Ahlâkın
Mahiyeti, Nevileri ve Ahlâk İlminin Kısımları
Ahlâk sözü, hulk kelimesinin çoğuludur. Hulk, insanın
ruhundaki "huy" dediğimiz bir meleke, özel bir hal demektir. Böyle
bir meleke, ya hayırlı bir semere verir veya hayırsız ve
zararlı bir semere verir. Bu bakımdan ahlâk özellikleri güzel ve çirkin
diye ikiye ayrılır. Şöyle ki: Güzel huylara ve bunların güzel
meyve ve neticelerine: "Ahlâk-ı Hasene, Ahlâk-ı Hamide,
Mehasin-i Ahlâk, Mekârim-i Ahlâk (Güzel Huylar)" adı verilir.
Aksine çirkin huylara ve bunların meyvelerine de: "Ahlâk-ı
Kabiha, Ahlâk-ı Zemîme, Mesavi-i Ahlâk, Rezail-i Ahlâk (Çirkin huylar)"
denir. Örnek: Edeb, tevazu, kerem, birer güzel huy eseridir. Sefahet, kibir,
cimrilik de birer çirkin huy eseridir.
İşte bütün bu huylardan ve neticelerinden bahseden ilme
"Ahlâk İlmi" denilmektedir.
Ahlâk ilmi, nazarî ve amelî ahlâk diye iki kısma ayrılır.
Nazarî ahlâk: Ahlâk esaslarına ve kanunlarına ait görüşleri
ve fikirleri gösterir.
Amelî Ahlâk: Ahlâkla ilgili görevlerin nelerden ibaret olduğunu
bildirir.
İnsanlar, hayatlarındaki uygulama bakımından Nazarî
ahlâktan çok, Amelî ahlâka muhtaçtırlar. Biz de bu eserimizde bu amelî
ahlâk kısmını biraz anlatacağız. Yalnız şunu
da belirtelim ki, filozofların birtakımı, ahlâk esaslarını
lezzete, zevke, maddî menfaate, kalbin duygularına veya görev ve kemal
duygusuna dayandırmak istemişlerdir. Oysa ki, bunlardan hiç bir, ahlâk
için yeterli bir dayanak olamaz. Bunlara dayanan ahlâk müesseseleri, insanların
bu konudaki ihtiyaçlarını karşılayamaz. Ancak hak bir dine
bağlanan ve dayanan, bu yönden İlâhî bir mana taşıyan ahlâk
müessesesi, insanın manevî ihtiyaçlarını karşılar ve
yükselmesine yeterli olur.
İşte, Allah'a hamd olsun, bizler İslâm dini sayesinde böyle
yüksek bir ahlâk müessesesine sahip bulunmaktayız.