ANASAYFA
Hayata Dokunan Deneme Öyküleri

İnsan Sevdiğine Kalbinden Yürür

Hepimizi yaratan Allah, hepimiz Adem’in oğullarıyız, hepimizi aynı Güneş ısıtıyor ve aynı dünyada yaşıyoruz, peki neyi paylaşamıyoruz o zaman?

Hz. Mevlana talebeleri ile yürürken, yol kenarında oynaşan köpekleri görürler ve içlerinden biri: Şunlara bak ne kadar da birbirlerini seviyor, oynaşıyorlar, deyince Hz. Mevlânâ şu hatırlatmayı yapar:
- Sen onların içine bir kemik at da gör birbirlerini ne kadar sevip saydıklarını!
Hayvanlar aleminde durum böyle, çünkü akıl var ama fikir yoktur.
Hz. Peygamber ashabı ile “kul hakkı ve komşu hakkı” ile ilgili sohbet ederken, Sahabelerden bazılarının renginin kaçtığını, hatta tir tir titreyenlerin olduğunu fark eder. Sohbetinin sonunda, “Niçin bu kadar renginiz atıp korktunuz?” diye sorunca Sahabeler;
-Ya Resulullah, komşu hakkından o kadar bahsettin o kadar bahsettiniz ki, zannettik,  sohbetinin sonun da ‘komşuyu komşuya mirasçı kılacaksınız!’ 

İşte, aklın yanında fikir de verilen insanoğluna durumun (sorumluluk) “arzı” böyledir. Yaratılmışların en şereflisi olan insana verilen en büyük nimet “fikir” dir. Fikir; düşünebilme, sorgulayabilme, paylaşma, dostluk, kardeşlik gibi duygulardan ibarettir
.
Yeryüzünde “Melekler”i görmek istiyorsanız “çocuklar”a bakınız, kalpleri tertemizdir. Büyüdükçe, kirlenen kalp insanı masumiyetinden çıkartır. Halbuki KALP, Allah’a  en yakın yoldur. İnsan kalbinden sevdiğine gider.

Bana göre, kalbi koruyan SEVGİ’dir.    Sevgi, insanı diğer insanlara, hayvanlara ve başka şeylere yakın ilgi göstermeye iten bir duygudur. Sevgi, insanları birbirine bağlar. Sevginin olduğu yerde, acılar çabuk unutulur, dertler çabuk halledilir, üzüntüler neşeye dönüşür. Yüzler güler. Asık suratlar kaybolur, gözler parıldar, kalpler kaynaşır.

Sevgi kendini sevmekle başlar lakin bir tek kendini sevmekle de olmaz. Sevgi en yakın çevre olan aileden başlar, komşudan devam eder, sokaktan tüm kainata halka halka yayılır; “yaratılanı yaratandan ötürü sevmek” ile kemale erer.

Sevgi dostluk ve kardeşlik ile pekişir. İnsanın birinci temel ihtiyacı “yiyecek” olarak bilinse de,  korku bununda önüne geçerek can güvenliği ilk sırada yer alır. Halbuki bu korkuyu yenmenin tek yolu güvendir.  Güven, huzurlu bir ortam, kaliteli yaşam ile mümkündür. Bu ortamda ancak ve ancak “güven duygusu” ile örülür. Güven duygusu ise; SEVGİ, SAYGI, DOSTLUK,  KARDEŞLİK  ile mümkündür.

"Dost" sevilen, güvenilen yakın arkadaş, “Kardeş” ise kan bağı ile bağlı olan demektir. “Kardeşlik” kan bağı olmadığı halde, sevgi ve muhabbetle insanları biribirine bağlanma duygusudur. Bu duygu, aynı zamanda , “Dostluk”tur. 
"Dost" olmak, onu koruyabilmek çok mu zordur?
Hayır, hepimizi yaratan Allah, hepimiz Adem’in oğullarıyız, hepimizi aynı Güneş ısıtıyor ve aynı Dünya’da yaşıyoruz.

Peki neyi, niye paylaşamıyor olabilir insanlar?
(…) "Çarmıha gerdiler...  Vücudumuzun her yerinden elektrik verdiler… Tırnaklarımızı çektiler…  Hayamıza … Falakaya yatırıp saatlerce işkence yaptılar, sonra şişen ayaklarımızla sabaha kadar tuzlu suda, akşama kadar da güneşin altında bekletilerek akıllara ziyan işkencelere maruz bıraktılar…!"
Diye, hatıralarında yazan, ülkemizin yakın geçmişinde, demokrasimizin kesintiye uğradığı dönemin  önemli siyasi liderinden biri, sonra, şunları ilave ediyor:

"(...)  10 metrekarelik hapishane odasında, 15 sağcı, 15 solcu hiç kavga etmeden kuzu kuzu kalıyoruz da, 814 bin kilometre karelik vatan toprağının neyini/neresini paylaşamadık da kavga ettik!”
Demek ki,  zoru başarmak çok da zor değil, BİZ köklü ecdadın mirasçılarıyız; küllenmişiz közü çıkartacak bir nefese ihtiyaç var. O nefes biziz;  ozaman, ‘Ben’liği  öldürmeli ‘Sen’likte dirilmeliyiz.

Şunu kendinize ilke edinmeliyiz ki;
Hiçbir şey sizden daha değerli değil, hayatı, sevgi, saygı, kardeşlik duygusu içerisinde doya doya yaşayın bu dünya ya bir daha gelme şansınız yok!

Mehmet Ballı [ Bu yazı Kültür edebiyat dergisinde yayımlanmıştır.]

Not: bu yazı izinsiz yayımlanamaz.


Diğer, Hayata Dokunan Deneme Öykülerini okumak için tıla...