ANASAYFA
MAKALE / Edebiyat Tarihi Roman Yazmanın Tekniği?

Tarihi Roman Yazmanın Tekniği

Edebiyat; insanı ve doğayı söz ve yazı ile anlatma sanatıdır. Roman büyük bir edebiyat kanalıdır aşkın sesini yansıtabilmek ve Tarihi Roman barışın dilini kullanabilmek adına...

Roman, olmuş ya da olabilir nitelikteki olayları ve konuları ele alan edebî türlerdir. Romanın konusunun gerçek olması şart değildir. Bir olay, hayal, rüya gibi şeylerin kurgulanarak gerçekçi şekilde anlatılmasıdır. Fantastik Roman,  Polisiye Roman, Aşk Romanı gibi tüm Romanların konusu da böyledir.  Fakat Tarihi Roman konusu ve içeriği bakımından bu türlerden ayrılır. Tarihi Roman yazmanın apayrı bir tekniği vardır.
Tarihi Roman; Tarihte yaşamış gerçek veya hayali kahramanlar ve onların başlarından geçen olayları konu alan edebi türdür. Tarihi Roman  asri zamanların hafızasıdır. Tarihin değişik dönemindeki olayları işler. Yazar, tarihi gerçekleri kendi hayal gücüyle birleştirerek, olayları buğulandırmadan anlatır. Anlatırken de tarihi gerçeklere ters düşmemesi gerekir.  Yani ANOKRANİK SAPMA OLMAMASI GEREKİR
Tarihi Roman yazmak için, işin teknik kuralını bilmek gerekir. Detayını şöyle sıralayabiliriz:
- Tarihi Romanda; ilk önce iyi bir damar/olay yakalamalısınız. Konu, çoğu zaman ders verici nitelikte ki ana fikirdir ve aynı zamanda romanın temasıdır.
-Tarihi Romanda Kurgu; Romanın inşa edilen şeyi, romanın planıdır. Olayların zaman ve mekân içerisinde biri birine bağlantılı yol haritasının çıkarılmasıdır.
-Okuyucu ile eser arasında alışverişi sağlayan Tarihi Romanda Anlatıcıdır; olaylara ve kişilere tanıklık etmesi, olanı biteni anlatmaktır. İyi bir yazar kişileri konuşturur, kötü bir yazar ortamı olayları tanımlar. Anlatıcı fotoğraf çeker, duygularını denememelidir. 3 tür anlatıcı vardır: Tekil BEN anlatıcı. Çoğul SİZ anlatıcı. Tekil O anlatıcı. Konu ‘anlatı’  ile doğru orantılı olmalıdır. Önemli olan ‘neyin’ anlatıldığı değil, neyin ‘nasıl’ anlatıldığıdır.
-Anlatıcının seçilmesi Tarihi Romanda Bakış Açısını da belirler. Yanlış anlatıcı bakış açısını da değiştirir ve romanı bozar. Donanımlı bir anlatıcı kendisine gelen görüntüleri olduğu gibi yansıtacak olan kişidir. Romanda dolaşan kandır.
- Tarihi Romandaki anlatılacak öykü, Olay Örgüsüyle;  olayların sırasına göre düzenlenerek anlatılması biri biri ile bağlanması, ilintilemesidir. Öykünün, olayların neden-sonuç ilişkisidir. Kazak örgüsü gibi örülmesi gerekir.
-Tarihi Romanda Başkahraman ve yan kahramanlar Romandaki Kişilerdir; Roman denince mutlaka beklenen ve güçlü kişiliğiyle zihinlere yerleşerek Romanın akılda kalıcılığını sağlayan başkahramandır. Başkahraman detaylı baştan tarif edilmeli ve romanın her yerinde gözükmelidir.
Yardımcı kahramanlar lazım olduğu yerde gözükmelidir. Yani okuyucu Romanın başında duvarda asılı bir silah görmüş ise, bilecektir ki, o silah, Romanın bir yerinde patlayacaktır. Bu Romanda heyecanı artırır.
-Her Tarihi Romanda bir Zaman; vardır. Saatin tik takları duyulur. Zaman planlanmalıdır. Zaman unsurunun genel olarak 3 ana dili vardır: Geçmiş, Hal ve Gelecek. Olayların geçtiği zaman, olayların öğretildiği zaman, olayların yazıldığı zaman, okuyucunun okuduğu zaman. Eserin edebi olması zamanın anlatılmasından değil, zamanı iyi düzenlemesindendir. Eseri edebi yapan şimdiki zaman değil, romandaki zamandır. Hele de Tarihi Romanda, tıpkı ‘mekân’ gibi, ‘zaman’ çok önemli kavramdır. Olayların geçtiği zamana dikkat edilmelidir.
-Tarihi Romanda Mekân; çok önemlidir. Çevre bir insanı olduğu şekli ile değil algıladığı şekli iledir. Fakat olayların geçtiği mekânı sezdirmeli olmalıdır. Mesela, konu Çanakkale ile ilgili bir Tarihi Roman ise Çanakkale’ye gidilip olayların geçtiği yerler gezilerek, yine olayların geçtiği gerçek zamanın mekânı kurgulanmalıdır. Tarihi Romanda olmazsa olmaz iki şeyden biridir.
-Tarihi Romanda akıcılığı sağlayan Dil ve Üsluptur; Doğru imgeyi doğru zamanda doğru yerde kullanılmalıdır. Eserin dilinin döneme, kahramanların sosyal ve toplumsal düzeylerine göre seçilip seçilmediği, akıcı bir üslubun tercih edilip edilmediği, terminolojik dile başvurulup başvurulmadığı, yabancı kelimelerin ve halka ait dilin bulunup bulunmadığı ve söz sanatlarından hangilerinin kullanıldığı… gibi birçok ayrıntıyı içinde barındırır.
- Tarihi Romanda mümkün olduğunca sade dil kullanılırsa Romanda Akışı da sağlanmış olur.
Tarihi Romanın temel yapısı/çatısı Anlatım Tekniğidir; Her romancının kullandığı farklı teknikler vardır. Bunlar; Montaj tekniği, Mektup tekniği Özetleme tekniği, Geriye dönüşler tekniği, Lietmotiv Tekniği gibi.
Lietmotivde, Tarihi Romancılar kahramanlarının akılda kalıcılık sağlarlar. Mesela, Peyami Safa’nın ‘Dokuzuncu Hariciye Koğuşu’nda Nükhet’in zamanlı zamansız kahkahalar atması gibi…
Tarihi Romanda genellikle psikolojiden faydalanılır. Tarihi Romanda en yaygın olarak ‘Bilinç Akışı Tekniği’ kullanılır. Ruhundaki gelgitler anlatılır, bilinç akışı zihnin sıçramasıdır. Psikolojik anlatımların yanında, büyük rüyaları, hayalleri, umutları da yazabilir.

-Tarihi Romanın süsü Tasvirdir; Romanda çevreyi, eşyayı tanıtmadır. Lakin Tarihi Romanda ölçü kaçırılmamalıdır. Olayların geçtiği zaman düşünülerek tasvir yapılmalıdır. Tasvirlerin biri diğeri ile bağlantılı ve bir amacı olmalıdır. Mesela romanda , hayırsever nine küfrederse yanlıştır.
-Tarihi Romanın bir diğer olmazsa olmazı Kaynakçasıdır; Madem Tarihteki bir olayı anlatıyorsanız insanların muhayyilesinde doğru canlandırılmalıdır. Romanda alıntı cümle, söz, başkasına ait bilgi ve belgeler varsa, ya sayfa altında numaralandırılarak ya da kitabın sonuna kaynakça eklenerek verilmelidir. 
-Tarihi Romanda da her yazıda olduğu gibi en son Tashih yapılır; Buna ‘Redakte’ de denilir. Bu işi genellikle yayınevi editörleri yapar. Tarihi romanda yazarın kendisinin yapması daha uygun olur. Çünkü romanda geçen kelimeler olayın yaşandığı zamanın lehçesinde verilmelidir. bunu da en iyi kitabın yazarı bilir/bilmelidir. İmla kuralı tamamen editörlerin işidir. Dile takılan kelimeler çıkartılmalı, anlatım bozuklukları giderilmeli, yani Romanın ‘darası’ alınmalıdır. Tarihi Romanın zaman ve mekânına ters düşecek kelimeler çıkartılmalıdır. Tanınmadık kimselere taslak okutulmamalıdır. İmla kurallarına dikkat edilmelidir.
Romancı yazar,  Tarihi Romancı ise yaşayarak yazar. Tolstoy ‘Harp ve Sulh’ romanını yazabilmek için elinde haritalarla, tam 2 gün at sırtında savaş alanında dolaşmıştır. Bu bakımdan tarihi roman yazmak ciddi bir iştir. Ülkemizde Romancı çoktur ama Tarihi Romancı sayısı bir elin parmaklarını geçmeyecek kadar sayısı azdır.

Mehmet Ballı Araştırmacı Yazar

Not: Bu yazı Halk Edebiyatı Dergisi 8. sayısında yayımlanmıştır