ANASAYFA
ARAŞTIRMA Makale

Dünyanın En Nadidesi; ‘Hacı Selim Ağa Kütüphanesi’


Araştırma yapmak için sık sık uğradığım yerlerin başında ‘Yazma Eser’ Kütüphaneleri’ gelir. Bunlardan biri de her defasında, tarihi mekânın dokusundan büyülendiğim Hacı Selim Ağa Yazma Eserler Kütüphanesiydi.

Geçenlerde bir vesile ile Hacı Selim Ağa Yazma Eserler Kütüphanesi’ne yolumuz düştü. İçeride fotoğraf çekmenin ve yüksek sesle konuşmanın yasak olduğu bir ortamda, şükür ki tebessümlü bir yüz ile bizi karşılayan Kütüphane Müdiresinin konu ile ilgili anlattıklarına hayran kaldık. Onun özenle anlattıklarından aklımda kalanlar şöyle idi:

Bu kütüphane mekân olarak çok küçük ve mütevazı olmasına rağmen, içindeki beş binden fazla tarihi kitap arşiviyle ‘dünyanın en eski yazma eser kütüphanesi’ olmasını duymak çok heyecan vericiydi ülkem adına. En eskisi 700 yıllık yazma eserlerden başlayıp, ‘Kibletul kuttab’ olarak anılan Şey Hamdullah’ın Yıldırım Beyazıt’a sunduğu satırsız Kur’anı Kerim’den Hz. Pir Mevlana’nın Mesnevi nüshalarına kadar, çok önemli kitapların orijinalleri burada tutuluyor.

Bir yazma eser, uzun zamanda; bilgileri toplayan müellifi,  haşiyecisi, Hattatı, ebrucusu, tezhipçisi gibi uzun sürede birçok sanat becerisi olan insan emeği ile tek tek nüsha olarak hazırlanıp sonra cönk denen kap içerisinde birleştirilerek kitap halini almasıyla ortaya çıkıyor. Böyle özen gösterilmesinin bir sebebi var tabi.

Bu kitaplar nüsha nüsha yazılıp sonradan birleştirilmiş. ‘Aharlama’ sistemi ile bulamaç yaparak kâğıt elde edilmiş ve mürekkeple tane tane el ile yazılarak nüshalar sonradan birleştirilmiş. Bunlar ecdadımızdan kalan en önemli tarihi eser. Yani dünya mirasımız. Bunlar öyle diğer tarihi objeler gibi müzede cam fanus içerisinde sergilenecek eserler değil! Kitap bakım ve itina isteyen canlı bir varlıktır. Tarihi eserlerin tadı değeri bir başka şeyi tutmaz. Tıpkı bir çocuğun bakımı gibi itina göstermek gerektiriyor. Çünkü zamanla bakım istiyor, hastalanıyorlar. Zaman zaman bu yazma eserler Süleymaniye’deki Kitap Şifa Hastanesi’ne gönderilerek tedavi ediliyor ve bakımları yapılıyormuş. 

Bu yazma eserler, o kadar nadidedir ki; nem, rutubet, ışık, gibi ortamlardan etkilenmesi ve insan elinin değmesiyle oluşan mantar, pamukçul, küf gibi hastalıklardan korumak için özel bir bölmede muhafaza ediliyor. Ancak orijinaline ulaşmak için, Kültür Bakanlığı’nda özel izin formu ile gelirseniz, elinize eldiven takılarak inceleme yapmanıza izin veriliyor. Aksi halde ‘tıpkısının basımı’ ile yetinmek zorundasınız. Ayrıca her kitabın kopyası da yok.

 


Günümüze kadar kültür miraslarımız olarak koruna gelen,  Hacı Selim Ağa Kütüphanesi, adından da anlaşılacağı gibi bir Osmanlı Matbah Emin’i  olan Hacı Selim Ağa tarafından kurulmuş.  Bu kütüphane bitişiğindeki ilim ve irfan yuvası olan Sıbyan Mektebiyle birlikte Hicri: 1196 Miladi:1782 tarihinde birlikte yaptırmış olduğunu; kütüphanenin avlu giriş kapısının üstündeki Yesârî Mehmet Efendi’nin hattı ile yazılmış inşa kitabesinden öğreniyoruz.

Bir külliye olarak uzun yıllar hizmet verdikten sonra, cumhuriyet döneminde sibyan okulunun yıkılmasıyla sadece kütüphane ayakta kalabilmiş. Günümüz beton yığınları arasına sıkışa kalmış, küçük ama avlusunda hâlâ geçmişin izlerini taşıyan; musluğu kurusa da çeşmesindeki okuna bilen yaldızlı kitabesiyle, sülüslü mezar taşlarıyla, kubbeli, revaklı taş duvarlarıyla çevrili zamanın ruhunu yansıtan bir tarihi mekân burası. 

Kütüphanenin içi de dışı gibi tamamen Osmanlı mimarisiyle yapılmış. Duvar içine gömülü cift ahşap camlı pencereler, ortadaki büyük bir kubbe altındaki tek odalı mekânın içi sadece yirmi metre kare civarında. Sadece altı tane masa ile hizmet verebilen kütüphaneyi ziyarete gelenlerin, çoğunluğunun kültür, sanat, tarih, edebiyat meraklıları ile araştırmacılar olduğu söylenmekte.

İlk kitap toplayan ve bağışlayan Kütüphanenin de kurucusu olan Hacı Selim Ağa olmuş. Harf inkılabından sonra önemli birçok kitap bu kütüphaneye bağışlanmış. Bunların başını çeken, büyük evliya Aziz Mahmut Huda’yı Hz. Kitapları ve ilk kadın kütüphanecimiz olan Nurbanu Sultan’ın kütüphanesindeki tüm kitapları burada.  

Merak edenlere bu mekânı hemen şöyle tarif edelim; Hacı Selim Ağa tarafından kurulan kütüphane, İstanbul Üsküdar, Selami Ali Caddesi üzerinde bulunmakta. Bir zamanlar padişahların atlarına binerlerken ayaklarını bastıkları “Atlama Taşı Mevkiinde” bulunan, şimdi tarihi Kara Davut Camii önünde yer alan harikulade bir tarihi mekân, külliye…

Birde bu mekânı kuran Hacı Selim Ağa’nın ilginç hikâyesi var. Araştırma makalemizi bununla bitirelim:
“Hacı Selim Ağa Kütüphanenin bânisi Hacı Selim Ağa, Reisülküttab Mustafa Efendi’nin İran’dan küçük yaşta aldığı kölesi olup, bilâhere azâd edildikten sonra devlet hizmetine girmiş, taşıdığı istida, kabiliyet ve çalışkanlığı sayesinde süratle ilerlemiş ve Darphane Emirliği’ne getirilmiştir.

Edirne Sarayı tamiratındaki başarısı ile dikkat çekmiş ve sırası ile Potin Defterdarı, Başbaki Kulu ve Kapucubaşı olmuştur. Sultan I. Abdülhamit’in cülusundan sonra itibarı daha da artmış ve Darphane, Matbah ve Tersane Eminliğine getirilmiştir.
Sultan III. Selim’in tahta çıkışından sonra, daha şehzadeliğinde başlayan husumet artmış olup eski itibarı sarsılmıştır. Nihayet Sultan III. Selim  donanma işlerini ihmal edip savaş gemilerinin yapımını geciktirdiği, verilen görevleri yerine getirmediği gibi sebeplerden H 1203 (1879) tarihinde Hacı Selim Ağa idam edilmiştir.   
Konu ile alakalı geniş bilgi Ahmet Cevdet Paşa tarihi c.4 sh.269-283 de bulunmaktadır…
Tarihi Romancı Mehmet Ballı | www.mehmetballi.com

* Bu makale ilk: 7 İklim Edebiyat Dergisi 336. sayısında yayımlanmıştır.

* Bu makaleyi ancak kaynak göstererek kullanabilirsiniz.

Yazarın diğer araştırma yazılarını okumak için tıklayınız