III.İNTERNET YAYINCILIĞI
Bugün,
internet dünyada milyonlarca insan tarafından kitle iletişimi için kullanılmaktadır.
Kolaylık
olsun diye ve yaygın olarak kullanılmasından dolayı kitle iletişimine kısaca
yayıncılık diyebiliriz. İnternetin
kitle iletişiminde yani yayıncılıkta kullanıldığını söylerken, diğer
yayıncılık araçlarını da tehdit ettiğini söylemeliyiz. Düşünün
şu anda sadece ülkemizde orta düzeyde bir ulusal televizyon yayın kuruluşu
elli ile yüz milyon dolar değerindedir. Bir radyo üç milyon dolar
etmektedir. Bir ulusal gazete elli milyon dolardan aşağı satılmaz. Telekomünikasyonun
sadece cep tekeline dahil olmak için ihalelerde milyar dolarlar konuşulmaktadır.
Sinema ve video film şirketleri yine milyonlarca dolara alınıp satılmaktadır.
Birkaç yıl
öncesine kadar medya şirketleri dünyada interneti sadece bu alanda bir yeni iş
alanı olarak görüp yatırım yapıyorlardı. Halbuki interneti chat sebebi
ile bilgisayar çılgını birkaç amatör genç gündeme taşıdı görünse de
işin arkasında Amerikan Devleti ve uluslararası çıkarlar vardı. Amerika bu
kadar uğraştıktan sonra bu iş önemli olmak zorunda idi. Adam olacak çocuk
olayı. Ülkemiz ise batıyı yeni iş alanları ve teknoloji açısından beş-on
yıl geriden takip ettiğinden diğer alanlardaki yayıncı kuruluşlar bu kadar
sık duydukları internete de yatırım yapalım dediler ve bazı servis ve erişim
sağlayıcılar kuruldu. Halbuki şimdi
Dünya’da İnternet şirketleri televizyon, gazete ve dergi ile radyo yayıncısı
şirketleri satın almaktadır. İnternetin nasıl büyük bir iletişim devrimi
olduğu kısa sürede anlaşılmış ve internet şirketleri olağanüstü hızla
büyümüştür. Aynı şey Dünya’da olduğu gibi ülkemizde de söz
konusudur. Geçen yıl iki yüz milyon dolara bir televizyon satın alan
bir holdingin iki yıl önce birkaç milyon dolar yatırımla kurduğu bir
internet şirketi bugün birkaç milyar dolar değerindedir. İstese birkaç
televizyon gazete ve diğer medya organlarını bir çırpıda bünyesine
katabilir. Biraz
önce söylediğim gibi bugün artık internet ortamında gazete ve dergi çıkarılmakta
aynı anda okuyuculara sunulmaktadır. Bir dergi veya gazete baskısı; baskı
miktarı kadar maliyet, iadelerin nasıl dönüştürüleceği ve kağıt kullanımı
sonucu ormanların yok edilmesi gibi sorunlarla boğuşurken, bunu basmak yerine
internet ortamında yayınlamak birçok sorunu ortadan kaldırmaktadır. Bugün bir
televizyon kurup, bunu çok izlenir hale getirmek için starlar transfer edip
programlar üretmek, daha da önemlisi yayın yapabilmek için uydu kiraları,
buna gereken teknolojik aletler ve de bunda devamlılık sağlamak en az yüz
milyon dolardır. Bunu yapmak yerine ürettiğiniz tüm canlı veya banttan
programları bir liste halinde izleyiciye vermek ve seç demek, seçilen programı
download edip izlettirmek maliyeti maliyeti birkaç milyon dolara düşürmektedir.
Müzik eserlerinde mp3 ile artık bu ortam müzik piyasası haline gelmiştir. Sinema
eserleri ve videolar için de listeyi yayınlayıp, verin kredi kartınızı
filmi download edin denmek üzeredir. Hatta filmler için birkaç farklı son çekilmesi
düşünülmektedir. Mutlu son isteyenler üzülmesin diye. Netice
olarak internet, bir basılı kitap, dergi veya gazete gibi, görüntülü
televizyon ve sesli radyo gibi bir yayıncılık
türüdür. Şu an kullandığımız bilgisayarlardaki görüntü ve
seslerde bir yayındır. İşte bu yeni yayın aracı sebebi ile televizyon,
radyo, gazete, sinema alanında bu yayınları demode iletişim araçlarına
iletmeye çalışan şirketler birkaç yıl sonra milyon dolarlar
etmeyebilecektir. Yayıncılıkta en önemli araç dünyanın her yerine bilgi
ve haberi yahut eğlenceyi kolayca ulaştıran internet olacak ve ancak buna program üreten
üretici veya organizatör şirketler ayakta kalabilecektir. Kişisel
iletişim olan email ve internet üzerinde telefon görüşmelerine yukarıda değinmiştik.
Ancak chat odalarında topluca konuşup ve email listelemesi ile aynı anda bin
kişiye bir mesajı iletmek ise ne bir yayın yani kitle iletişimi ne de bir kişisel
iletişimdir. Bu ikisinin dışında ayrı bir iletişim biçimidir. Buna çoklu
iletişim diyebiliriz. Çoklu iletişimde aşağıda sayacağımız kanunlar
kapsamında sınırlanmıştır. Ülkemizde
internet kullanımı şimdilik yaygın değilse de, nasıl zamanla herkesin
televizyonu, buzdolabı olmuşsa en geç on yıl sonra köylerdeki evlerde bile
internet araçları olacaktır. Zaten kentli nüfusa evlerdeki kullanıcıları
arttırmak için birçok kampanya yapılmaktadır. Her evde bir internet olması
sonucu internetin yayıncılık boyutu hedeflenen noktaya ulaşacaktır. Şimdilik
Ülkemizde en fazla bir milyon kişiyi ilgilendiren internetin yayıncılık
boyutu ve Hukuk ilişkisi kısa bir süre sonra tüm kitleyi kapsayacaktır. Hukuk ilişkisi
dedik. Yayıncılığı vurguladık. Bunları boşuna yapmadık. Yayıncılık
dendiği anda iş büyüyor. Eğer yapılan iş bireysel bir iletim olsa veya
bir kişinin dükkana gidip satıcı ile kurduğu alışveriş ilişkisi olsa iş
kolay. Ama işin içine kitlelere aynı anda ulaşmak girince güç ve etki büyüdüğü
için buna paralel sınırlama ve Hukukla kesişme noktaları artıyor. Yayıncı
sıfatıyla aşağıda ayrıntılarını
açıklayacağım bir mayın tarlasına girmiş oluyoruz. Doğaldır
ki kitle iletişimi dendiğinde özgürlüğün özünü ortadan kaldırmayacak
biçimde bunun sınırlarının çizilmesi ve nelerin yapılıp nelerin yapılamayacağının
belirtilmesi gerekir. İşte bunun aracı Hukuk’tur. Kamu gücünü
elinde bulunduranlar, halkın uyması gereken uzlaşma altyapısını kural
haline getirir. Böylece özgürlükler sınırsız iken birden “toplumsal bir
uzlaşma ” söylemi ile, yine “toplum yararına” olduğu vurgulanarak sınırlar
getirilmeye başlanır. Tabi üçüncü dünya ülkelerinde bu abartılır,
kanun yapılırken halkın arzuları yerine başkaları dinlenir ve kolay idare
edilen bir sürü oluşturulmaya çalışılır. Neyse bizde herhalde böyle bir
tehlike yok. Yine de
bazı kötü örnekler sebebi ile, internetin getirdiği özgürlük ortamını
kullanan akıllı kişiler; öncelikle düşünce, sonra düşünceyi açıklama,
daha sonra iletişim özgürlüğünün ve bunun unsurları olan haber ve bilgi
alma ve verme özgürlüğünün sınırlanmamasını istemektedirler. Öte
yandan internette dükkan açanlarda ticaret yapma
ve çalışma ve sözleşme yapma özgürlükleri kısıtlanmasın
istemektedirler. Özgürlüğe
getirilen sınırlamalara karşı duran ancak, “ama nasıl olsa birileri tarafından
bu sınırlanacak” diye düşünüp ayağı yere basan bazılarımız ise, hiç
olmazsa bu sınırlamaların, geçmişte diğer alanlardaki kötü örnekler
gibi olmaması için böyle ortamlarda fikir beyan etmekteyiz. Çünkü
biliyoruz ki birileri tüm diğer alanlarda olduğu gibi internet alanında da
bu özgürlükleri kuşa çevirip, otomatik
ve yasal tepkiler verip programlanabilir bireyler yaratmak istemektedirler. Yani
“ne düşünün ve ne de düşüncelerinizi açıklayıp, birilerinin çıkarlarına
hizmet eden sistemi tehdit edin, sadece gösterilen şeyleri yapın programa
uyun” demektedirler. Tartışma;
internete özgü yeni yasalar yapıp, bu anarşiye son verelim diyenlerle,
eldeki yasalar yeter işimize karışmayın da özgür kalalım diyenler arasında
yaşanmaktadır. Bu süreçte belirleyici olan şu anki yasal durumu tespit
etmektir. Bu
tespitten sonra zaten neyin gerektiği ortaya çıkacaktır. |
|