu Kanun’a göre, hukuka aykırı reklam için Sanayi ve
Ticaret Bakanlığı ve Reklam Kurulu, ortaklaşa reklamı durdurmak, düzeltmek
yetkisine sahip olduğu gibi ayrıca yayın kuruluşuna ellidört milyara kadar
para cezası verir. Reklamlarla ilgili olarak ayrıca haksız rekabet yapılması
halinde Borçlar Kanunu ve Türk Ticaret Kanun’larına göre, reklamın
durdurulması, maddi ve manevi tazminat davalarının yanı sıra yayıcılar
bir aydan bir yıla kadar hapis cezası ile karşılaşırlar .
Bu Kanundaki 7. Maddedeki Kampanyalı satışlarda verilen tarihteki
teslime edilmeme hali ve para cezalarına e-ticaretle ilgisi olanların dikkat
etmesi gerekiyor. 11.Seçimlerin
Temel Hükümleri ve Seçmen Kütükleri Hakkındaki Kanun Bu
kanunda seçim propagandaları hakkında yazılı basın, radyo ve televizyon açıkça
düzenlendiği halde henüz internet ile ilgili özel düzenlemeler yapılmamıştır.
Ancak 151. maddesinde internetide kapsar biçimde seçim yasakları başladıktan
sonra söz yazı ve sair surette propaganda yapanlara üç aydan altı aya kadar
hapis cezası verileceği düzenlenmiştir. Ayrıca seçim günü saat 18’e kadar her türlü yayın organları
tarafından seçim ve seçim sonuçları ile ilgili haber, tahmin ve yorum yapılması
yasaktır.
12.Kişisel Verilerin Korunması Ülkemizde
kişisel verilerin ele geçirilmesi yoluyla özel hayatın gizliliği ihlal
edilirse yani bunlar açıklanırsa, Medeni Kanun 24 ve Borçlar Kanunu 49.
maddeler hükümleri ile bu ihlali durdurmak ve tazminat elde etmek olanağı
vardır. Ancak ihlal fiili gerçekleşmeden yani bunlar açıklanmadan verilerin
korunması için veya bunlara ilişkin hapis cezası için özel bir düzenleme
mevcut değildir. Bu nedenle, kanımızca verilerin korunmasına yönelik, cezai
yaptırımlar da içeren bir yasal düzenleme yapılması yerinde olacaktır.[15] Bu
yasal düzenleme yapılıncaya kadar Haberleşme hürriyeti ile ilgili 195 ve
200. maddeler arasında mektup, kapalı zarf, telgraf, telefon haberleşmesi ile
ilgili hükümler kullanılabilir. Ancak
Sağlıktan, haberleşmeye ve ticari hayatın değişik yönlerine ilişkin kişisel
verilerin özel ve kamu kurumları tarafından elektronik ortamlarda
tutulabilmesi, ülkeleri hem bu verilerin toplanma şekli ve yapısı ile ilgili
kurallar koymaya hem de bu kuralların ihlali sonucu uygulanacak cezai yaptırımları
açıkça düzenlemeye zorlamaktadır. Adalet Bakanlığı bu çerçevede "Kişisel
Verilerin Korunması Kanun Tasarısı Taslağı" üzerinde çalışmaktadır.
Ancak, bu özel kanun tasarısında genellikle idari nitelikte cezalara yer
verme eğilimi benimsenmiş; cezai anlamda yaptırımlar Ceza Kanunu Tasarısının
193. maddesinden başlamak üzere 196. maddelerine kadar yerleştirilmiştir. Ceza
Kanunu Tasarısı "Kişisel Verilerin Toplanması" başlığı altında,
kişisel verilerin ; rıza olmaksızın veya kanunların öngördüğü şekillere
uyulmadan bilişim sistemlerine sokulmasını ve bunları işlemeyi suç saymış
ve altı ay ile üç yıl arası hapis cezası önermiştir. Bu işlemlerin
hileli yollarla yapılması halinde ceza üçte bir oranında artırılmaktadır. Kanun
Tasarısı, sanırız kamusal veriler açısından verilerin korunması için
gerekli güvenlik tedbirlerinin alınmaması sonucu, bu verilerin başkalarının
eline geçmesine, bozulmasına, zarar görmesine neden olmayı da suç saymış
ve bir ile dört yıl arasında hapis öngörmüştür. Kanunların
izin verdiği hallerin dışında, kişilerin ahlaki niteliklerini; siyasal,
felsefi ve dini görüşlerini, ırklarını, sendikal bağlantılarını,
cinsel yaşamlarını ve sağlık durumlarını kişisel veri olarak sistemlere
girme, işleme eylemleri de bir ile iki yıl hapis cezası gerektiren suçlar
olarak Ceza Kanunu Tasarısında düzenlenmiştir. Ceza
Kanunu Tasarısı ayrıca; kişisel verilerin yetkisiz kişilere ifşa
edilmesini, verilmesini, şahsi amaçlarla kullanılmasını, her ne suretle
olursa olsun ele geçirilmesini, iki ile beş yıl arasında değişen hapis
cezası gerektiren suç saymıştır. Keza, belirli süre içinde yok edilmesi
gereken verileri yok etmeme de suç sayılmış ve altı aydan bir yıla kadar
hapis cezası öngörülmüştür. Tasarı, yukarıdaki suçların kişisel
verilerin tutulduğu her türlü fişlik açısından uygulanacağını belirtmiş
ve tüzel kişilerin de sorumlu olduğunu vurgulamıştır.[16] Ceza
Hukuku kapsamında İnternet aracılığı ile işlenen suçlara ilişkin görüldüğü
gibi fazla bir eksik yoktur. Bu doğrultuda kişisel bilgilerin korunması ve çocuk
pornografisi hakkında bazı ek
maddeler çıkarılırsa sanırım hiç eksik kalmaz. [1]
Yılmaz Yazıcıoğlu, Bilgisayar Suçları, İstanbul, 1997, s.224 [2]
a.g.e. [3]
Rahşan Atasoy, Bilgisayar Suçları (Bölüm 1) , www.turkhukuksitesi.com, [6]
Rahşan Atasoy, Bilgisayar Suçları (Bölüm 1) , www.turkhukuksitesi.com [7]
a.g.e. [8]
a.g.e. [9]
Yılmaz Yazıcıoğlu, Bilgisayar Suçları, İstanbul, 1997, s 268 vd. [10]
Rahşan Atasoy, Bilgisayar Suçları (Bölüm 1) , www.turkhukuksitesi.com [11]
Yılmaz Yazıcıoğlu, Bilgisayar Suçları, İstanbul, 1997, s 270 vd. [12]
a.g.e.s 277 vd. [13]
a.g.e. s 289 vd. [14]
a.g.e. s 290 vd. [15]
Şebnem Akipek, Özel Hukuk ve İnternet, İnet Tr 99 Kasım 1999 Hukuk
Konferansı Tebliği [16]
Dış Ticaret Müsteşarlığı, Elektronik Ticaret koordinasyon Kurulu,
Elektronik Ticaret Hukuk çalışma Grubu Raporundan alınmıştır. |
|