II.KİŞİSEL İLETİŞİM
ARACI OLARAK İNTERNET
İnternet hayatımıza girdikten sonra çeşitli alanlarda kendini vazgeçilmez
kıldı. Bunların ilki kişisel iletişimdir. Daha önceki dönemleri bir yana bırakırsak, birkaç yıl öncesine
kadar komşu işyerlerinde bir yazıyı yollamak için faks arar veya ertesi günü
bekleyip postaneye giderdik. Yine evlerdeki telefonlarımızla yurtdışındaki
yakınımızla konuşmak için ay sonunda bir maaşı Türk Telekoma verirdik. Uzak yerlerde ve ülkelerdeki akrabaların çocuklarının ne kadar büyüdüğünü
görmek için “yaz olsunda izne gelsinler” diye gözümüz yollarda kalırdı.
Şimdi bu özlemler ve sıkıntılar ortadan kalktı. Ki eğer bilgisayar
kullanmayı bilenimiz varsa. Yok ise, ev veya işyeri bilgisayara henüz kavuşamamışsa
da sorun kalmadı. Gidin bir internet kafeye uzaklardaki oğlunuzla görüntülü
telefonla konuşun. Akrabaların çocuklarının resimlerini internetten
izleyin. Kızınızla Fransa Türkiye arasında sohbet edin. Bir evrak
gerekiyorsa fakslatın veya ilgili yere fakslayın. Reklamlardaki kokareççi
gibi imeyil atın! İşte kişisel iletişim aracı olarak internet bir yanda iletişimin hızını,
diğer yanda kalitesini ve ücretini değiştirdi. Kişisel iletişim aracı olarak internetin Hukuk ile ilk kesişme
noktası evinize aldığınız telefon hattı veya mobil telefona aldığınız
telefon hattıdır. Bu hat ülkemizde sabit telefonların tekeli Türk Telekom
tarafından sağlanmaktadır. Telgraf ve Telefon Kanunu ile ilgili kanunlarda değişiklik
yapan 4502 sayılı Kanun’a göre, Türk Telekom, bu Kanun çerçevesinde her
türlü telekominikasyon hizmetlerini yürütmeye ve telekominikasyon altyapısını
işletmeye yetkilidir.Bu yetkiye ilişkin hak ve yükümlülükleri Ulaştırma
Bakanlığı ile imzalanacak görev sözleşmeleri ile belirlenir. Kanuna göre
Türk Telekom 2004’e kadar ulusal ve uluslararası ses iletimi telefon
hizmetlerini tekel olarak yürütecektir. Bu tekele alt yapı kurma da dahildir.
Bunun dışındaki iletişim hizmetlerinin kimlere, hangi koşullarla gördürüleceğini
Bakanlık belirler. Bu hizmeti imtiyaz sözleşmesi veya başka yolla alanlar
adil ve eşitlikçi olmak kaydıyla ücretlerini kendileri belirlerler. Telgraf
ve Telefon Kanunu’nun 7. maddesine göre hükümetin telefon görüşmelerinden
dolayı sorumluluğu yoktur. Kanuna aykırı olarak telekominikasyon tesisi
kuran ve bu hizmeti verenlere altmış milyar liraya kadar varan para cezalarının
yanı sıra bu işte ısrar edenlere iki yıla kadar hapis cezası da verilir. Türk
Telekom'dan alınan numara yani hat kullanımı hakkı haczedilemez. Bu yeni
Kanunla bu arada Başbakan ve ilgili bakanlarında katılacağı Haberleşme Yüksek
Kurulu kurulmuştur. Mobil telefonları ise isterseniz bir yurtdışı kuruluştan veya Ulaştırma
Bakanlığının verdiği imtiyazı pazarlayan Türkcell, Telsim gibi kuruluşlardan
alırsınız. Bu noktada ilk gözümüze çarpan abonelik sözleşmeleridir. İster İdare
Hukuku’nu uygulayan bir kamu kuruluşu ile abonelik sözleşmesi imzalayın
veya isterseniz bir özel telefon kuruluşu ile kargacık burgacık yazılardan
oluşan bir sözleşme imzalayın burada Borçlar Hukuku’nun “genel
işlem şartları” devreye girer. Kitleye aynı anda sunulan bir ürün veya hizmete ilişkin olarak biz
avukatlar toplanır “bu müşterilere nasıl yaparız da hiç bir hak tanımayız“
diye birçok maddeden oluşan ve genellikle küçük yazılmış bir metni
Ortaya çıkarırız. Siz de formalite deyip ürün ve hizmeti alırken bunu
imzalarsınız. Sonra problem çıktığında elimizdeki sözleşmeye bakıp,
“hay allah, öyle bir belgeye imza atmışım ki hiç bir şeye hakkım yok, bütün
zararları sineye çekeyim” dersiniz. Halbuki Borçlar Hukuku’na göre ürün veya hizmet satıcısının tek
taraflı yararları düşünülerek hazırlanmış bu tip sözleşmelerdeki tüketicinin
durumunu ağırlaştıran hükümlerin hepsi hakkaniyet ve Adalet’e aykırı düştüğünden
geçersizdir.[1] Hukuk ve İnternet’in ikinci kesişme noktası bir bilgisayar
almaktır. Bunda ise Tüketicinin Korunması Hakkındaki Kanun ve Borçlar
Kanunu’nun menkul mal alımı ile ilgili kuralları geçerlidir. Elektronik
Ticaret bölümünde geniş olarak alım satım ve tüketiciyi koruma hakkındaki
kuralları açıklayacağız. Daha sonra bir internet servis sağlayıcı kullanmanız gerekir. Yurt dışındakilerden
birini seçebilir veya Ulaştırma Bakanlığı ve Türk Telekomla anlaşma
yapan bizimkilerden biri ile anlaşabilirsiniz. Bu servis sağlayıcı aynı
zamanda erişim sağlayıcı, server ve host da olabilir. Bu kuruluş da size
kargacık burgacık yazılardan oluşan bir sözleşmeyi –ki sözleşmeyi
okuyunca görürsünüz bu şirket hiçbir şeyden sorumlu değildir- aldığınız
paketin içine koyarak ulaştırır. Çoğu, içine koyduğu bu sözleşmede;
otobüs ve uçak şirketlerinin biletlerinde olduğu gibi “bu paketin içindekini
kullandığınız anda bu sözleşme şartlarını kabul etmiş sayılırsınız”
der. Öncelikle Türk Hukukunda, Borçlar Kanunu ilk maddesine göre; sözleşme
olması için taraf iradelerinin
uyuşması gerekir. Bu uyuşma bazı tür işlerde yazılı olarak yapılmak
gerekiyorsa bile genel olarak sözle de olabilir. Yazılı olan sözleşmelerde
uyuşulduğunu ispatlamanın şartı, aynı Kanunun 13 ve 14. maddelerine göre
el yazısı ile imzalanmış olmasıdır. Örf ve adetçe kabul edilen hallerde
mühür basma gibi bir alet vasıtasıyla imza da kabul görür. Sözlü anlaşmalarda
ise ispatlamak için görgü ve duyma tanıkları getirmek gerekir. Bu kurallara göre satın alınan paketin içine koyulan sözleşmelerde
bizim imzamız olmadığı için bunlar geçersizdir ve bizi bağlamaz. Yargıtay,
ön tarafı imzalı bir konşimento belgesinin arkasına yazılmış bazı sözleşme
şartlarını bile altında imza olmadığı için geçersiz olduğuna karar
vermiştir.[2] Bazıları da disketi yerleştirip programı yüklediğinizde bir sözleşme
metni çıkarıp bunun altına “kabul ediyorum” beyanını yazarlar. Ancak
bizim hukukumuzda bilgisayar çıktılarının delil olması için bu alanda ya
bir özel delil sözleşmesi olması gerekir veya ilgilinin bunun altında bizim
imzamızı alması gerekir. Çok uyanıkları ise bu kuralları bildiğinden paketin içine sözleşme
koyuyor ve bunu imzalayıp yollayın diyor ancak bunun takibini yapmıyor veya
yapamıyor. Bence imzalanmış olsa bile yine genel işlem şartları doğrultusunda
bu tip maddelerin üzerinde pazarlık yapamadığınız, hukuki anlamda irade
uyuşması yapamadığımız ve oldu bittiye getirilip “ya sev ya terket”
der gibi almazsan güle güle dendiği için bunların çoğu geçersizdir. Öncelikle Yargıtay ve sigorta sözleşmeleri için Türk Ticaret
Kanunu’nun 1266. maddesi bu şartların “kolayca ve zahmetsizce okunabilecek
tarzda basılmış” olmasını şart koşmaktadır. Yine TTK 766 maddesi taşıma
sözleşmelerinde taşıyıcının sorumluluğunu hafifleten ve kaldıran hükümlerin
geçersiz olduğunu söylemektedir. İkinci olarak hangi sözleşme olursa olsun kanunların emredici kurallarına,
ahlaka ve kişilik hakları ile kamu düzenine aykırı olamaz. Olursa geçersizdir.
Yargıtay otomobil satışında imzalatılan böyle karmaşık bir sözleşmenin
içinde bulunan ve satıcıya otonun teslim süresini tek taraflı olarak
ilanihaye uzatmasına imkan veren bir maddeyi dürüstlük kuralına aykırı
bularak geçersiz saymıştır.[3] Ayrıca Anayasanın eşitlik ve sosyal devlet anlayışı ile ilgili
maddeleri, Borçlar Kanunu’nun sözleşmelerin geçersizliği ile ilgili maddeleri ile birlikte yorumlanırsa; hakimlerin şirketler
karşısındaki güçsüz tüketicileri koruyacak tedbirleri alacağını akla
getirmektedir.
Sözlü sözleşmeler ise her türlü kanıtlanabilir ve tanık gösterilebilir.
Ama Hukuk Usulü Kanunu’na göre belli bir miktarı aşan davalarda arada
akrabalık ilişkisi veya bu yönde bir teamül yoksa tanık gösterilemez. Ayrıca
Ticaret Mahkemelerindeki tacirler arasındaki ve ticari işlere ilişkin
davalarda tanık dinlenme yolu kullanılmadığından bunlarda ispat sorunu yaşanır. Peki hocam, tüketiciyi bu kadar korudun. Acaba servis sağlayıcı olsan
ne yaparsın diye sorarsanız onunda yolu var. Ben olsam bir sözleşme yollarım
ve bu sözleşmenin bir takım vaadlerle imzalanıp geri yollanmasını sağlarım.
Ya da bir sözleşmeyi bilgisayar ortamında imzalatmışsam öyle bir bilirkişi
bulurum ki benim verilerimi izleyip onun bilgisayarından gelen “kabul
ediyorum” beyanını rapora yazdırıp takdiri delil olarak mahkemede kullanırım.
Burada imza olmasa bile Hukuk Usulü Muhakemeleri Kanunu’nun
367. maddesi gereği hakim karar verirken bu gibi raporları ispat aracı
ve dayanak alabilir. Yargıtay bilgisayarda tutulan muhasebe kayıtlarının
bilirkişilerce incelenmesi sonucu yazılan raporlarında aradaki alacak verecek
ilişkisi için bilgisayar kayıtlarını delil olarak kabul etmektedir.[4]
İspat konusuna e-ticaret açısından sözleşmenin kurulması safhasında ayrıca
değineceğiz. Bu genel kuruluş işlemlerinden sonra kişisel iletişim esnasında Hukuk
ile diğer kesişme noktalarını irdeleyelim. Birine bir şeyi telefon veya
mektup ile söylerken nasıl ahlak ve hukuk kurallarına uyarsınız; işte internet aracılığı ile kişisel iletişim kurarken
de iletişim kurduğunuz kişiyi veya bu esnada üçüncü kişileri hedef alıp,
onları kişilik hakları olan ismi, ailesi, onuru, işi, şirketi, kurumu, ürettiği
mal ve hizmetler gibi hususlarda incitmeyin. Yoksa bu kişilerin şikayeti üzerine
hapsi boylar maddi ve manevi tazminat davalarına maruz kalırsınız. Aynı şekilde
Kuruluş ve Şirketlere ve bunların üyelerine ve malları ile hizmetlerine karşı
da beyanda bulunurken haksız rekabet hükümlerine ve bu ifadelerin doğru
olmasına dikkat edelim. Öte yandan aşağıda yayıncılık bahsinde açıklayacağımız
gibi Devlet güvenliği aleyhine olacak kelime ve bildirimlerden kaçının. Kişilik
haklarına saldırı şeklindeki ifadelerden dolayı ortaya çıkan hukuka aykırılıklara
aşağıda İnternet Yayıncılığı Bölümünde daha geniş olarak değiniyoruz.
Tekrar söyleyeyim. Aşağıdaki kitle iletişiminde geçerli olan Kanunlar hakkındaki
açıklamalarımızın bir çoğu kişisel iletişime uyabilir. Aman! [1]
Tekinay,Akman,Burcuoğlu ve Altop, Tekinay Borçlar Hukuku, İstanbul 1993,
s157 vd. [2]
a.g.e.,s 158 [3]
a.g.e., s163 [4] Yargıtay 19. H.Dairesi 95/4594 E. 95/5616 K. Sayılı kararı ( www.yargitay.gov.tr. Sitesinden alınmıştır).
|
|